Sabah Gazetesi Yazarı Fatih Doğan Radyo Beşiktaş’taki canlı yayında önemli konulara değindi. Gündem oluşturan programda stadın yapılma sürecinden tutun da, yerli ve yabancı futbolculara, adeletsiz duruma ve de Süleyman Seba hakkındaki düşünceleri Radyo Beşiktaş dinleyicileriyle paylaşan Doğan şunları söyledi:
“Beşiktaş’ın yeni bir stada kavuşması Türk futbolunun yeni bir kazancıdır. Bugün Fenerbahçe’nin stadı tamamlamasıyla birlikte aldığı ivmeyi hepimiz hatırlarız. Galatasaray stadın yapılmasıyla birlikte ekonomik sıkıntılarını tamamlayıp, yeni bir sıçrama yaptı. Yeniden Fenerbahçe ile eş değer hale gelen bir rekabet yarışı içerisine girdi. Beşiktaş bu konuda eksikti. Stadın fiziki şartları seyirci sayısı kombineler ona sunulan hizmet ambians hava bunlar hep olumsuz yönde etkiliyordu ve bu açıdan bakıldığı zaman Beşiktaş’ın depremde zarar gören ve güçlendirme uygulanan İnönü Stadı’nın hemen yıkılması çok doğru bir karardı. Bu açıdan Sayın Fikret Orman yönetiminin ve burada emeği geçen Beşiktaş camiasındaki her bireyin, herkesin bu stadın yapılması konusundaki çalışmaları takdire şayan bence… Önemli olan Ağustos ayına kitlenmeden önce stadın izinlerinin alınmış olması ve stadın şu an da yükseliyor olmasıdır. Bu açıdan artık bu iş dönüşü olmayan bir yola girmiştir, tartışmalarının çok gerisinde kalınmış bir ortam var artık. Fikret Orman bir tarih verdi, Ağustos gibi… Bu konuda çalışmanın üç vardiyaya çıkartılacağını biliyorum geçtiğimiz hafta itibariyle… Bu da 24 saat çalışan bir stat olacak anlamına geliyor. Ağustos ayında tamamlanması için de büyük gayret sarfedilecektir. Yetişir mi? Kaba inşaatının ben Ağustos’a kadar biteceğini zannediyorum, ama incesi var zeminin oturması bunlar zaman alır. Eylül – Ekim – Kasım hatta Aralık ayını da bulabilir. O açıdan ben devre arasına kadar olan bir gecikmenin bile normal ve hoş karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Niyet Ağustos’a yetiştirmek olur, yetiştirebilirse ne ala… 2-3 ay sarkarsa da elde olmayan sebepler nedeniyle… Örneğin, kaya çıktı numaralı bölgesinde. Basın ve Şeref Tribününün olduğu alanda. Kayalık bölge var onların patlatılması lazım. İşlerin titiz, ince ve doğru bir şekilde yapılması lazım. Her şey kullanılmıyor orada, çünkü etrafta tarihi eserler var. Biraz vakit kayıbına neden olabilir böyle şeylar. Ama bunlar hep tolare edilebilir. Beşiktaş’ın stadı, dünyanın en iyi statlarından birisi olacak. Boğaz’a bakan yönü ile müthiş bir stat olacak.”
BOĞAZ’IN İNCİSİ STAT
“Boğaz’ın incisi ifadesini ben kullanmıştım. İlk görüntüleri açıkladığımızda, bu da oturdu, evet boğazın incisi olacağı gibi dünyanın incisi olabilir. Hem akıllı olacak, dışı Berlin Stadı’nı andıran, eski taşlarla süslenmiş ama içi son teknolojinin kullandıldığı akıllı bir stat olacak. Güneş enerjisinden yararlanacak, su yalıtımını kendisi yapacak. Çimlerin sulanmasında bunlar kullanılacak. 144 loca yer alacak, 20 tanesi satıldı. 16 tanesi rezevasyon yapıldı. Haziran ayında kombine satışları başlayacak. Bakıldığı zaman stat yükseliyor, stat yükseldikçe de Beşiktaş’ın umutları, hayalleri bu statta yaşayacak. Şampiyonlar Ligi heyecanı daha fazla yükselmeye başladı. Kombine satışları Haziran sonu gibi başlayacak. Bu da artık sürecin yoluna girdiği anlamını taşır. Beşiktaş başkanı sayın fikret orman ve yönetiminin stat konusunda bir kredi arayışının olduğunu biliyorum. Kredi kullanılması söz konusu. Bankalarla görüşmeler sürüyordu sanırım. Önümüzdeki günlerde anlaşma sağlanır. Yaklaşık 60-70 milyon dolarlık kredi kullanılacağını biliyorum. Para akışı sağlam bir şekilde gerçekleşirse Stad daha da hızlanacaktır.”
GELENLER, GİDENLER…
“Geçtiğimiz sezon Ronaldinho ve diğer bir kaç isme çok sıcak bakmamıştım. Çünkü borç var, stat yapılıyor, para lazım. Bu anlamda çok makul ve mantıklı gelmemişti işin açıkçası bana bu isimler. Çok fantastik ve gereksiz diye düşünüyorum. Ama bugün itirariyle Beşiktaş loca satışına başladı. VIP bilet satışına başladı. Haziran’da da kombine satışına başlanıyor. Beşiktaşlı bunları Beşiktaşlı olduğu için yapıyor. Star futbolcu göreyim diye yapmıyor. Bu anlamda böyle bir beklenti yok. Bu stadın temelinde, harcında benim de katkım olsun diye alıyor. Bir duruş sergiliyor. Ben gazeteciyim, basın tribününe gidiyorum. Ama ben de burada bir süreçle ilgili kendi adıma da bir kombine kartı yeğenlerimle birlikte almayı da düşünüyorum. Beşiktaş’ın böyle bir sahnesinde böyle muhteşem bir statta yer almak bir nokta kadar da olsa bir katkı sağlamak istiyor insan.
Transfer konusuna dönersek, 6 tane oyuncunun kesin gideceğini biliyoruz. Sürpriz olabilecek Sivok vardı, onu iki ay öncesinde yazmıştım. Sivok gidiyor, Holosko’nun durumu belirsiz. Escude bırakıyor, Fernandes gidiyor. Almeida’nın durumu belirsiz, kalmak ister doğru şartlarda yer alırsa olabilir. Almeida da sözleşmesi biten bir futbolcu olarak Beşiktaş’ta kalması yönünde bir insiyatif kullanacaklar. Eğer kalmak istemez, yüksek şartlar da öne sürürse de olmaz. Ben şu anda yüzde 51 görüyorum Almeida’nın anlaşma şartlarını… Geçenlerde milli takım yardımcı antrenörü gelmişti Türkiye’ye, hatta Almeida ile görüşme yaptı. Dünya Kupası öncesinde bir izleme, bir değerlendirme için… Çünkü Ronaldo’nun takım arkadaşı partneri onun bir nevi yedeği gibi… Milli Takım’a giderse orada yeni bir piyasa oluşturur başka bir takıma satılırsa ona bir şey diyemem. Beşiktaş Kulübü’nün Fernandes ile yollarını kalben ve zihnen ayırdığını biliyoruz. Ama Almeida’yı kazanmak adına girişimlerde bulunduğunu da söyleyebiliriz.”
YABANCI VE TÜRK FUTBOLCULAR
“Burada bir çifte standart var. Bu ülke evlatlarının ve bu ülke futbolunun gelişmesine taraftarım. Takım başarıları ön planda tutarak Türkiye’de başarıdan bahsedilemez. 10 yabancı varken de Türk Futbolu bir yere gitmedi, o yüzden Galatasaray UEFA Şampiyonu olduğunda 3 yabancısı vardı. Kaliteli yabancı gelsin, belli kıstaslar olsun, İngilteredeki gibi. Ama öyle sınırsız yabancı olmaz, karşıyım. 5 yabancı gayet ideal. En azından 11’in yarısı yabancı olsun kaliteli olsun şekilnde düşünüyorum. Ama kulüplerin beklentileri olabilir. Bunların da önemi yok. Bir şekilde karar verilmeli futbol ailesi tarafından. Ama görüyorum ki istikrarsızlık ve bir omurgasızlık söz konusu. Federasyon bir karar alıyor o gün futbolun organları da bir şey demiyor. Daha sonra çeşitli sesler yükseliyor. Her kulüp bir palanlama yapıyor, sonra nasıl değiştirsin. Uzun süreli planlar yapılıyor. Kulüplerin önümü görmem lazım. Kaç yabancı ile oynayacak bilmeli. Beşiktaş alınan kararlar doğrultusunda kadro oluşturmuş. Ama başka kulüpler 10 yabancı 12 yabancı elinde tutuyorlar. Nasılsa kural değişir diye. O zaman haksız rekabete yol açıyorsun.”
HAKSIZ REKABET HER YERDE…
“Biri vergisini ödüyor, birisi vergisini ödemiyor. Beşiktaş Kulübü Süleyman Seba döneminde vergisini ödeyen efsane başkanın, Süleyman Seba’nın böyle bir tablo ile karşılaşacağını hiç tahmin etmezdim. Bir insan bu ülkede vergisini ödediği için mahcup duruma düşebilir mi? Üzüntülü duruma düşebilir mi? Vergisini ödedi bu devlete… 2000 yılına kadar görevi bırakana kadar… Hiç bir şeyi eksik bırakmadı. Ama bakıyorsunuz bazı kulüpler vergi ödememiş. Sonra bir vergi affı çıktı, ardından bir af daha… Vergi ödemek suç hale getirildi… O zamanlar şampiyonluğa gidiliyor, futbolculara bırakın primi, buzdolabı, TV alınsın mı, alınmasın mı tartışılıyor futbolcu odalarına… Paralar yok çünkü o dönemlerde… Eskiler bilir. Bu süreçlerde vergilerini ödemeyenler bir iki adım öne geçtiler. Beşiktaş vergisini ödediği için mağdur duruma düştü, bu adalet mi? Şimdi ki yabancı tartışmasını da ben buna benzetiyorum. Kural varsa herkes uyacak, sürekli değiştirecekseniz, kural koymayın o zaman. O zaman çifte standart oluyor. Yapın 10 yıllık program, belirleyin yabancı sayısını ona göre uygulayın. O karara imza atan kulüpler sözünde durmuyorsa, kaşığı kırılsın!.. Beşiktaş stat konusunda kendi yağınla kavruluyor örneğin… Kendi imkanlarıyla yapıyor herşeyi. Eşitlik ilkesine göre ben her zamanki gibi yabancı meselesinde hakkaniyetsiz görüyorum.”
SEBA’NIN DUALARINIZA İHTİYACI VAR
“Süleyman abi yoğun bakımda hastanede, herkesin dualarına ihtiyacı var. Beşiktaşın Türk sporunun herşeyidir o… Türk sporunun ve futbolunun Süleyman Seba gibi beyefendi, centilmen, devletine milletine sadık karakterli kişilikli örnek namuslu insanlara ihtiyaç var. Süleyman Seba sadece Beşiktaşlıların değeri değil, tüm ülkenin değeri haline gelmiştir. Mütevazılığı, beyefendiliği ile… Neslimiz tahammülsüzlüklerini aşıp, Süleyman Seba zerafetini ve beyefendiğini görmesi lazım. Çok kabalaştık toplum olarak, birbirimize tahammül edemez hale geldik. Yani bunların artık aşılması lazım. Süleyman Seba büyüğümüz gibi örneklerin artması lazım. Allah gani gani şifa versin. İnşaallah aramıza döner. İnşaallah 1947 yılında İnönü Stadı açıldığı zaman ilk golü atma ona nasip olmuştu. İnşaallah ayağa kalkar da stadın açılış başlama vuruşunu yapar.”