Günümüzde, İstanbul yollarındaki araç sayısı 2,5 milyon, taksi sayısı 18 bin 500 tanedir. Hergün 20 kişi yaralanmalı ölümle karşılaşmakta, ölenlerin dörtte biri de yayalardan oluşmaktadır. Artık istanbul yolları günün her saatinde taşıtlarla doludur. Yıkıcı bir deprem olduğunda ilk yardım ile kurtarıcıların, göçüntü altında kalanlara ulaşma olasılığı yok denecek ölçüde azalmaktadır. Bu koşullarda depreme yakalanırsak, göçüntü altında kalacakların ne yazık ki %83’ü ölü torbasına girecektir.
Bugün İstanbul’un 14 milyonluk nüfusu 1,5 milyon yapıda oturmaktadır. Bu yapıların %92’sinin M=7,5’luk bir depreme karşı davanış ile dayanımı kuşkuludur. Ne yazık ki, kentsel dönüşüm yasası çıkmasına karşın, şehir içlerinde kötü yapılaşmış bölgelerin ayıklanarak dönüşüme sokulamaması, yasadan beklentileri suya düşürmüştür. Varlıklı kesimler ise kendi yapılarını dönüşüme sokarak, alınan ek kat izinleriyle trafiğin daha da yoğunlaşmasına, alt yapının yetersizleşmesine, emlak fiyatlarının yükselmesine neden olmaktadır. Oysa kentsel dönüşümden beklenen bu değildir. İstanbul’un nüfusu her yıl yaklaşık 307 bin kişi artarken, ayrıca, zaten yetmeyen yollara 183 bin araç daha girmektedir. Günümüzde, İstanbul yollarındaki araç sayısı 2,5 milyon, taksi sayısı 18 bin 500 tanedir. Hergün 20 kişi yaralanmalı ölümle karşılaşmakta, ölenlerin dörtte biri de yayalardan oluşmaktadır. Artık istanbul yolları günün her saatinde taşıtlarla doludur. Yıkıcı bir deprem olduğunda ilk yardım ile kurtarıcıların, göçüntü altında kalanlara ulaşma olasılığı yok denecek ölçüde azalmaktadır. Bu koşullarda depreme yakalanırsak, göçüntü altında kalacakların ne yazık ki %83’ü ölü torbasına girecektir. Bir İstanbul’lunun bir günde yollarda trafik yoğunluğu nedeniyle yitirdiği süre 4 saattir. Bu, yılda ortalama iş gücü yitimi olarak 16 milyar TL ya da 7,2 milyar dolara karşılık gelmektedir. Diğer yandan her araç yollarda ortalama 2 saat kalmaktadır. Bu yollarda araç yoğunluğu ile oyalanmasının Türkiye’ye çıkışı yaklaşık 2,7 milyar TL ya da 1,2 milyar dolar, bunun akaryakıt olarak karşılığı ise 3 milyon 650 bin litredir. Özet olarak, İstanbul’da trafik yoğunluğunun Türkiye’ye çıkışı 8,4 milyar dolardır. Bu ölçüde yitim yapılmasa bununla yılda 6 km, bir seçimlik dönem süresinde ise boy 30 km yeraltıyolu yapılabilirdi. İstanbul ile Türkiye yavaş yavaş tükeniyor, kendi kendinin can damarlarını kesiyor. Kent, depremsiz durumda bile, yaşanmaz bir duruma gelmiştir. Deprem gelmeden, İstanbul’da ulaşım yeraltına indirilmeli, kentsel dönüşüme, kent içinde bölgesel planlar yaparak ivedilikle geçilmelidir. Yoksa, depremde kimse kimseye kurtarmak üzere ulaşamayacaktır. Türkiye ile İstanbul karabasana doğru hızla gidiyor.