18 Mart Şehitler Günü nedeniyle tüm yurtta törenler düzenlendi. Konya Askeri Şehitliği’nde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu şehit mezarlarını ziyaret ederek karanfil bıraktı. Ziyaret sırasında Davutoğlu’nun yanına yaklaşan Gülnisa Alkış (9), elinden tuttuğu Davutoğlu’nu babasının mezarının başına getirdi. Alkış’ın “Ben babamı hiç göremedim. Babam 2002’de Tunceli’de şehit olmuş” demesi, duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Davutoğlu, başını okşadığı Alkış’a “Beni baba olarak kabul eder misin?” diye sordu. Küçük kızdan “Evet” yanıtını alan Davutoğlu, “Gülnisa, benim telefon numaramı yaz ve canın ‘baba’ demek istediğinde beni ara. İnşallah düğününe de gelirim” dedi.
İzmir’e anıt
İzmir’de Çiğli geçen temmuzda 2’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’ndan havalanan eğitim uçağının düşmesiyle şehit olan Pilot Yüzbaşı Hasan Öztürk’ün eşi Hacer Öztürk dün anıt açılışındaydı. Kaza sırasında 6 aylık hamile olan Hacer Öztürk, Meryem Gülsüm adını verdiği bebeğiyle geldi. Hacer Öztürk, eşinin ilçeyi faciadan kurtardığının hatırlatılması üzerine, “Kızım babasıyla hep gurur duyacak” dedi. Şehit pilotların ailelerinin de katılımıyla, üzerinde pilotların rütbelerini simgeleyen ve birinde üç diğerinde tek yıldız bulunan iki mermer bloktan oluşan anıt açıldı.
Adları bulvarda
Tunceli’de PKK’lı teröristlerin halı sahaya düzenledikleri saldırıda şehit olan komiser Cem Kerman ve öğretmen eşi Dilay Kerman’ın isimleri, Edirne’de yeni açılan bir bulvara verildi. Protokol üyeleri ile şehidin anne ve babası ‘Şehit Cem ve Dilay Kerman Bulvarı’ yazan tabelayı direğe birlikte astılar. Sarayiçi Balkan Şehitliği’nde düzenlenen törende Devlet Övünç Madalyası verilen Şehit Onbaşı Mustafa Kayın’ın babası Süleyman Kayın ve Şehit Onbaşı Oğuz Yelken’in babası İlyas Yelken gözyaşlarını tutamadı.
Şehitliklerde hüzün vardı
18 Mart Şehitleri Anma Günü günü nedeniyle tüm yurtta hüzün ve gurur vardı. Dedeler nineler, analar babalar, aralarında babasını birkez bile görmemiş çocuklar şehitliklere akın etti. Kimi dua etti, kimi saygı nöbeti tuttu, kimi de selam çaktı. Mezar taşlarını öptüler, gözyaşlarının da karıştığı sularla çiçekleri suladılar. Kimi çocuklar babalarına yazdıkları mektupları, şiirleri zarflar içinde mezarlara bıraktılar.
(Hürriyet)