KÜLTÜR: Godot’u Beklerken…

Godot’u Beklerken…
Komedi, gerilim ve dram Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde yeni sezon oyunları sanatseverler ile buluşuyor. Aralık ayında da yine birbirinden ilgi çekici oyunlar tiyatroseverleri karşılayacak. Tepe Başı Sanat Merkezi topluluğu, 2011-2012 oyun sezonunda “Godot’u Beklerken” adlı oyunuyla izleyicisiyle buluşacak. Aralık ayında karşımıza çıkacak olan oyunla ilgili bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Godot’u beklerken; Vladimir, Estragon’un sürekli devam eden bekleyişlerinin, bir ağaçtan ve taşlıklardan olusan düz, ıssız bir mekanda, Godot’u beklemelerinin hikayesi. Godot gelmemekte, bir ulak vasıtasıyla da her gün bir gün sonra geleceğini söylemektedir; görünüşe bakılırsa Vladamir ve Estragon’un beklemesi boşunadır; ama bir yandan da Godot’un gelmeyeceğine dair bir iz de yoktur.
Estragon, unutkan biridir, Godot’u beklediklerini, dün ne yaptığını unutur, bu sayede dün de, ondan önceki gün de Godot’u beklediğinin farkında degildir ve hergün ilk günüymüş gibi Godot’u bekler. Sürekli mekandan ayrılmak ister ama arkadaşının uyarısıyla Godot’u beklediğini tekrar hatırlayınca vazgeçer. Sembolik olarak, daha az farkındalığa sahip, daha az akıllı, daha rahat insanlara bir göndermedir. Uyuyakalır, rüyasında mutlu olabilir. Vladimir ise daha akıllı, bilinçli ama duruşu, durumu, eylemleri Estragon’dan pek de farklı olmayan biridir. Daha fazla farkında olmak beş para etmiyordur. Her ikisi ve onlara uğrayan bir hizmetçi ve efendisi de; batmış, varoluşu anlamsızlık olarak bilincine almış, yenilmiş bireylerdir. Sözcükler olarak bu yenilgiyi dillendirmeseler de, içinde bulundukları konum yenilginin ta kendisidir. Belki de en büyük yenilgileri, zaman, mekan algısından ve tanrıdan koparılmış olmaları. Geçmeyen zaman, aniden gelen geceler, sürekli aynı yerde bekleyen insanlar ve bir çiflikte yaşayan, bir türlü gelmeyen Godot…
Oyuna genel olarak bakılacak olursa küçük, tersi ispat edilemez mantık parçacıklarından oluşuyor. Tanrı, Tanrısızlık arası salt metafizik bir okuma oyunu sınırlandırıyor bir yandan…”
Tepe Başı Sanat Merkezi ekip üyeleri, “Godot’u Beklerken” adlı oyunla ilgili şu detayları aktarıyor: “2011-2012 oyun Sezonunda sahneye koyacağımız ”Godot’u Beklerken” Samuel Beckett tarafından yazıldı. İlgar Hasanov tarafından yönetilecek oyunda, Ercüment Balakoğlu, Bülent Unat, İlgar Hasanoc ve Kerim Kabalcı rolleri paylaşıyor. Oyun, Aralık 2011 tarihinden itibaren Ataköy Müşfik Kenter Sahnesi, Ortaköy Afife Jale Sahnesi ve Akatlar Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde sahnelenecek.”

Dram ve kara mizah
Sevginin olmadığı yerde mutluluk erişilemez midir? Bitmek bilmeyen istekler ve karşı konulmaz baskılar, insanı ne hale dönüştürür? Bu soruların yanıtı, Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyunlarda saklı. ‘Vasiyet’ adlı oyun 20 ve 25 Kasım tarihlerinde seyircisiyle buluştu. Oyunda şu detaylar yer aldı:
“Murat Akgün’ün yazıp yönettiği oyunda peşi sıra gelişen olaylar sonrasında insanların pişmanlıkları anlatılıyor. Tiyatroda dram ve gerilim sevenler için merak uyandırıcı oyunlardan bir tanesi yine Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde tiyatroseverler ile buluştu. Yeni sezonda sahnelenen oyunla ilgili detaylarda gülümseten unsurların yanı sıra düşündürücü ve sorgulayıcı bir takım unsurlar da yer alıyordu.”
Afife Jale Sahnesi’nde gerilim örgüsüyle bezeli dramatik kurgularıyla dikkat çeken Vasiyet adlı oyun, tiyatroseverlerce ilgiyle takip edildi.
Öte yandan “Kocasını Pişiren Kadın” adlı oyun, Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde Afife Jale Sahnesi’nde tiyatroseverleri ağırladı. İnsanoğlu’nun doymak bilmezliğini ele alan kara komedi, Kasım ayının ikinci yarısında izleyicisine merhaba dedi. 15 Kasım ve 29 Kasım’da sahnelenen Debbie Isitt’in yazdığı Yasemin Erbulun’un çevirdiği Fatih Pestil’in yönettiği iki perdelik oyunun oyuncu kadrosunda şu isimler yer aldı: “Melisa İclal Gürmen, Ünal Yeter, Hilal Özbay.”

Piyano ve kemanla İspanyol Gecesi
Fulya Sanat Merkezi’nde yine muhteşem bir gösteri sizleri bekliyor. Aralık ayının ilk gününde Fulya Sanat Merkezi’nde müzikseverler ayrıcalıklı bir İspanyol gecesi yaşayacaklar. Kemanla İspanyol Gecesi diye de aktarılan gecede Hasan N. Tura kemanda, Müge Hendekli piyanoda yer alacak. Program ise şöyle sıralanıyor: “Pablo de Sarasate-Çingene Havaları, Endülüs Romansı-Camille Saint-Saëns-Introduction et Rondo Capriccioso.” Programın ikinci yarısı ise şöyle devam edecek: “Enrique Granados-İspanyol Dansı-Isaac Albeniz-Tango-Pablo de Sarasate-Playera-Maurice Ravel-Tzigane.”
Sanatçı Müge Hendekli hakkındaki bazı detaylar ise şöyle: “1975’te İstanbul’da doğdu. 1981-1997 yılları arasında Prof. Ova Sünder’in öğrencisi olarak İ.Ü. Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı piyano öğrenimi gördü. 1993’te Robert Lisesi ve 1997’de B.Ü. Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. 24., 25., ve 29. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali Genç Solistler dizisinde yer aldı. Leontina Margulis, Hüseyin Sermet, Gregory Haimovsky ve Deidre O’Donohue ile masterclass çalışmalarına katıldı. 1999’da New York Üniversitesi’nde Dr. Sara Davies Buechner ile sürdürdüğü master eğitimini tamamladı. Şubat 2003’te, Taylan Memioğlu (tenor) ile birlikte katıldığı Graz’da düzenlenen 5. Uluslararası Schubert ve Modern Müzik yarışmasında şan-piyano kategorisinde yarı finale kaldı. İTÜ MİAM’da Devlet Sanatçısı Ayşegül Sarıca ile sürdürdüğü Doktora programını 2007 yılında başarıyla tamamladı. 2004’ten beri, CSO keman sanatçısı Hasan N. Tura ile konserler veriyor. 2007’de kurulan Hemera Quartet’in de bir üyesi olan Hendekli, halen, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda korepetitör olarak çalışıyor.”
Sanatçı Hasan Niyazi Tura hakkındaki bazı detaylar ise şöyle: “1982 yılında İstanbul’da doğdu. Keman eğitimine 7 yaşında Prof. Gönül Gökdoğan ile Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda başladı, 2003 yılında Prof. Nuri İyicil’in sınıfından mezun oldu. Prof. Cihat Aşkın ile ustalık çalışmalarına devam etti. 2004 yılında Cemal Reşid Rey’in “Andante ve Allegro” eserini Yunanistan’da seslendirdi. Hasan N. Tura, Cemal Reşid Rey’in “Keman Konçertosu”nun da ilk seslendirilişini 2006 yılında, Rengim Gökmen yönetimindeki CRR İstanbul Senfoni Orkestrası ile birlikte gerçekleştirdi, babası Yalçın Tura’nın Keman Konçertosu’nu Özbekistan’da seslendirdi. 2007 yılından beri Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası 1. Keman Sanatçısı olan Tura, Camile Saint-Saëns’ın Keman, Viyolonsel ve Orkestra için “İlham Perisi ve Şair” adlı eserinin ilk seslendirilişini de CSO Viyolonsel Sanatçısı Yiğit Tan ile birlikte gerçekleştirdi. 2004 yılından beri Müge Hendekli ile birlikte Keman-Piyano ikilisi konserlerini sürdüren, ayrıca bestecilik ve orkestra şefliği çalışmaları da bulunan Tura, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Rengim Gökmen ile sürdürdüğü Orkestra Şefliği Yüksek Lisans çalışmalarını 2010 yılında başarıyla tamamladı.”

“Mozart ve Perileri”
Sahne İstanbul, farklı bir çalışmayla Terakki Vakfı işbirliğiyle birlikte Fulya Sanat Merkezi’nde konuklarını ağırladı. Mozart ve Perileri Fulya Sanat Merkezi’nda 26 Kasım’da sahnelendi. Çocuklara yönelik hazırlanmış olan dramatik bir kurguyla sahneye konan müzikalde ilgi çekici koreograflar yer aldı. Sahne İstanbul’un Çocuk Müzikalleri serisinin ilki olan “Mozart ve Perileri” hakkında bazı detaylar ise şöyle: “Mozart ve Perileri, çocuklara yönelik, klasik müziği sevdirme ve ünlü bestecileri tanıtmak amacıyla hazırlanmış dramatik bir kurguyla sahneye konacak, müzikal yapıda sahne gosterileri serisinin ilkidir.”
Mozart ve perileri adlı oyun hakkındaki diğer detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Yapım: Sahne İstanbul-Terakki Vakfı. Yazan: Ayfer Varol Artaç. Yöneten: Ali Artaç. Müzik Direktörü: Emel Akçay Özer. Müzikal Danışmanı: Tunca Aydoğan. Müzik Düzenleme: Özkan Turgay. Genel Koordinasyon: Fahri Pekiner. Koreografi: Gökçe Sönmemiş. Drama Eğitmeni: Özlem Menligil. Müzik Eğitmeni: Burcu Atakul. Dans Eğitmeni: Muratcan Mertel. Dekor- Kostüm: Özlem Arıkan Serbez- Aytekin Gedik. Vokal Desteği: Ulya Soley- Sera Turgay.”
Mozart ve Perileri’n sahneye taşınmasında etkili isimlerden biri olan Sahne İstanbul hakkındaki bazı detaylar da şöyleydi: “Sahne İstanbul, 1990 yılından bu yana TV programları, çocuk programları, reklam filmleri, eğitim-tanıtım filmleri ve creativ çözümler üreten Perfore TV Film Yapım Şirketi’nin 2009-2010 yılında faaliyete başlayan bir organizasyonu olarak çalışıyor. Çocuklar için, çocuklarla birlikte büyük sahne üstü prodüksiyonları gerçekleştirmek hedefi ile yola çıkmıştır ve bu alandaki çalışmalarını sürdürüyor.”