Bu sayımızda da yine özel bir röportaj ile karşınızdayız. Beşiktaş Kaymakamı Saadettin Yücel ve Beşiktaş Emniyet Müdürü Erkin Adalar ile bir araya geldik. “Ne kadar güvendeyiz” sorusunun yanıtını Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel ve Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürü Erkin Adalar Beşiktaş Kentlisi için çeşitli açıdan ve bir çok alanda yapılan çalışmaları örnekleriyle birlikte aktardı. Asayiş olaylarının
genel değerlendirmesinden okul içi ve dışındaki emniyet anlayışına, güven timlerinin çalışma şeklinden performans düzeyli puanlama sistemine kadar bir çok detayı Beşiktaş Kentlisi için paylaştılar. Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel, okullardaki güvenlik sistemi ile ilgili detayları şöyle aktardı: “İstanbul’da, Beşiktaş’ta en zor yapılacak işlerden biri polislik. Okul müdürlerimizle toplantıdan geliyorum. Bir öğretmenin görevi 5 derse girmekle bir din adamının görevi de 5 vakit namaz kıldırmakla bitmez. Asıl o ondan sonrası lazım bize… O beş saatten sonra ne yapıyorsun? İkincisi okul müdürleri okulun içinden de dışından da sorumludur. Ama okulun dışında ben sizden polislik yapmanızı beklemiyorum. Ben sana halkın ciğeri diye tabir ettiği varlığını emanet ediyorum. Dolayısıyla sadece okulun içinde onu gözetmen yetmez. Bir de okulun dışında onu gözetmelisin. Geçen senelerden bunun güzel örnekleri var. Kimi okul müdürlerimiz ya da müdür yardımcılarımız ya da nöbetçi öğretmenlerimiz nöbetleşe çocukları okul çıkışında diyelim ki, metroya kadar ya da otobüs durağına kadar götürdüler. Bunu dedim biliyorum. Şimdi bir kez daha söylüyorum son derece müteşekkirim. Sadece Kaymakam olarak değil baba olarak da aynı zamanda. Niye? Benim emanetime sahip çıktın. Bunu yapmak zorunda mıydı, o ayrı mesele. Fakat bunu yaparken ben size demiyorum ki bir şey olursa hemen müdahale edin. Okullarımızda polis irtibat görevlisi var. Polis polisliğini yapacak, öğretmen öğretmenliğini yapacak. Dolayısıyla herkesten işini istiyoruz. Ama buna mukabil okul yönetimi de benim çocuklarımdan sorumlu olmalıdır. En azından belli bir uzaklığa kadar. Burada yanlış kişiler benim çocuklarıma muhatap oluyorlar, yanlış kişiler benim çocuklarıma bir şey vermeye çalışıyorlar ya da yanlış değilse bile bazen yanlış ilişkiler, yanlış muhataplıklar, yanlış şarjlar oluyorsa bunu okul yönetimi bilmelidir. Hepimiz birer anne babayız. Geleceğimizi sana teslim etmişim, o saatler içerisinde ben senden bilirim, başkasından bilmem. Ben o çocuğu takibe geleceksem size ne gerek vardı. Veliler çocuğunu okula verdiklerinden itibaren okulun sorumluluğundadır artık. Dikkat edecek, aksi takdirde işler karışır.”
BEŞİKTAŞ GÖZBEBEĞİ İLÇE
Kaymakam Sadettin Yücel, Beşiktaş’ı İstanbul’un göz bebeği olarak nitelendiriyor ve güvenlik konusunda daha iyi hizmet için sürekli kendilerini sorguladıklarını da dile getiriyor. Yücel, sözlerine şöyle devam ediyor: “24 saat burada yoğun yaşanıyor. Dünya İstanbul’da… En önce Emniyet bu işlere bakacak. Beşiktaş’ımız İstanbul’un incisi. Bu art niyetliler için de böyle. Ve gece gündüz buraları kolaçan ediyorlar, hırsızlık ve benzeri olayları yapıyorlar. Bu böyle olunca bunun bir irdelenmesi lazım. Madalyonun bir tarafında polis var. Biz devamlı kendimizi sorguluyoruz. Bunu sadece kaymakam ve emniyet müdürü irdelemiyor, emniyet müdürü dönüyor, rütbeli arkadaşlarla irdeliyor. Neyi ne kadar yaptığımızı kendi içimizde sorguluyoruz ve bir daha gözden geçiriyoruz. Öbür tarafta ‘Dış Müşteri Odaklı Hizmet Programı Projesi’ var, burada vatandaş hizmeti alan kişi anlamında.”
Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel, projeye dikkat çekerek seri gerçekleşen hizmet ile insanların odak noktası haline geldiklerini dile getiriyor ve şunları söylüyor: “Vatandaş Beşiktaş’ta işlerin iyi yapıldığını söylüyor. Vatandaşlarımız seri ve hızlı yapılıyor, diyor. Seri ve insan odaklı olarak bu işleri yapıyoruz. Ulaşım noktasında buraya ulaşmak kolay…” Yücel, polis ve kentli ilişkisinin de geliştiğini vurguluyor ve “Gelişme ve iyileşme var. Polisle vatandaşın arasında gözle görülür bir değişim var” diyor.
Beşiktaş’ın bir cazibe merkezi olması nedeniyle hedef olduğunu ve bununla ilgili yürütülen çalışmalarla ilgili Kaymakam Yücel, şunları söylüyor: “Yeterince değişmiş miyim diye kendini sorguluyor polisimiz. Yeterince başarılı mıyız, daha fazla ne yapabiliriz diye soruyoruz. İdeali yakalamak için gayret gösteriyoruz. Bizim insanımız değişti, daha tenkit edici yaklaşımda bulunuyorlar. Bakışlardan sizi teyit edip etmediklerini anlarsınız. Vatandaşlarımız da değişti artık. Kitle iletişim araçları da arttı. Hukuk devletiyiz, katılımcı olmak gerekir. Yönetim kendine öz güveni olan insanlardan oluşmalı. Ne eksiğimiz var diye soruyoruz. Türkçe’de tenkit yani kritik hep olumsuz anlaşılırdı. Şimdi ise tesbit ediliyor. Bu da çoğunlukla olumlu oluyor. Bir profesörümüz geldi ve iyi hizmet aldığı için teşekkür etti. ‘Hemşehrinizim ama teşekkür için geldim’ dedi. Bunu birim amirlerimiz marifetiyle memurlarımıza iletiyoruz. Tenkit hem olumlu hem olumsuz olarak doğru anlaşılıyor artık. Huzur toplantılarını gerçekleştiriyoruz, en azından medyamız marifeti ile yayınlanıyor. Birincisi şu, Beşiktaş’ın cazibesinden kaynaklanan hedef olması sorunu var. Burada iki şey önemli, birisi basit önlemler. Polis genel güvenlik sağlar, özel güvenlik sağlamaz. Ekiplerimiz 65’ten 110’a çıktı. Güven timleri oluştu. Basit güvenlik önlemi marifetleriyle tedbir almak gerekir. Bir güvenlik kamerası işin çoğunu halledecektir. Bunu rica ediyoruz. Bir günün bir saatini ayırmak o sorunun çözümü olacaktır. İş merkezleri almak zorunda kamerayı. MOBESE’yi devletimiz arttırmaya çalışıyor. Bu konuda vatandaşlarımızdan beklentilerimiz var. Mümkünse bir kamera almalı, ihmal etmemeli. Pek çok apartmanımızda yok. Sanayileşme ve kentleşme ile beraber artık sosyolojik olarak yabancılaşma psikolojik olarak yalnızlaşma başlar. Apartmanınızda yaşıyorsunuz ama kimseyi tanımıyorsunuz. Yani bu apartmana gelen kişi benim komşum ya da yakını mıdır yoksa art niyetli birisi midir?.. Saat 09:00-09:30 öğleden sonra 4-5 arası hırsızlıklık olur. İş yerlerine gidiyor insanlarımız apartmana giren kişi hırsız mı değil mi bilen yok. Tespit etmek adına söylüyorum, en kısa zamanda güvenlik kamerasını taktırmalılar. Tartışacağız, ortaya çıkan fikirlerden durumu ortaya koyacağız. İşin bir teknik boyutu olduğu gibi toplumsal yönü de var. İnsanlarımızdan rica ediyoruz, özel güvenlik önlemlerini alsınlar. Bu çok caydırıcı olacak. Bir de şunu rica ediyoruz. Bir de biz Türk milletiyiz. Toplum halinde yaşamış olmanın doğal gereği olarak birbirimizi selamlamayı birbirimizi tanımalıyız. Devletin ve milletin sorumluluk taşıması gerekir. Bunu yaptığımız takdirde hırsızlık vakaları düşme yönünde. Bunu sıfıra doğru götürmemiz lazım. İlçemizde darp ve benzeri hadiseler var. İncir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerle insanlar birbirlerini darp ediyorlar. Teknik anlamda bu bizim sorunumuz. Kendisine hizmet etmekle onur duyduğumuz vatandaşlarımızın bağışlayıcı, daha sabır, hoşgörülü yönlerini ön plana çıkarmalarını istiyoruz. İnsanlar hata yapabilir. Karşımızdakine hata yapma marjı tanımalıyız.”
SABIRLI VE SERİNKANLI
Beşiktaş Kaymakamı Sadettin Yücel, insanların gerginliklerine dikkat çekerek acele davranışlardan kaçınmak gerektiğini vurguluyor. Yücel, “Yaradılanı hoş gör yaradandan ötürü” diyor Yunus Emre. Dalgını, psikolojisi, acelesi olan olabilir ama toleranslı olalım toplumsal ilişkilerimizde. Dünyanın hangi ülkesinde bu sorunu polis çözebilir. Bir defa düzen kavramı olmak zorunda. Polis olaya müdahale edip süreci başlatır. Sabahki toplantılarda okul müdürlerinden rica ettim. Bu sene farklı sınıflara çocuklarımıza günaydın demeyi öğretelim. Bu konular da var olan gayretler arttırılmalı. Duyarlılık günlük yaşama yansımalı. Ateşle barut gibi bir an evvel parlamamak lazım. İnsanlara küçük bir referansla hoş bir mesaj gönderelim. İlçemizi ilgilendiren iki temel problem hırsızlık ve darp benzeri olaylar ve bimekanlar olayı var” diyor.
Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürü Erkin Adalar: “Suç azaldı”
Proje ile ilgili detayları Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürü Erkin Adalar şöyle aktarıyor: “Müşteri muhatap olan kişi anlamında. Bir vatandaşımızın evine hırsız girmiş 155’i arıyor. Öncelikle, kaç dakikada polis geldi… Akabinde inceleme görevlileri ne kadar zamanda geldi… Polis merkezindeki işleri ne kadar zamanda halledildi… Nasıl kendisine davranıldı… Bu işler bittikten sonra farklı bir birim sondajlama usulü ile ilgili kişiyi ararlar. Bu sorular vatandaşa da sorulur. Polis merkezine gidince görevlerle ilgili sorular sorulur. Soruyoruz ki, kendi içimizde eksiklik varsa bunun bir daha olmaması için çalışıyoruz. 1 Ocak’tan itibaren bu projeye başladık. 659 kişi ile irtibata geçtik. Pasaport, sürücü belgesi, tescil belgesi, yabancı ikametin uzatımları burada yapılıyor ve ciddi müracaat var.”
Beşiktaş Emniyet Müdürü Erkin Adalar, emniyeti ilgilendiren bir çok işlemde Beşiktaş’ın tercih ediliyor olduğunun altını çiziyor ve şöyle açıklıyor: “Randevu sistemi 1 Mayıs itibarı ile başladı. Beşiktaş’ta yaygınlaştı. Çok iyi talep var. Çok acil bir konu varsa acil müracaatları da il dışından gelen olursa alabiliyoruz. 90’ı memnun. Yüzde 10’u eksik bilgilendirmeden kaynaklanan sıkıntılar. Vatandaşlarımız belgelerin eksik olarak ayarlıyorlar. 659 kişide ise memnuniyet daha fazla. Yüzde 95’ler civarında memnuniyetler. Vatandaşlar görevlilerimizi takdir ediyor.” Erkin Adalar, emniyetin resmi sitesinde de teşekkür yorumları aldıklarını da dile getiriyor.
PERFORMANS ODAKLI YÖNETİM
Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürü Erkin Adalar, insan faktörünün önemine dikkat çekiyor ve ekiplerinin ekipte yer alanların çalışma anlayışlarındaki hassasiyetlere de vurgu yapıyor. MOBESSE kayıtlarının önemli olduğunu söyleyen Adalar, verilerle de suç oranının azaldığını belirtiyor. Ancak dikkat çektiği diğer nokta da yakalanan suçluların suç oranların düşmesine rağmen artması. Adalar, konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor: “62 noktada 223 MOBESE kameramız var Beşiktaş’ta. Çok yoğun bir şekilde insan sirkülasyonunun olduğu bir ilçede bunlar yeterli değil. Spontane gelişen konular meydana geliyor. Olayı tespit için oraya gidiyoruz, görgü tanıkları plaka almamış, rengini veriyor aracın.. Ya da yolda iki insan gidiyor, suç işlemiş. Kamera varsa bu mu diye soruyoruz görüntüleri göstererek. Kamera konusu önemli. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün uyguladığı Performans Odaklı Personel Yönetimi Sistemi var. Mesela vatandaş en çok evden hırsızlık suçundan şikayetçi. 2008 senesinde 890 2009’da 749 hırsızlık var. 2010’da ise 558. Bu da hemen hemen yüzde 25 suçların düştüğü anlamına gelir. 2011’de ise 442 tane var. İş yerinde 2008’de 181, 2009’da 163, 2010’da 134 tane var. Otodan hırsızlık 2008’de 707, 2009’da 627, 2010’da 361. Ciddi bir düşüş bu. Alana hakim olunduğu anlamına gelir. 2011’de ise 266. Oto hırsızlığı 2008’de 170, 2009’da 128, 2010’da 85. Bu istatistik turnusol kağıdı görevini görür.”
“VATANDAŞLA İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ”
Adalar, oto hırsızlığı ile ilgili vatandaşın duyarlı olduğunu söylüyor ekonomik değeri olması nedeniyle birlikte bir suça karışma ihtimali nedeniyle de vatandaşların polise durumu bildirdiklerini söylüyor. “Vatandaş kül tablası çalsa değeri yoksa polise gitmeyebilir, aracınızın camı açıktır içinden boş çantanız veya çakmağınız çalınmıştır gitmeyebilirsiniz. Polisin haberi olmayabilir ancak oto hırsızlığından polisin haberdar olmama şansı yok bir kere araç ekonomik anlamda çok değerlidir, bu aracın başka bir suça karışması vesilesiyle vatandaşa ileride polisler soru sorabilir. Bunun önüne geçmek açısından vatandaş bunu duyar duymaz hemen koşarak karakola gelir. Aracı çalınan vatandaşın polise bunu bildirmeme gibi bir durumu söz konusu değildir. Aracı işte kaskoluysa müracaat edecek ki tabi kesinlikle. Biz kaskolu olmadığını farz ediyoruz, en kötü senaryoya bakıyoruz. Yine geliyor. Çünkü bu araçla bir suç işlenebilir. Bir sürü suç, farklı araçlarla işlenebiliyor. Bu konu, vatandaşın aklında yer etmiştir. Bundaki sayıda bu senede 44 tane araba çalınmış. Bizim için oto hırsızlığı da bu alanın net fotoğrafıdır. Tam röntgendir bu bizim Beşiktaş için. Orada tabi düşüş var. 2008 – 170, 2009 – 128, 2010 – 85, bu da neredeyse yüzde 25’lik bir aşağıya inişi gösterir, 2009 ile 2010 arası. Bu sene de 44. Bu, 9 buçuk ayda 44 rakamı, Beşiktaş’ta hafta 1 araç çalınmış. Beşiktaş sirkülasyonun çok olduğu ekonominin belli seviyelerde olduğu bir ilçedir. Gerçekten ciddi bir rakamdır. Yine bir dönem kamuoyunu korkunç şekilde meşgul eden kapkaç sorunu vardı. Ana haber bültenlerine konu olan, vatandaşlarımızı ciddi şekilde mağdur olduğu, kapkaç konusu ile alakalı kanuni değişiklikler ve yapılan planlı operasyonlar ile bu sayı da 2008’de 12, 2009’da 15, 2010’da 9 ve bu sene iki tane kapkaç vakamız var. Genel itibariyle mala karşı işlenen suçlar dediğimiz bizim bu hırsızlık ve türevi suçlarda 2008 yılında toplam 3740 vaka meydana gelmiş. Bu suçların 367 tanesinin faili yakalanmış. 2009 senesinde 3033 suç meydana gelmiş. Mala karşı. Bunun faillerinden 333 tanesi yakalanmış. 2010 yılında 2600 rakamına düşmüş. Yakalanan fail sayısı 416’ya çıkmış. Suçlular azalmış ama yakalanan fail sayısı artmış. Bu sene de işlenen suç sayısı 1940 yakalanan fail sayısı 492. Mala karşı işlene suç; eve hırsızlık, iş yerine hırsızlık, otodan hırsızlık, oto hırsızlığı, kapkaç, yan kesicilik, dolandırıcılık, mala zarar vermek… içinde ekonomik değeri olan suçlardan bahsediyoruz. Bu rakamlara nasıl geldik? Akşamdan yatıp sabah kalkıp bu rakamları biz görmedik. Şimdi bir 2009 senesinde tüm İstanbul genelinde 250 civarında önleyici hizmetler ekipleri yani eski tabirle asayiş ekipleri, dışarıda gezen ekiplerimiz; şu anda 900 civarında. Bugünkü tarih itibariyle 1000’e çıkacak. Bir ay içerisinde 1000 olacak, tüm İstanbul genelinde. Beşiktaş özelinde ise bu sayı 9’du 2009 yılında. Önleyici hizmetler büro amirliğinin tüm Beşiktaş’a bakan ekip sayısı 9’du. Şu anki sayımız 35. Sadece motorize ekiplerimiz… Bunun yanında motorize ekip harici Yunus unsurumuz var. Sadece Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı. Bunun yanında Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Güven Timleri. Zaman zaman basına konu olan kestaneci, mısır satan, falan falan… Bunlardan da özellikle bizim Levent, Gayrettepe ve Beşiktaş Çarşı bölgesinde bu arkadaşlarımız ve sivil olarak görev yapıyorlar. Buralar, geçirgen bölge. Beşiktaş’ın özelinde suçun en çok işlendiği bölge merkez bölgesidir. Şöyle anlatayım ben size, 4 tane polis merkezimiz vardır, Arnavutköy, Etiler, Levent ve Beşiktaş Polis Merkezi vardır. Bu 3 polis merkezinin toplam suçu ancak Beşiktaş Polis Merkezi’nin toplam suçunu ihtiva eder. Bu söylediğim bölgeler daha geçirgendir. Mesela sokağın bir tarafı Beyoğlu’dur mesela bir tarafı Şişli’dir. Bir tarafı Kağıthane’dir… Bu söylediğim yerler geçişin olduğu bölgelerdir. Asayiş şubenin görevleri, komple o bölgelerde görev yapabilirler, oradan oraya geçebilirler. Geçirgen bölgelerde, suçun çok yoğun olduğu bölgelerde görev yapar bu arkadaşlarımız. Alandaki ekip sayımız arttı. Vatandaş daha fazla polis görür oldu.”
ÇALIŞMA ANLAYIŞI VE İNSAN FAKTÖRÜ
Adalar, performans odaklı personel sisteminin çalışma şekline ve çalışma anlayışına canlılık getirdiğini düşünüyor. Bunu da şöyle aktarıyor: “Mobil olarak tüm sokaklardayız artık… 9 ekipten 35’e çıktık, araçlar yenilendi. Bu görsel yanı bir de bunun içerisinde olayın ruhu var. O da ne, bu ekibin içinde görev yapan memur ne düşünüyor? Görevli ne düşünüyor. Tamam siz, Mercedes de verebilirsiniz ekiplere, 35’i 150’ye çıkarabilirsiniz mesela. Ama bu insan unsuruyla faaliyete geçecek, insan unsuru bunu hizmete sunacak. Tek başına o araç bir şey ifade etmiyor. Onu kullanacak, doğru yönde sevk edecek bizim görevli polis arkadaşlarımız. Bu da bir az önce bahsettiğim Performans Odaklı Personel Yönetim Sistemi ile ilgili. Burada görev yapan arkadaşlarımızın performans kriterleri getirildi. İyi çalışan, düzgün performans gösteren arkadaşlarımız 4 ayda bir puanlamaya tabi tutuluyor. Dereceye giren arkadaşlar, çağrılıyor deniyor ki “Nerede görev yapmak istiyorsun? Nerede çalışmak istiyorsun”… Diyor ki, “Ben Narkotik Şube, Terörle Mücadele Şubesi’nde görev yapmak istiyorum, Güvenlik Şube’de görev yapmak istiyorum. Asayiş Şube’de görev yapmak istiyorum.” Bu arkadaşlarımız bu performans sistemi dolayısıyla o şubelere gidiyor. Bizde bu tip birimler talep gören birimlerdir. Orada çalışmak istiyor arkadaşlarımız. Bu sistem ne yapıyor, insanları motive ediliyor. İyi çalışan ile kötü çalışan ayrılıyor. Performansı az olan arkadaşlar koruma hizmetlerinde istihdam ediliyor. Bu sistemin meyvelerini halkımızla beraber aynı şey bizim için de geçerli, bunları toplamaya başladık. Bu şunu getirdi, vatandaş yansıması boyutuyla, suç azalmasına rağmen yakalanan şahıslar arttı. Şimdi düşünün 3740 suç.. Mala karşı işlenen suçlar da bir azalış var. Yakalanan sayısı 362’den 492’ye yükselmiş. Tüm veriler suçta gözle görülen bir azalmayı, suçluların da yakalanmasında bir artış gösteriyor.”