AKTÜEL-Cezaevi kapısı aralandı Silivri’den çıkış yok

Yeni yılın en büyük hediyesi, Yargıtay’dan geldi. 57 bin tutuklunun heyecanla beklediği 102. madde tartışmalarına son nokta konuldu. Tutukluluk süreleri ağır cezada 5, terör ve çetede 10 yılla sınırlandı. 37 cinayet, 26 terör suçlusu tahliye oldu. Ergenekon ve Danıştay sanıklarına yol kapandı
Ömür Emlik / AKŞAM
AB’ye uyum yasası çerçevesinde yılın son günü yürürlüğe giren Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 102. maddesine ilişkin tartışmalarını Yargıtay, dün verdiği kararla sonlandırdı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, dava dosyaları temyiz aşamasında olan ve 10 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan terör örgütü üyesi 26 sanığın tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen sanıklar arasında PKK ve Hizbullah terör örgütlerine üyelik suçundan yargılanan isimler de yer alıyor. Bu durumda Yargıtay, istisnai bir kural olan ‘tutuklulukta azami süre’ uygulamasına vize verdi. Tutuklulukta 10 yılını doldurmamış sanıkların tahliye taleplerini geri çeviren Yargıtay, bu kararıyla yasada öngörülen en uzun tutukluluk sürelerini baz almış oldu.

Cinayet davalarına bakan Yargıtay 1. Ceza Dairesi de, ağır ceza mahkemelerinde görülen cinayet suçlarında tutukluluk süresinin üst sınırı 5 yıl olarak düzenliyor. 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan 37 cinayet sanığına tahliye kararı çıktı. Daire, tahliyelerine karar verilen 26 sanığın yurt dışına çıkışlarını yasakladı ve adreslerine en yakın polis ya da jandarma karakoluna her gün düzenli biçimde başvuruda bulunmalarını da karara bağladı. Serbest bırakılan 26 sanık davalar sonuçlanıncaya kadar adli kontrol altında olacaklar.

Cinayet ve öldürmeye teşebbüs suçlarından görüşülmeyi bekleyen dava dosyalarının 3 bini aşkın tutuklu sanığının durumu da önümüzdeki günlerde ele alınacak. Ağır ceza mahkemelerinde görülen tecavüz, uyuşturucu, adi çete gibi suçların tutuklu sanıklarının temyiz dosyaları da tek tek inceleniyor.

Yargıtay kararları yerel mahkeme sürecinde görülmekte olan davalar için de emsal teşkil edecek. Karar, Ergenekon, Danıştay, Balyoz, KCK, Hizbullah ve PKK davalarında sanıklar, özel yetkili mahkemeler tahliye kararı vermediği sürece 10 yıla kadar tutuklu kalabilecek.

Yargıtay ceza daireleri, azami tutukluluk sürelerini hesaplarken Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun iki hafta önce yaptığı gayri resmi istişari toplantıdan çıkan kararlar doğrultusunda karar verdi. Ceza Genel Kurulu’nun yasa yürürlüğe girmeden, uygulama konusunda böyle bir toplantı yapması tartışma yarattı.

HUKUKÇU GÖRÜŞÜ
– Prof. Dr. Adem Sözüer: ‘Yargıtay’ın, 102. maddedeki üst sınırın 10 yıl olarak uygulanabileceğine ilişkin kararı doğru. Ancak üst sınır, istisnai durumlar için geçerli. Bu bütün davaların sanıklarının 10 yıl tutuklu kalacağı anlamına gelmemeli. Mahkemeler, her dosyayı değerlendirip ona göre karar vermeli.

– Prof. Dr. Nur Centel: ’10 yıla kadar tutukluluk süresi hukuka ve insan haklarına açık aykırılık oluşturur. Adaletin gecikmesinin faturasının sanığa yüklenmesi ve tedbirin cezaya dönüşmesi, ağır bir insan hakkı ihlalidir. 102. madde bu şekilde uygulanırsa, Türkiye’nin AİHM’deki mahkumiyetleri artarak devam eder.’ Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: ‘İstisnai bir kuralı, genel uygulama haline getirerek 10 yıllık tutukluluğa imkan tanımak, hem Anayasa’ya, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, hem de AİHM kararlarına açık aykırılık oluşturmakta. 10 yıllık tutukluluk ‘makul süre’ olarak tanımlanamaz.’

GERÇEKER: DAVA İÇİN 10 YIL FAZLA
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker de örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin en fazla 10 yıl olabileceği hükmüyle ilgili ‘Bu süre çok fazladır’ dedi. Gerçeker sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bu kadar tutukluluk süresinin kabul edilmesi mümkün değil. Yargının iş yükünün fazla olması davaların uzamasına neden oluyor. Bir davanın 10 yıl içinde bitirilmemesi anormal bir durum. Bunun sorumluluğu yasanın uygulayıcısı olan hakim ve savcılarda değildir. Yasa koyucu tarafından değiştirebilir.’

TAHLİYE YAĞMURU
BAŞKENT’te Yargıtay’dan ilk aşamada 63 tahliye kararı çıkarken, yerel mahkemelerden de tahliye yağdı. İstanbul 10 ve 12. Ağır Ceza Mahkemelerince 6 sanık serbest kaldı. ”Yasadışı silahlı örgüt kurmak veya örgüte katılmak” suçundan 10 yıl 3 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Taylan Kutlar’ın yanı sıra, ”çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, adam öldürmeye azmettirmek” suçlarından yaklaşık 7 yıldır yargılanan tutuklu Serhat Tanrıverdi ve Süleyman Refik Eren tahliye edildi.

12 YIL SÜREN DAVA OLUR MU?
Kutlar’ın avukatı Mihriban Kırdök ’12 yıl 2 aydır tutuklu olan Serdar Güzel, 9 yıl 9 aydır tutuklu olan Yaşar Eriş ile 13 yıl 10 aydır tutuklu olan Ahmet Kesikkulak için de başvurdum. Kararı bekliyorum’ dedi. Türkiye genelinde TMK kapsamında siyasi suçlardan yargılanan 30 kişinin durumunun bu yasa kapsamına girdiği belirtiliyor. Avukat Ali Rıza Dizdar ise ‘Silivri’de yargılananların tahliyesinin önünü kesen bir karar aldı. Yargıtay’ın bu kararı anti demokratik. Anayasaya ve TCK’ya aykırı. Burada dava bitmediği sürece biz sizi 10 seneye kadar tutabiliriz deniyor’ dedi.

SEDAT ŞAHİN DIŞARIDA ÇETİNKAYA İÇERİDE
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı” iddiasıyla tutuklu yargılanan Urfi Çetinkaya’ya yönelik tahliye reddedildi. Aynı dava kapsamında tutuklu olarak yargılanan Enver Sari’nin serbest bırakılmasını kararlaştırdı.
Çete lideri oldukları iddiasıyla İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan 5 yıl 10 aydır tutuklu olan Sedat Şahin de avukatı Ali Rıza Dizdar’ın dilekçesinin ardından tahliye edildi. Aynı davada Oktay Öztürk içinde tahliye kararı çıktı. Vedat Şahin hakkındaki karar ise bugüne kaldı.

FİKRİ TAKİP
Muhalefetin ciddi ve ispata muhtaç iddiasına göre, iktidar partisi Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nu ve bazı yasaları bilinçli olarak değiştirerek Ergenekon davasını etkilemeyi hedefliyordu. Bu iddiayı araştırmak için çıktığımız yolda önemli haberler yaptık.

21 Mart 2010’da, bir belge yayımladık. O belgede Başbakan Erdoğan’ın Ergenekon’la ilgili bilgileri MİT’ten 19 Kasım 2003’te aldığı belirtiliyordu. Erdoğan, 2 Aralık 2003’te Meclis’teki grup konuşmasında şunları söylemişti, ‘Siyasi kararlılığımız örselemek isteyenler ne yaptıklarını iyi düşünmelidirler. Vakti saati geldiğinde onlarla demokrasi çerçevesi içinde bunların hesaplaşmasını gayet iyi yaparız. Bunun da belgesi, bilgisi, delilleri elimizdedir.’ Bazı internet siteleri hariç medya haberimizi görmezden geldi…
1 Ağustos 2010’da, bu kez kimsenin görmezden gelemeyeceği bir haber verdik kamuoyuna… ‘Yılbaşında Kimler Serbest Kalacak?’ diye sorduk…

NEDEN 5 YIL ERTELENDİ?
Haber şöyleydi…’5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun… Kabul edildiği tarih, 23 Mart 2005. Yürürlüğe girdiği tarih: 1 Haziran 2005… Kanunun önemli bir maddesi o tarihte değiştirildi ama yürürlüğü 31 Aralık 2010’a ertelendi.’ O madde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102’nci maddesiydi: ‘Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.’

Kimi bu maddedeki azami tutukluluk süresini 2+1 =3 yıl olarak yorumladı, kimi 2+3=5 yıl … Eski düzenlemeye göre özel yetkili mahkemelerde yargılananlar için bu sürenin 2 ile çarpılması gerekiyordu. Yani sonuç 6 ya da 10 yıldı…
Tutukluluk süresini kısaltmayı hedefleyen maddenin uygulamasının neden 5 yıl süreyle ertelendiğine ise tatmin edici bir cevap verilmedi!

İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
Maddenin gerekçesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi idi… Yani ‘tutukluluk süresinin makul olması’ ve ‘yargılama süresinin adil olması’ gerekliliği… AİHM’in örnek kararları da var. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi dün içtihat oluşturacak bir karara imza attı, 10 yıl dedi… Bu karara rağmen tartışma bitmemiştir. ‘Ceza hukukundaki düzenlemelerin sanığın lehine işleyeceği’ yorumu bir yana, gerekçesi ‘tutukluluk süresinin cezalandırmaya dönüşemeyeceği’ olan bir düzenleme sanıkları mağdur etmemeli… En azından mantık bunu söylüyor…

Özlem Akarsu Çelik