Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Tamer Levent, Türkiye’de gereksiz ilaç kullanımının çok fazla olduğunu belirtti. Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Tamer Levent, “İlaç aslında bir zehirdir. Fakat gerekli olduğu yerde ve gerekli olduğu hastalıkta belli bir süre içerisinde tedavi etmek için kullanılabilir” dedi. Son zamanlarda kanserin yaygınlaştığını belirten Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, “İnsanoğlunun bitmek bilmeyen bir zenginlik, büyüme hırsı vardır. Avrupa üretiminde sorunlu olan alanları Türkiye’ye kaydırıyor. Kullanımı yasak olan silikonları Türkiye’ye satıyorlar. Bunlar inşaatlarda kullanılıyor. Kanserojen oldukları için Avrupa’da kullanımları yasaklandı. Almanya’da toplanıyor ama buraya ürün olarak satılıyor. Bu şekildeki bir sistemin içinden sizin çıkışınız yok. GDO teknolojisi denilen şey 10-15 yıl öncesinde başladı. Doğanın fıtratıyla oynayamazsınız dedik. GDO araştırmasında sıçanlara bizde süt üretiminde kullanılan GDO’lu mısırı yemlerinin içerisine parça olarak koydular. İki yıl boyunca sıçanı izlediler. Hayvanlar 14 ay sonra sağlarından sollarında tümör çıkmaya başladı. İnsanoğlu kısa sürede ortaya çıkanı algılayabiliyor. Uzun sürede ortaya çıkanı algılayamıyor. Kola eskiden böyle miydi? Değildi. Kolanın ilk olarak eczanelerde hazım ilacı olarak satılmaya başlamıştı. 1950’den sonra bir sembol oldu. Şimdi bu kadar kolaya meyan kökü mü yetişir. 14 ayda gelişen şeye dikkatle bakmıyorsanız sizin gözlemlemeniz mümkün değil. Etrafınızdaki hastalıkların çoğu yavaş yavaş çıkar” diye konuştu.
YEDİKLERİMİZDE TARIM İLACI VAR”
Yenilen yiyeceklerde tarım ilacı olduğunu belirten Dizdar, “Yediklerimizin içerisinde sağlam tarım ilacı var. Ben seraların üretimine baktım bunların bir şekilde ilaç kullanıyor. Kullanılan ilacın haddi hesabı yok. Piyasaya verdikleri ürün ayrı kendilerine yetiştirdikleri ürün ayrı. Bir dilim portakaldan 3 erişkin zehirlendi. Personelin ortak yedikleri şeye bakıldı. Portakal olduğu anlaşıldı. Portakalı aldık adli tıp enstitüsüne gönderdik. 20 çeşit tarım ilacı portakalın içinde ve dışında çıktı. Sonuçta portakalın alındığı yer size güvenle ürün sattığını iddia eden komşu market” şeklinde konuştu.
Yoğurtların neden bozulmadığını merak ettiğini belirten Dizdar, “Her gün yoğurt alıyorum. Aylarca evde durduğu oluyor ve hiçbir şey olmuyor. Farkında değildim. Bir kere göz bağlanınca akıl bunu idrak edemez. 7 yıl önce bir gazete yazısında okuyunca merak ettim. Araştırdım ve olayın boyutunu anladım. Yurt dışından bir firma müstesna isimleri reklamlarında oynatıp küçük küp şeklindeki tatlıları, yoğurt mamullerini çocuklara yedirttiler. Bir yıl Türkiye’ye tırlarla yoğurt taşınmış. Ardından yoğurtla alakası olmayan bir ürün geldi. Bunların otizmle ilişkisi olmadığı konusunda aile hekimlerinden bana çok fazla bilgi geldi. Bu tür yapay ürünlerden çocuklarınızı koruyacaksınız. Sadece günlük yaşantınızda değil okulda da koruyacaksınız. Ben yoğurdu iki yıl sakladım. Açıp tattım, hiç bozulma yok” dedi.
“TÜRKİYE’DE GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMI FAZLA”
Türkiye’de gereksiz ilaç kullanımının çok fazla olduğunu belirten Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Semra Tamer Levent, “Antibiyotikler, mide koruyucu ilaçlar, romatizma ilaçları. Biz de ilaç şu şekilde kullanılıyor; ‘bana çok iyi geldi sen de kullan’. İlaç aslında bir zehirdir. Fakat gerekli olduğu yerde ve gerekli olduğu hastalıkta belli bir süre içerisinde tedavi etmek için kullanılabilir. Ama o süre bittiğinde hayat boyu kullanılmamalıdır. Bir doktorun tavsiyesi olmadan antibiyotik kullanımı bizim bütün koruyucu mekanizmamızı bozabilir. Bu etkenlerin hepsi bizim bağırsağımızda yerleşmiş olan vücudumuzu koruyan, kollayan mikropların bitmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
SÖZCÜ