Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversite olaylarına değindiği konuşmasında, polisi hiç kimseye ezdirmeyeceklerini belirterek, “Biz öğrencilerimizin hepsini başımız, gözümüz üst ünde taşıdık, taşıyoruz. Elinde taş, molotof kokteyli, yumurtayla geleni değil. Biz konuşmaya değ il, bu tür şiddete karşıyız. Eğer sizler de karşı olmadığınız sürece, şiddet göreceksiniz, bunu bilin. Aynı zihniyetten göreceksiniz” diye konuştu.
Entelektüel ortamda tartışmaya açık olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, “Önce hükümete faşist derken, daha sonra, kendileri konuşturulmayınca, öğrenciye faşist diyen sizin insanınız, sizin görevliniz. Ama ne oldu? Ertesi gün yine çark ettiniz, yine U dönüşü yaptınız, mesleğiniz o” dedi.
Türkiye’de sadece o öğrencilerin olmadığını, milyonlarca öğrenci olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz öğrencilerimizin hepsini başımız, gözümüz üstünde taşıdık, taşıyoruz. Elinde taş, molotof kokteyli, yumurtayla geleni değil. Biz 156 üniversiteyi yaparken, öğrencilerimiz için yaptık. 45 lira burs veriliyordu, 200 liraya çıkardık ve şimdi yine artacak. Lisansüstü öğrencilere 400 lira veriyorduk, o da artacak. Doktora öğrencilerine 600 lira veriyorduk, o da artacak. Yurtlarda 60 bin yatak kapasitesi artırdık. Kim için? Öğrencilerimiz için. Biz konuşmaya değil, bu tür şiddete karşıyız . Eğer sizler de karşı olmadığınız sürece, şiddet göreceksiniz, bunu bilin. Aynı zihniyetten göreceksiniz. Size de kar etmedi zaten, size de kar etmedi.”
Çeşitli kesimlerle yaptığı ‘Dolmabahçe Buluşmaları’ toplantılarının Dolmabahçe Sarayında yapıldığının söylendiğini de belirten Erdoğan, “Toplantının nerede yapıldığından bile haberi yok. Biz Dolmabahçe toplantılarımızı, gayet ilkel bir yeri aldık, renovasyonunu yaptık, orada gayet güzel, modern bir eser meydana getirdik, aslına uygun olarak. Burada biz her tür toplantıyı yapıyoruz. Yakında da gençlerimizle toplanacağız. Uluslararası toplantılar, ulusal toplantılar yapıyoruz. Biz hangi toplantıyı nerede yapacağımızı biliriz; sizden öğrenecek değiliz. Bu konudaki tecrübemiz bize yetiyor zaten. Gelenler de orada gayet mutlu şekilde görüşlerini ortaya koyuyorlar. Şunu bilin; davetli olan yere gidilir, davetsiz yere gidilmez. Öğrenci de olsa davetli yere gidecek. İşte kimliğin oluşumu orada başlıyor. Kalkıp taş atmakla, molotof kokteyli atmakla değil” diye konuştu.
ERDOĞAN’DAN KAMER GENÇ’E TEPKİ
Erdoğan, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı bir konuşmaya da tepki gösterdi. Nezaketin siyaset diline hakim olması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Cuma günü TBMM Genel Kurulu’ndan, işte bu kürsüden, milletin topyekun saygı duyduğu, rahmetle, minnetle andığı, tartışmasız bir demokrasi şehidi olan merhum Adnan Menderes’e son derece saygısız bir üslupla dil uzatıldı. Milletin tercihiyle iş başına gelmiş merhum Adnan Menderes’i anti demokratik yollarla iktidardan indiren, bununla da kalmayıp, düzmece bir mahkemeyle onu idam sehpasına taşıyan zihniyetin bugün hala sürdüğünü görmek, hele hele bu kürsüden onun şahs ı ruhanisine pervasızca dil
uzatıldığına şahit olmak, demokrasimiz adına gerçekten bir talihsizliktir. Ben bundan rahatsız olan ana muhalefet mensuplarını da biliyorum. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum. 12 Eylül anayasa referandumu sürecinde Adnan Menderes’ten övgüyle bahseden CHP Genel Başkanının, partisin içindeki bu milletvekiline karşı nasıl bir tavır takınacağını doğrusu merakla bekliyor, bu saygısızlığın telafisinin de takipçisi olacağımızı burada ayrıca ifade etmek istiyorum.”
“5-6 KOYUNU GÜDEMEYEN ÜLKE YÖNETEMEZ”
Başbakan Erdoğan, 2011 bütçesinin işçi, esnaf, memur, çiftçi, emekli, öğrenci, yatırımcı ve sanayiciler gibi tüm kesimlerin ihtiyaçlarını, sorunlarını dikkate alan, özellikle ücretli kesimin alım gücünü artıran bir bütçe olduğunu söyledi. Erdoğan, bugün görüşülen bütçenin 2011 Haziran aylında genel seçimler yapılacak olmasına rağmen popülizme başvurmayan, seçim var diyerek hedeflerinden vazgeçmeyen bir bütçe olduğunu belirterek, “Türkiye’de AK Parti iktidarıyla birlikte seçim ekonomisi kavramı tedavülden kalkmıştır. Zira seçim ekonomisi milletin kaynaklarını çarçur etmek, milletin emanetine haksızlık etmektir. Türkiye bunu daha önce defalarca yaşadı ve çok ağır bedeller ödedi” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyaseti, kendileri ve yakın çevreleri için bir geçim kaynağı, bir ikbal vesilesi olarak görenler, kendi hırsları uğruna, defalarca Türkiye ekonomisinin dengeleriyle oynadılar. Merkez Bankasına talimat verildi, karşılıksız para basıldı. Çeşitli toplum kesimlerine, bedeli, sonuçları, faturası hiç hesaba katılmadan bol keseden dağıtıldı. Tedbirler ertelendi, mali disiplin delik deşik edildi. Para politikaları rafa kaldırıldı, popülist vaatler havada uçuştu. Seçim öncesinde geçici bir rahatlık yaşayan
milletimiz, seçimin hemen ardından bu savurganlığın faturasını çok ağır şekilde ödedi. Enflasyon bu ülkede 3 haneli rakamlara kadar yükseldi. Bütçe açığında rekorlar kırıldı. Faizler astronomik seviyelere tırmandı. Arka arkaya gelen zamlar, isabetsiz tedbirler neticesinde milletin beli büküldü. Adeta kaşıkla verilen, kepçeyle geri alındı.”
Erdoğan, 8 yıllık iktidarları boyunca, enflasyon yoluyla, faiz yoluyla, karşılıksız para basmak yoluyla milletin emeğine ve ekmeğine göz diken politikalardan özellikle sakındıklarını vurgulayarak, yüzde 30 seviyesinden aldıkları enflasyonun, 2009 sonunda yüzde 6,5 seviyesine gerilediğini, Kasım 2010’da da yüzde 7.3 olduğunu ve tek haneli düşük enflasyonun bu yıl da muhafaza edildiğini söyledi.
“İNSAF EDİN”
Yüzde 63 seviyesinden devraldıkları devletin borçlanma faiz oranının ise yüzde 7 seviyesine kadar gerilediğini belirten Erdoğan, “Şimdi az önce burada konuşuluyor ve faizin yükseltildiğinden bahsediliyor; insaf edin. Devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğu bir orandan yüzde 7’ye iniyorsunuz, siz hala faizin yükseltildiğini konuşuyorsunuz. Bunun bir defa insafla yakından uzaktan alakası yok. Yani, milletimizin emeği korundu, ekmeği korundu. Maşallah, bundan ayrıca gururlandık; aferin, gelişme var.
Ülkenin kaynakları, vatandaşın alın teri muhafaza edildi. 2002’den sonra 2 yerel seçim, bir genel seçim, 2 halk oylaması ve bir Cumhurbaşkanlığı seçimini yaşadık. Dikkatinizi çekiyorum, hiçbir seçim döneminde mali disiplin bozulmamış, piyasaların güveni sarsılmamıştır. Bugün de aynı şekilde, genel seçime 7 ay kalmasına rağmen Türkiye’ye, Türkiye ekonomisine güven hat safhada devam etmektedir” diye konuştu.
“AK PARTİ, SİYASETİ TEMİZE ÇEKEN BİR PARTİDİR”
İktidara geldikleri 2002 yılında kamuoyu yoklamalarında en az güvenilen kurumun siyaset kurumu olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Siyaset yalanla, siyaset yolsuzlukla, siyaset sözünden dönmekle, çark etmekle, U dönüşü yapmakla, sabah söylediğini akşam yalanlamakla, hatta şimdi biliyorsunuz, yeni yeni tornistan, çakma, filan bu tür şeyler çıkmaya başladı…Bunlar bir yerden çıkıyor. Bazı gerekçeleri var bunların. İktidara gelmek için pervasızca atıp tutanlar, kaf dağının ardındakini vaat edenler, her yolu mubah görenler, ilkeleri rafa kaldıranlar, aynada kendilerine baktıklarında yüzleri kızarmasa da milletin aynasında mahcup
olurlar ve her zaman mahcup olmuşlardır. Birilerinin şuur altı böyle şekillenmiş olabilir. Birileri bugün hala siyaseti bir yolsuzluk, bir usulsüzlük, kayırma, imtiyaz vesilesi olarak görüyor, şuur altındaki bu anlayışı siyasete egemen kılmaya çalışıyor. Ben şunu büyük bir gururla, büyük bir samimiyetle ifade etmek istiyorum, milletimizin teveccühüne, takdirine, itimadına dayanarak şunu açık açık söylüyorum, AK Parti siyaseti temize çeken bir partidir. Siyaseti farklı olan bir partidir. Siyaset ile
yolsuzluğu, siyaset ile popülizmi birbirinden ayırmış, birbirinden uzaklaştırmış bir partidir. AK Parti siyasete güveni yeniden tesis etmiş, siyasete itibarını iade etmiş olan bir partidir. Bizim siyasetimiz, bizim siyaset anlayışımız, bu ülkeye 8 yıl önce hakim olan siyaset tarzından tamamen farklı bir yerde durmaktadır.”
“İÇİ BOŞALTILMIŞ KAVRAMLARLA HAREKET ETMİYORUZ”
Sloganlarla, içi boş vaatlerle, içi boşaltılmış kavramlarla hareket etmediklerini belirten Başbakan Erdoğan, hayalleri gerçeğe dönüştürdüklerini, kavramlara anlam kazandırdıklarını, demokrasiye, milliyetçiliğe, halkçılığa en ideal anlamda somut karşılıklar bulmanın mücadelesi içinde olduklarını kaydetti. Erdoğan, “Milliyetçilik ülkeyi büyütmektir, ülkenin itibarını büyütmektir, millete hizmet üretmektir. Milliyetçilik proje üretmektir, ekonomiyi geliştirmektir, iç ve dış politikaya vizyon kazandırmak, milli kültürü yaşatmak, bizi biz eden değerleri muhafaza etmektir” dedi.
Başbakan Erdoğan, ‘yolsuzluk’ diyerek elinde aslı astarı olmayan belgeleri sallayanlara yanıt vermek istediğin ifade belirterek, “Yolsuzluğun olduğu yerde 13 bin 375 kilometre bölünmüş yol olmaz. Yolsuzluğun olduğu yerde hızlı tren hatları olmaz. Yolsuzluğun olduğu yerde 160 bir derslik olmaz” dedi.
Duble yollar sayesinde milletin parasının cebinde ve devletin kasasında kaldığını belirten Erdoğan, “Bu hesapları biz yapıyoruz. Ama ah bir de muhalefet yapsa” dedi. Erdoğan ayrıca, memleket yönetmenin farklı bir şey olduğunu belirterek, “Herkesin kârı değil. 5-6 koyunu güdemeyenler ülke yönetemez” diye konuştu.
“BEKARA KARI BOŞAMAK KOLAY”
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile ilgili birçok iddiada bulunduğunu belirterek, “Benim belediye başkanımın dokunulmazlığı yoktu. Hadi yargıya götürseydin ve yargılansaydı. Aldığın neticeye bak, ne aldın? Bir şey bulamayacaksın. Çünkü bugüne kadar açtığın bütün dosyaların için hep boş çıktı, boş” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu dönemde ‘fakirlere ayda 600 lira maaş bağlayacağını’ söylediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Peki, şimdi CHP’nin Genel Başkanı oldunuz. Hadi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı fakirlere 600 milyon lire versin. Hadi yap, yap, yap. Bekara karı boşamak kolay, işi yap işi. Senin belediye başkanın, yap. Gerçekçi olacağız. Biz ülke yönetiyoruz, ülke; devlet yönetiyoruz. Öyle kuru kuruya ‘şuraya bu kadar vereceğim’ demekle ülke yönetilmez. İşte senin partinin belediyesi bu. Hadi ver 600 lira.”
Kılıçdaroğlu’nun Kayseri’deki bir yolsuzluk dosyasına ilişkin iddialarına da yanıt veren Erdoğan, “Hemen irtibatı kurdum. Benim Belediye Başkanım o kişiyle ilgili hemen anında davayı açmış, şikayeti hemen ortaya koymuş. 27.6.2007 tarihinde cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği yazılı şikayet ile belediye çalışanı Hacı Ali Hamurcu’yu yolsuzluktan ihbar etmiş. Vurgulanması gereken şudur; bu şikayeti AK Parti’li belediye başkanı yapmıştır. 20 gün sonra kişi yakalanmıştır. Savcılık tarafından adı geçenin üç kere ifadesi alınmıştır. Bütün bu ifadeler dosyasında mevcuttur. Kaybolan herhangi bir ifade yoktur. Yargılama iki yıl sürmüş, adı geçen şahıs 6 yıl 14 gün hapse mahkum olmuş ve cezası Yargıtay tarafından onaylanmıştır. Ve şu anda bu zat cezaevinde, hapiste hapiste. Yine çaktın, yine çaktın. Devamlı yaptığınız iş bu” şeklinde konuştu.
ERDOĞAN’DAN MUHALEFETE: “BENİM SESİMİ KESEMEZSİNİZ”
İktidarları öncesinde çiftçinin Ziraat Bankası’ndan yüzde 59 faizle kredi aldığını anlatan Erdoğan, “Kim vardı iktidarda? Merhum Ecevit başta değil miydi? şu anda aynı Ziraat Bankası düşürdü, düşürdü, şu anda yüzde 0 ila 12 arasında değişiyor. Buraya getirdik” dedi. Bu sırada muhalefet sıralarından gelen itirazlar üzerine Erdoğan, “Bağırmakla çağırmakla benim sesimi kesemezsiniz. Bu sesi kesmeniz mümkün değil. Benim sesimi sadece bu ülkede millet keser, milletin dışında kimse kesemez” diye konuştu.
DİYARBAKIR’DA CEZAEVİ TARTIŞMASI
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ‘Doğu ve Güneydoğu’ya niçin fabrika yapmıyorsunuz’ dediğini anlatan Erdoğan, kendisinin de Kılıçdaroğlu’na, “Biz devletçi bir zihniyetten çıkıp özel sektörün yatırım yapmasını teşvik ediyoruz” dediğini belirtti. Hükümet olarak bölgeye alt yapı hizmetleri götürdüklerini, okullar hastaneler yaptıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Burada kalkıp da cezaevi konusunu gündeme alıp, bunu sizler eğer kendinize bir şey kazandıracak diye düşünüyorsanız, onda da aldanıyorsunuz. Bunun bir ihtiyaç olduğunu bildiğiniz halde, niçin kalkıp da mugalata sebebi yapıyorsunuz? Bunların hepsi ihtiyaç. Sizin mantığınıza göre zaten olmaması lazım. Niye? Çünkü ezip geçiyorsunuz. Zaten bu bölgede bu terör belasıyla mücadele başarılı olduğumuzda özel sektör koşa koşa oralara gidecek ve fabrikalarını orada yapacaktır. Ama buna rağmen, ben orada baraj inşaatını gördüm. Bu tür gidip adımını atanlar da var.”
Erdoğan, muhalefetin bu tür gelişmeleri takip etmek gibi bir derdi olmadığını savunarak, “Hayatları bardağın boş tarafını göstermekle geçmiştir. ‘Şunu da ben yaptım’ diyemezler” dedi.
“KOALİSYONUN FATURASINI ÖDÜYORUZ”
Başbakan Erdoğan, göreve geldiklerinde, IMF’ye 23.5 milyar dolar borç devraldıklarını belirterek, şu an itibariyle borç miktarını 6 milyar dolara düşürdüklerini söyledi. Erdoğan, “2013 yılında IMF’ye borcumuzu tamamen ödemiş olacağız. İşte emanete sahip çıkmak budur. İşte vatandaşın hakkına, hukukuna sahip çıkmak budur. Sadece küresel krizi aşmakla kalmıyoruz; DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin bu ülkeye yüklediği ağır faturaları da ödedik ve ödüyoruz” diye konuştu.