Yaşantım boyunca sanatçılara saygı ve hayranlık duydum. Gizli bir kıskançlık da… Yapıtlarıyla dünyamı aydınlatan yazar ve şairlere, çok sesli müzik yaratıcılarına, ressamlara, karikatür sanatının emekçilerine, sinema ve tiyatroyu var eden büyük ustalara, en çok da insandan, yaşamdan kopmaksızın sanatlarını evrensel boyutlara taşıyanlara yüreğimde yer açtım. İşte bunlardan birinden, dostluğuyla onurlandığım Çizgi Ustası Semih Balcıoğlu’dan söz açacağım bu yazımda. Beklenmedik bir anda 27 Ekim 2006 tarihinde ayrılıverdi aramızdan. Oysa onun yapıtlarına, çizgi ustalığına, esprilerine ve de ünlü kahkahasına en çok gereksinim duyduğumuz bir dönemdeydik. Ölüm haberini aldığımda yurt dışındaydım. Acıma, Semih Ağabeyi son yolculuğuna uğurlayamamanın üzüntüsü de eklendi. Şimdi bakıyorum da kaybının ardından altı ay geçmiş. Zaman her şeyi öğütür derler ama sevgili yitimini, dost yitiminin acısını hiçbir şey unutturmuyor. Emel Balcıoğlu’yu her gördüğümde, her konuşmamızda buna bir kez daha tanık oluyorum. Şimdi kitaplığımdan kimi yapıtlarını indirip yeniden çeviriyorum sayfalarını. Onun kendine özgü usta çizgilerine, ince mizahına dalıyorum. En çok sevdiğim kitaplarından biri Mavi. Alıp götürüyor beni… Şair İlhan Demiraslan’ın dizeleri ile buluşturuyor:
Denizi Çizmek
Buraya denizi çiziyorsun ya
Suları mavilere
boyuyorsun ya
Kayıkları koyuyorsun üstüne
Sabahı serinliği koyuyorsun
Buraya denizi çiziyorsun ya
Balıkların iri görüntüsünü
Ağları çiziyorsun martıları
Sonra martıların gürültüsünü
Buraya denizi çiziyorsun ya
Kayıkları çiziyorsun geride
Umudu çiz alın yazısını çiz
Ayazı da çiz alın terini de
Balıkçıları çiz balıkçıları
Geceyi de çiz doğacak
günü de
Yoksulluğu çiz çaresini de çiz
Sömürüyü de çiz
sömürüyü de
“Mavi” yapıtında Semih Balcıoğlu şairi duymuş gibidir. Denizi çizmiştir. Balıkçıları, martıları, Kız Kulesi’ni, kayıkları. Sömürüyü de çizmiştir, yoksulluğu da. İstanbul’a reva görülen zulmü, haksızlıkları, plansız kentleşmeyi, deniz kirliliğinin önlenemez iç acısının boyutlarını da. İnce mizahını elden bırakmadan, her zamanki usta işi çizgileriyle önemli bir yapıt bırakmıştır bize. “Mavi” sayfalarını çevirerek karikatürlerini yüzünüzde hoş bir gülümseme ile izleyebileceğiniz türden kitaplardan değil. Doğayı, denizi, çevreyi kirleten, yok oluşa sürükleyen, teknolojiyi kötüye kullanarak uygarlıkları yerle bir eden insanlık üzerine, savaşın acımasızlığı üzerine. Özelde ise kaderciliği elden bırakmayan bilime sırt çevirmiş bizim insanımız üzerine bir yapıt. Karikatürü yazı diline sokarak betimlemenin güçlüğünü biliyorum. Ustanın çizgilerini anlatmaya kalkışmayacağım sizlere. Salt bu yapıtı edinmenizi önereceğim. Pişman olmayacaksınız. Ve inanın Balcıoğlu’nun “Mavi” yapıtı ile günümüzün gözden kaçırılmaya çalışılan çevre ve kentleşme sorunlarına ilginiz artacak, kitaplığınıza mavinin dinginliği yansıyacak.
Not: 27 Ekim 2006’da yitirdiğimiz uluslararası çizerlerimizden Semih Balcıoğlu’yu özlemle anıyorum. Ölümünün ardından kaleme aldığım bir yazıyı okurla paylaşmak istedim. Anısına saygıyla.