SİYASET: Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşma yaptı. Ankara Arena Spor Salonu’nda “İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman” programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “16 Nisan bir bitsin, masaya oturup konuşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’ne seslenerek, “Yıllarca bize AB kriterleri dedikleri ne varsa, hepsini kendileri ayaklar altına alıyor. 16 Nisan bir bitsin, masaya oturup konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse yaparız. Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız” dedi. Erdoğan, muhalefeti eleştirerek, “Çıtayı düşürdüler. Önceki gün ‘Cumhurbaşkanı tüm lokantaları kapatabilir’ diyor. Bunlarda yalanın sınırı yok. Şimdi sıra ne zaman boyacılara, simitçilere, çekirdekçilere gelecek diye bekliyorum” diye konuştu.

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
Nevruz, insanla tabiat arasındaki karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışmaya yönelik ilişkinin sembolüdür. Değerli kardeşlerim, bugünkü programımızda orman konusunda altı ayda gerçekleşen gelişmeleri sizlerle paylaşıyoruz. Bunlardan birincisi, orman köylülerimizin gelirini artırmak için özel mülkiyet alanlarında yapılan ağaçlandırma çalışmalarının desteklenmesidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan

“TABİAT TURİZMİNDE DÜNYANIN İLK 5’İ ARASINA GİRECEĞİZ”

(Dik dur, eğilme sesleri) Hiç şüpheniz olmasın, Evvel Allah bizler beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik. Biz sadece Rabbimizin karşısında rükuda ve secdede eğiliriz. Başkası asla. Kardeşlerim, yüzde 65 hibe uygulaması kapsamında bahçelerini ağaçlandıran her vatandaşımıza 40 bin liraya kadar karşılıksız kaynak veriyoruz. Anadolu, sadece kendi bağrında yetişen 3 bin 600 bitsiyle bereketli ve şifalı topraklara sahiptir. Biz de vatandaşlarımıza önemli bir gelir sağlamak istiyoruz. Ülkemizin sahip olduğu tabi güzellikleri gerekli plan ve yatırımları yapmak suretiyle turizme kazandırmakta kararlıyız. Tabiat turizmi seferberliğini başlatıyoruz. Dünyanın ilk beş ülkesi arasına girmeyi hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl açılışını yaptığımız 5 bin köye, 5 bin gelir getirici orman kurulması kapsamında, çalışmalarımızı 2019’a kadar tamamlayacağız.
Orman ve Su İşleri Bakanlığımızı, sayın bakanı ve ekibi, hayatını ormandan kazanan tüm vatandaşlarımızı tebrik ediyorum. Maşallah Keçiören, Yeni Mahalle’den geri kalmadınız. Değerli kardeşlerim, ne diyor o güzel orman türküsünde; tohumlar fidana, fidandan ağaca, ağaçtan ormana, dönmeli yurduma… Evet, ülkemizin ormanlarını bu bilinçle korumalı, geliştirmeli, büyütmeliyiz. Türkiye, geçtiğimiz 14 yılda ormanlar konusunda da bir devrim gerçekleştirmiştir. Dünya genelinde ormanların karasal alanlara oranı yüzde 31.8 iken, 2005 yılında bu oran yüzde 30’a düştü. Buna karşın bizim ülkemizde bu oran yüzde 12’den yüzde 15.2’ye yükseldi. Aramızdaki fark bu. Bu artışın tamamı da son 14 yılda gerçekleştirdik. Bizim anlayışımızda büyümek, sanayileşmek tek başına bir hedef değildir. Tüm bunları insan için ve insanla birlikte yapmak istiyoruz. Bizim bir iktisat ahlakımız var. Tüm çalışmalarımızı ona göre yürütüyoruz. Bu ahlakın temelinde üreterek kazanma, başkası hesabına değil, kendi hesabına çalışma bulunuyor. Tabiat, Allah’ın bize emanettir. Tabiatı hoyratça yok etmek, Allah’ın emanetine ihanettir.

“O GECEKONDULARIN ÇOĞU, BUGÜN ŞEHİRLERİMİZİ İSTİLA EDEN BETON BİNALARDAN DAHA ÖZGÜNDÜR”

Tabiattaki her canlının kendi halince Allah’ı zikrettiğine inanan bir kültürden, başka türlü hareket tarzı da beklenemez. Bizlerin de yeni nesilleri, çocuklarımızı, torunlarımızı aynı anlayışla yetiştirmemiz gerekiyor. Şehirlerimizin etrafı yokluk içinde çirkin gecekondularla bezenirken dahi bu hassasiyet elden bırakılmamıştır. Her gecekondunun bahçesine sığdığı kadar ağaç dikilerek, bir farklılık ortaya konmuştur. O gecekonduların çoğu, bugün şehirlerimizi istila eden beton, demir binalarından daha özgündür, daha iyidir, daha içtendir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan

“BU DA KUYRUKLU YALAN”

İşte tüm bu yaşananlardan aldığımız derslerle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz. Türkiye artık zayıf hükümetlerin pençesinde kıvranmasın diye yönetim sistemini değiştiriyoruz. Buna hazır mıyız? (Evet sesleri). 16 Nisan’da oylanacak olan anayasa değişikliğinin ne getirdiği, ne götürdüğü bellidir. Ama bunlar felaket yalan söylüyorlar. Bu anayasa değişikliğini okumaya bile tenezzül etmemiş bir muhalefet anlayışı var. Ana muhalefetin başındaki zat diyor ki, “Cumhurbaşkanı başka, başbakan başta partiden olursa ne olacak?” Biz de sıkıntı çıkmasın diye cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştiriyoruz. Metni oku metni, metni dahi okumamışsın. Arkasından gelenler de metni okumamışlar. Öyle yalanlar, öyle iftiralar ortaya atıyorlar ki, insanın havsalası almıyor. Ne dediler; cumhurbaşkanı Meclis’i feshedecek. Ya bir defa cumhurbaşkanının Meclis’i fesih yetkisi yok. Değerli kardeşlerim, burada olan ne biliyor musunuz? Ancak cumhurbaşkanı seçimi diyebilir ki yenilemeyi arzu etti. Erken seçim, farazi. Burada parlamento ile beraber bu iki seçim birlikte yapılıyor. Fesih asla, yeniden seçilmesi söz konusu olabilir. Çünkü beş senede bir yapılacak seçimlerde de yine cumhurbaşkanı ile birlikte parlamento seçimi de yapılacaktır. Birisinin yapılıp, birisinin yapılmaması gibi bir şey, bugünkü gibi, yok. Milleti aldatmayın. Çıtayı biraz düşürdü, bu sefer ne demeye başladı? Cumhurbaşkanı belediyeleri, muhtarlıkları kapatacak demeye başladı. Anayasada bu haklar neyse, yeni sistemde de aynen geçerlidir. Bir şey daha söylüyorlar, cumhurbaşkanı çıkaracağı kararnamelerle bu ülkeyi istediği gibi yönetecek. Bu da kuyruklu yalan. Hakkında anayasa düzenlemesinin olduğu bir konuda, cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bunlara hiç girmiyorlar, işlerine gelmiyorlar.
Bunlar tutmayınca çıtayı biraz daha düşürdüler. Cumhurbaşkanı, tüm lokantaları kapatabilir dediler. Bunların yalanların freni yok. Şimdi sıra ne zaman boyacılara, simitçilere gelecek diye bekliyorum. Kardeşlerim, biz cumhurbaşkanlığı sistemini ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz. Yüzde 15 oy alarak Başbakanlık koltuğuna oturma, sonra da ülkeyi krize sürükleme dönemi bitiyor. Artık cumhurbaşkanlığı görevine gelecek kişi en az 2-25 milyon kişinin desteğini almak zorunda.
Bu hayırcı takım var ya, bunlar kim biliyor musunuz? 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü yapıldığı zaman “Hayır” dediler. Osmangazi Köprüsü yapıldı “Hayır” dediler. Şurada üç yılda iki yüz milyon civarında yolcu taşıyan Marmaray’a bile “Hayır” dediler. Şimdi, 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nün temelini attık. Buna “Hayır” diyemediler. Çünkü biliyorlar ki, bu hükümet, bu devlet, yapar mı yapar. “Bunlarla dalga geçilmez. Bunlara ‘Hayır’ demeye kalkılmaz, bunlar yapar” diyorlar. Bunu gördüler.

“BU DEVRAN BÖYLE YÜRÜMEZ”

Yıllarca bize AB kriterleri dedikleri ne varsa, hepsini kendileri ayaklar altına alıyor. 16 Nisan bir bitsin, masaya oturup konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse yaparız. Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. İnsanlık, vicdan, merhamet yok. Bunların elinde silah yok, sadace Türk bayrağı var. Bu Avrupa İkinci Dünya Savaşı öncesinin ırkçı, faşist, zalim Avrupası. Ortaçağın Türk ve İslam düşmanı Avrupası.
Bundan sonra çeşitli sıfat altında ülkemizde ajanlık yapan hiçbir kimseye izin verilemeyecek. AB üyelik süreci, geri kabul anlaşmasıymış; hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler. 16 Nisan’dan sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçelim çok daha farklı bir Türkiye doğacak.

Kaynak: SÖZCÜ