Riggan Thomson, eski şöhretini kaybetmiş bir aktördür. Kendi içinde çatışmalar yaşar. Çevresindeki insanlarla olan ilişkileri sıkıntılıdır. İçinde bulunduğu durumu kabullenmekte zorlanır.
Tekrar eski günlerine dönmek, başarılı bir iş yaparak adının duyulmasını ister. Yıllar önce oynadığı Birdman karakterini insanların gözünde yıkmak ister. Bu nedenle bütün umudu tiyatroya uyarladığı Raymond Carver’ın ‘’Aşk Konuşurken Ne Konuşuruz’’ adlı kitabıdır. Birdman’den kurtulmak istese de karakter onun ikinci bir kişiliği gibi olmuştur. Akademik bilgi arttıkça ego ve sıkıntıda artmıştır. Sık sık Birdman’in sesi Riggan Thomson ile konuşur, onun sesi ile tartışır.
Röportaj yaparken bile kimse bilgi birikimiyle ilgilenmez ve sosyal medyada hakkında yapılan asılsız yorumları konu ederler. Çok bilgi sahibi olan daha çok dertleniyor. Bilgiye uygun şekilde hareket edip, başarı elde etmek istese de, kimse onu dikkate almamaktadır. O kadar çabaya rağmen şanssızlık eseri iç çamaşırlarıyla tiyatro binasının dışında kalmıştır. Dikkatleri yaptığı iş ile çekmek istemesine rağmen, insanların ilgisi bu sansasyonel olay ile Riggan Thomson’a yönelir. Videoları çekilir. O haldeyken karşısına imza isteyen bile çıkar. Kültürlü işler yerine, bu tür durumlara rağbet ediliyor. İnsanlar bilgi değil, basitlik istiyor. Ne kadar cahilsen ya da cahilce hareket edersen, o kadar popülersin. Toplumun ya da medyanın bir kısmı buna zemin hazırlıyor.
İçindeki diğer kişilik Riggan Thomson’ı hem dibe çekiyor, onun zavallı ve acınacak halde olduğunu hissettiriyor, hem de egosunu şişirip kendini herkesten üstün görmesini sağlıyor. Kültür, bilgi, benlik çatışmaları yaşanıyor. Başarısızlık kaygısı çok yüksek. Yıllar önce oynadığı karakterle özdeşleşiyor, karakterin etkisi altına giriyor. Yolda yürürken, içindeki ses onunla konuşup egosunu şişiriyor ve kendisinin şehre yükselerek havadan baktığını hayalinde yaşıyor. Akademik bilgi ve ego arasında geliş gidişler yaşıyor. Kendisine Tanrı yakıştırması yapıyor. Kendini, diğer insanlardan üstün olduğuna inandırıyor. Çatıdayken, İkarus ile benzeşme kuruyor.
İkarus, babası Atinalı mimar ve mucit Daidalus ile Kral Minos’un emriyle bir kulede hapis olurlar. Babası kuleden kaçabilmeleri için balmumundan ve kuşların tüylerinden kanatlar yapar. Babası İkarus’a, kanatlarının bozulmaması için; uçmanın verdiği zevk ile güneşe fazla yaklaşmamasını ve kanatlarının nemlenmemesi içinde denize yakın uçmamasını söyler. Fakat İkarus, babasının öğütlerini dinlemez ve kendini uçmanın zevkine kaptırıp güneşe yaklaşır. Bu yüzden balmumu erir ve denize düşerek hayatını kaybeder. Riggan Thomson içinde şöhret İkarus’un güneşi gibidir. Şöhrete ulaşma arzusu onu felaketine sürüklemektedir.
Taksiyle tiyatro binasına giderken uçtuğunu hayal ediyor. Taksinin ve tiyatro binasındaki reklam afişlerinin, panoların sarı renkte olması, Riggan Thomson’ın durumunu sembolize ediyor. Sarı renk hem Tanrısal, hem de hastalığın, ayrılığın sembolüdür. Burada hem Riggan Tomson’ın kendini Tanrı gibi üstün görmesini, hem de psikolojik olarak yaşadığı karmaşaları temsil etmektedir. Ayrıca, afişteki başının arkasında duran açık renkli daire de, Rönesans resimlerindeki azizlerin başlarının üzerindeki haleleri anımsatır. Burada Riggan Thomson’ın kendini ilahlaştırmasına bir gönderme vardır.
Akşam performans çok beğenilir. Odası çiçek dolar. Geçmişte kaçırdığı anların üzüntüsünü yaşar. Onunla konuşan sesin yani egosunun ona gerçeği söylediğini düşünür. Bir dahaki performansında, dolu silah ile sahneye çıkar. Kendini gerçekten vurup düştüğünde performansının etkileyiciliğiyle seyirci ayakta alkışlar. Riggan Thomson ile konuşan hayalindeki Birdman karakteri de ona insanların aksiyon istediğini söylemiştir. Tiyatronun zayıf kaldığı, filmlerdeki savaş ve macera sahnelerinin insanların ilgisini çektiğini anlatır. Sahnede dolu silah ile gerçekleştirdiği performansı ile insanlara istediklerini vererek ününü arttırır. ‘’Cehaletin Beklenmedik Erdemi’’ başlığıyla gazetede haberi yazılır. İnsanlar bir anda her yerde onu konuşur, takip eder olur ama, istediği olmasına rağmen, hiçbir anlamı yokmuş gibi davranır. Bir yandan da kendini burnundan vurduğu için, burun ameliyatı olmuştur ve yeni bir burun yapılmıştır. Böylece, Birdman’in dediği, estetik ameliyatını da farklı bir şekilde gerçekleştirmiştir.
Sokrates’e göre ‘’Erdem bir bilgidir.’’ Erdeme bilgi ile ulaşmak gerekirken, cehalet ile ulaşılmıştır. Sokrates’e göre insanı bilgisizlik kötülüğe sürükler. Bilgisi artan kişi erdeme sahip olur ve bu sayede mutluluğa ulaşacaktır. Ancak Riggan Thomson, bilgi ile kendini uçuruma sürükler. Bilgi sahibi olmuştur ama bu onu mutsuzluğa mahkum etmiştir. Erdeme, istediği mutluluğa bilgiyi bırakıp, cehalet ile ulaşmayı seçer. “Bilen insan kötülük yapmaz.” “Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir.” Sokrates. Riggan Thomson, mesleki bilgisine rağmen, egosuna kapılarak cahilce davranışlarda bulunmuştur. Kendi kendinin düşmanı olmuştur. Bu nedenle çevresindeki insanlarla olan ilişkilerinde de sorunlar vardır. Erdem yerine, cahil cesareti ile hareket eder. Aşırı uçlarda gidip gelir. Dengeyi tutturamaz.
Kendini vurduktan hastaneye kadar olan bölümde, tiyatro sahnesini popüler kültürdeki süper kahramanların işgal ettiği bir sahne görülür. Deniz kıyısına denizanaları vurmuştur. Kuşlar, denizanalarının başına üşüşmüştür. Riggan Thomson’ın kendini vurduğu zaman insanların onun etrafına toplanması gibidir. Filmin başlangıç sahnesinde gökyüzünden düşen meteor ile vurulma sahnesinden sonraki meteor görüntüsü de, hayatının gökyüzündeki gibi kara bulutlarla kaplı sıkıntılı olması ve ateşler içinde düşen meteorla da bir felakete sürüklendiği mesajı verilir. Filmin başlangıcında ve sonlarında benzer sahneler kullanılarak çember çizilmiştir.
Hastanede kızı ziyaretine geldiğinde Riggan Thomson’a mor leylak getirir. Mor renk sanatçı kişiliği, ilhamı temsil ederken, bir yanda da kavgacı kişilik, hüzün, üzüntü, melankoli ve matemi de temsil eder. Burada mor renk, sanatçı kişiliği ile kavgacı, üzüntülü yapısının sembolüdür. Leylak çiçeğinin bir çok güzel anlamının olmasının yanında, burada kötü olayları ve şanssızlığı temsil eder. Riggan Thomson’ın yatağının olduğu yere pencereden güneş ışığı vurur. İkarus’un eriyen kanatlarını ve Tanrısal ışığı hatırlatıyor. Riggan Thomson yataktan kalkar ve aynada kendine bakar. Birdman de yanında belirir. Hoşça kal der ve cama gider. Kuş seslerini dinler. Gökyüzünde uçan kuşlara bakar. Camı açar ve dışarı çıkar. Kızı odaya gelir onu arar açık camı görür, dışarı aşağı bakar endişelidir. Yüzünü gökyüzüne çevirirken şaşkınlıkla gülümser.
Birdman inişleri, çıkışları, insanların içindeki korkuları, egoları, popüler kültürün tiyatro ile sinemayı, sanatı, insanların hayatını nasıl etkilediğini gösterir. İkarus gibi, Riggan Thomson’ında özgürce aydınlanma isteğinin sonu, kendi felaketiyle sonuçlanmıştır. Cesurca her şeyi göze alarak, yükselmek istemiştir. Ancak, dengeyi koruyamadığı için, bu aydınlanma süreci aşırı uçlarda gelişmiştir. Duygularının, hırslarının onu kontrol etmesine izin vermiştir.
Filmin giriş sahnesinde şu konuşmayı okuruz:
‘’Peki bu hayattan istediğini aldın mı bari?’’
‘’Aldım.’’
‘’Peki ne istemiştin?’’
‘’Bu dünyada sevildiğimi bilip hissetmeyi.’’
Aslında tüm insanların en büyük sorunu sevgidir. Ben merkezci düşünceden kurtulup, doğru bir şekilde hem kendini hem de başkalarını sevip, sevilmeyi bilemedikleri için hayatlarında dengeyi sağlayamamaktadırlar. Bu filmde, Riggan Thomson’ın başarılı olmayı istemesi, kendini tatmin etme ve diğer insanlar tarafından sevilip, kabul görme arzusuna dayanıyor. Eğer insanlar her adımlarını sevgi ile atıyor olsalardı, ne filmdeki Riggan Thomson böyle sıkıntılar yaşardı, ne de dünyadaki diğer insanlar.
Buğurcan Baştuğ