Fazıl Say, 17 Aralık’ta müzik dünyası için son derece önemli olan ‘Beethoven Müzik Ödülü’nü almaya layık görüldü. Sözcü Gazetesi’nden edinilen bilgilere göre, 17 Aralık’ta müzik dünyası için son derece önemli olan ‘Beethoven Müzik Ödülü’nü almaya layık görülen Fazıl Say, bazı çevreler tarafından ödülün itibarsızlaştırılmaya çalışıldığından dert yandı.
Sözcü Gazetesi’nden Edda SÖNMEZ’in haberne göre Say, dünyanın en prestijli ödüllerinden birini alacağını ancak bu ödülü Can Dündar’ın elinden alacağı için bir algı operasyonu yapıldığını açıkladı. Yurtdışında ülkemiz aleyhinde yapılan propaganda faaliyetlerine alet olmakla suçlandığını dile getiren ünlü müzik adamı, müziğin evrensel olduğunu ve siyasete alet edilmemesi gerektiğini başından geçen bir olayı örnek vererek anlattı. İşte Fazıl Say’ın kaleminden Beethoven Ödülü’nün neden anlamlı olduğunu açıklayan o hikaye…
Mülteciler büyük bir dramın içinde
Anlattığım yaşadığım bir olaydır… 2014 yılının sonlarıydı. Salzburg’da kayıt yapmıştım. Trenle Viyana’ya geçiyordum. Salzburg tren istasyonundaydım. Binlerce Suriyeli mülteci istasyonda kalıyordu. Merkel onları Almanya’ya alacağını söyleyerek aylardır Avusturya’nın Almanya sınır şehri Salzburg’da bekletiyordu.
“Hayranınızım” dedi
Bir anda yanıma 18-19 yaşlarında genç bir oğlan geldi. “Bir fotoğraf çektirebilir miyiz? Ben sizin büyük bir hayranınızım. Ben de piyanistim” dedi. “Suriyeli misiniz?” diye sorunca da “Evet” dedi. “Demek mültecilerin arasında klasik müzik yapanlar da var öyle mi?” diye şaşkınca sordum. “Evet, var birkaç kişi” diye yanıtladı sorumu. Büyük bir mutlulukla koşup ailesini de yanıma getirdi; modern görünümlü güzel bir aileydi. O derece şaşkındım ki, kendi telefonumdan bu kareyi almayı akıl edemedim.
Piyano çalamıyorum
O gence, “Yardıma ihtiyacın var mı?” diye sorunca, “Haftalardır piyano çalışamıyorum; çok üzgünüm” yanıtını aldım. Ben de, “Mozarteum’daki müdüre git ve benim ismimi ver. Orada sana oda ayarlasınlar ve piyano çalış” dedim. Bir-iki ay sonra konser vermek için tekrar Salzburg’a geldiğimde Mozarteum müdüriyetindeki herkes, heyecanla Suriyeli bir çocuğun geldiğini ve ona oda ayırdıklarını, onun da haftalarca piyano çalıştığını anlattılar.
Müzik bile bitti
Bu anlattığım yaşanan bir dramın özeti gibi adeta. Yaşanan insanlık dramlarının konu olduğu pek çok film gibi, toplama kampı hikayeleri gibi… Geçmişte toplama kamplarında yaşananlar tekrarlanmayacak sandık oysa yine bir dramın içindeyiz. Ege Denizi mezarlığa dönüştü. Ölü çocuk bedenleri afetlerdeki gibi kıyılara vurdu, insanoğlu ve insanlık paramparça oldu. Siyasiler ücret tartışırken, müziğin bile bittiği bir sessizlikte Ege her gün onlarca insanın daha mezarı oluyordu.
Ödülün önemi
17 Aralık günü Bonn’da ‘Beethoven Preis’ gecesinde Suriyeli, Filistinli müzisyenlerin Beethoven çalacak olması bu kurumun verdiği en doğru karardır. Bir Alman her zaman Beethoven sonatı çalabilir. Her zaman bir çağdaş besteci atonal eseriyle Beethoven ödülü alır. Ama Beethoven insanlığa dokunmak istemişti hep; bu da böylece bu devirde, en doğru şekilde gerçekleşmiş oldu…
Kaynak: SÖZCÜ