GÜNDEM: Erdoğan’dan İbadi’ye sert yanıt: Benim kalitemde değilsin

Musul operasyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı İbadi’ye sert sözlerle yüklendi. Erdoğan, “Musul’da yapılacak operasyonlara aynı anlayışla, nasıl Cerablus’ta katıldıysak, nasıl Rai’de katıldıysak, evet şimdi yine söylüyorum. Şahsıma hakaretler ediyor, sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin, Irak’tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin” dedi.

Avrasya coğrafyasında yerleşik Müslüman ülkelerin dini kurumları ve Müslüman toplulukların kuruluşları arasında din hizmetleri ve eğitimi alanlarında işbirliğini geliştirmek amacıyla oluşturulan ve Diyanet İşleri Başkanlığınca bu yıl 9’uncusu düzenlenen Avrasya İslam Şurası İstanbul’da başladı. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in ev sahipliğinde Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “Avrasya’da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi” temalı 9. Avrasya İslam Şurası açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor.

Okunan ezan nedeniyle konuşmasına bir süre ara veren Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
Bu toplantının asıl önemi Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından yapılıyor olmasıdır. Ülkemizdeki darbe klasik bir darbe girişimi olsaydı, bu şuranın gündeminde yer almazdı. 15 Temmuz’u farklı ve bu heyet açısından önemli kılan husus; darbe girişiminde bulunanların kendilerini dini bir cemaat, liderlerini de sözüm ona mehdi olarak görüyor olmalarıdır. Darbecileri motive eden, yıllar boyunca kendilerini gizlemek için adeta çift kişilikli bir hayat sürmeye iten, sonuçta kendi milletine ve ülkesine silah doğrultacak, kan akıtacak şekilde gözlerini karartan sebepleri çok iyi tahlil etmeliyiz.

SADECE BİZİM İÇİN TEHDİT DEĞİLDİR…

Bu tehdit (FETÖ) sadece Türkiye’ye mahsus bir tehdit değildir. İslam coğrafyasını kana ve ateşe bulayan El Kaide gibi DEAŞ gibi bu tür örgütlerin de kendilerince çok ulvi gayelere hizmet ettiğini düşünen kişilerden oluştuğunu unutmamalıyız. Fetullahçı Terör Örgütü, kısaca FETÖ olarak adlandırdığımız yapı, hem itikadi sapkınlığıyla hem de eğitim ve ticaret odaklı yöntemleriyle Müslümanlar ve tüm dünya için DEAŞ kadar önemli bir tehdittir.

15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra ağustos ayı başında toplanan ülkemizin önde gelen alimlerini, dini adamlarını ve eğitimcilerini bir araya getiren Olağanüstü Din Şurasında bu konuda önemli tespitler yapılmıştır. Her şeyden önce FETÖ’nün bir cemaat veya dini grup olmadığı üzerinde görüş birliğine varılmıştır. Bu örgüt; dini istismar eden, amaçları için her türlü yöntemi meşru gören, şaibeli kaynakları olan, ümmeti ve tevhidi parçalamak için çalışan, gizli yapısı sebebiyle gerçek yüzü görülemeyen bir fitne hareketidir.

Avrasya coğrafyası, FETÖ’nün ülkemiz dışındaki ilk açılım alanı ve en yoğun faaliyet gösterdiği bölgedir. Doğu Avrupa ve Orta Asya’da uzun bir fetret döneminin ardından elde edilen özgürlük ortamı, bu örgüt tarafından alabildiğince istismar edilmiştir. Bölgedeki Müslümanların hizmete, ihyaya, irşada en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde öne çıkan bu örgüt, maalesef sadece kendi hegemonyasını kurmak için çalışmıştır. Bu şura vesilesiyle FETÖ’nün gerçek yüzünün Avrasya coğrafyasının her köşesinde çok daha hızlı bir şekilde ifşa edileceğine inanıyorum. Sizlerden, bu gayreti, bu desteği özellikle bekliyoruz, bekliyorum.

YANLIŞ ANLAŞILMALAR OLABİLİR AMA SÖYLEYECEĞİM…

Mezhepçilik fitnesi, İslam dünyasına müdahalelere kapı açan bir diğer önemli gerekçeyi oluşturuyor. Bugün Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, geçmişte Lübnan’da, hatta bir dönem Türkiye’de aynı oyun oynandı, oynanıyor. Her fırsatta ifade ettim, burada bir kez daha tekrarlıyorum. Benim, yanlış anlamalar vesaire olabilir ama söyleyeceğim, benim Sünnilik diye bir dinim yoktur, benim Şiilik diye bir dinim de yoktur, benim dinim, din-i mübin olan İslam’dır.
İslam’ın bütün sahih yorumları benim için hürmete layıktır.İslam içine yayılan fitne tohumları Müslüman kanı dökülmesi olarak karşımıza çıkıyor.İslam düşmanlığı yapanlara malzemeyi kendi ellerimizle verdiğimiz sürece dökülen Müslüman kanlarının önüne geçemeyiz.

MEDYA DA MASUM DEĞİL

İslam dünyası sadece terörizm saldırısı altında acı çekmekle kalmıyor. Aynı zamanda terörizm bahane edilerek, hem bölünmeye çalışılıyor hem de ağır ithamların hedefi oluyor. Özellikle Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Güney Asya’da yaşanan terör eylemlerinde ölenlere bakıyorsunuz Müslüman, öldürülenlere bakıyorsunuz Müslüman, öldüren ‘Allahuekber’ diyerek öldürüyor, ölen de ‘Allahuekber’ diyerek son nefesini veriyor. Burada çok büyük bir sorun var. Bu durum, terör bahanesiyle İslam coğrafyasını müdahalelere açık hale getiriyor. İslam içine yayılan fitne tohumları Müslüman kanı dökülmesi olarak karşımıza çıkıyor.İslam düşmanlığı yapanlara malzemeyi kendi ellerimizle verdiğimiz sürece dökülen Müslüman kanlarının önüne geçemeyiz. Müslüman düşmanlığı etkisini artırarak devam ediyor. DEAŞ’ın eylemleri her ne kadar arkası karanlık da olsa batıda İslam karşıtı akımların güçlenmesine yol açıyor.Faili Müslümansa eylem İslami terör olarak adlandırılıyor. Faili Müslüman değilse bu terör olarak dahi adlandırılmıyor. Bugüne kadar Hristiyan terörü, Yahudi terörü diye bir şey duydunuz mu? Sadece eylemci Müslümansa inancı ile sıfatlandırılır. Medya da bu konuda asla masum değildir. Eylemleri bu şekilde tasnif eden politikacılar asla masum değildir.

MUSUL OPERASYONU

Şu anda Irak’ta, yakında da Musul’da yapılacak operasyonlara aynı anlayışla, nasıl Cerablus’ta katıldıysak, nasıl Rai’de katıldıysak, evet şimdi yine söylüyorum. Şahsıma hakaretler ediyor, sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin, Irak’tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin. Kim bu? Irak’ın Başbakanı. Önce haddini bil… Şu anda kendileri Başika üssünü kurmamız için Sayın Davutoğlu döneminde bizlere talepleri var, bunların hepsinin canlı kayıtları var ve bugün yarın bunların hepsi televizyonlarda yayınlanacak. Buna rağmen Başika üssüne girilmiştir, şimdi diyor ki; ‘Buradan çekilin.’ Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu sizlerden talimat alacak kadar kalitesini kaybetmiş değildir. Gereği neyse bunu biz gerektiği şekilde bugüne kadar nasıl yaptıysak yapmaya devam edeceğiz.

İZİN ALMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ, BU BÖYLE BİLİNSİN

Bakınız bugün Irak’ta gerçekleştirilen operasyona 63 ülke müdahil olmuş durumda. Suriye’de aynı şekilde benzer bir durum var. Diğer ülkelerde de manzara farklı değil. Bizim meseleye müdahil olmamızı istemeyenler diğer ülkelere ses çıkarmıyor. Eğer sorun Suriye ve Irak’ta ise gereken tedbiri almak en çok Türkiye’nin sorumluluğundadır. Bunun için de bir yerlerden izin alamaya ihtiyacımız yoktur. almayı da düşünüyoruz. Bu da böyle bilisin. Bazı ülkeler Afganistan’da ve bir çok ülkede tehdit var diye operasyon yapacak. Türkiye yanı başındaki tehlikeye müdahale edemeyecek. Biz bu çarpıklığı asla kabul etmiyoruz. Kaynak: Milliyet