Türkiye 90’lardan sonra darbe üreten vesayet sistemiyle mücadele etti ama bunu değiştirmeyi 2010’a kadar başaramadı.
Siyaset ne zaman güçlense, ya bölücülük ya şeriat ya da en kolay yol olan yolsuzluk suçlamasıyla önü kesildi.
İlk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki AK Parti bu tuzağı aşmayı az da olsa başardı.
12 Eylül darbecilerinin yargılanıp rütbelerinin söküldüğünü görüp şunları söyledik:
“Darbeciler 30 yıl sonra yargılanıp rütbeleri sökülüyorsa artık kimse darbe yapmaya kalkamaz.” Ama öyle olmadı. Gizli gizli hazırlanan sinsi bir güç, 15 Temmuz’da ortaya çıkarak ülkeyi kan gölüne çevirdi.
FETÖ’cü darbecilerin kanlı hayallerini durdurmaya sadece tek bir şey yetti: “Milletin tankın üzerine çıkması…”
15 Temmuz’u tarihi yapan da, yasalardan daha etkili kılan da buydu. Bugün artık Türkiye toplumunun ezici çoğunluğu, gönül rahatlığıyla şunu söyleyebiliyor: “Darbecileri yendik.”
Aynı şeyin, 40 yıldır bu ülkeye derin acılar yaşatan ve ilerlemesini engelleyen “PKK terörü” için de devreye girmesi gerekiyor.
Terör aslında bir vekalet savaşı… FETÖ, PKK veya DAEŞ fark etmiyor; bu topraklarla hesabı olanlar birini bırakıp ötekini kullanıyor. O örgütlerin kendi hesaplarının olması bu gerçeği değiştirmiyor.
Bu konuda da iş yine millete düşüyor. Özellikle de Kürtlere… 15 Temmuz gecesi Kürtler, emniyet güçleriyle Cizre’de, Van’da, Kars’ta darbecilere karşı “Bizi çiğnemeden geçemezsiniz” dediyse şimdi de teröre karşı aynı şey yapılmalı.
“Benim adıma terör yapamazsın” diyerek yeni bir süreç başlatılmalı. Belki de bu işin öncülüğünü analar yapmalı.
Kısaca “demokrasi nöbetleri” gibi yeni bir eylemle halk harekete geçmeden, bu azgın terör odakları durmayacak.
Halk, siyaset kanalları açık olduğu halde, PKK’nın neden şiddet ve teröre başvurduğunu ısrarla HDP’ye sormalı.
Tıpkı İspanya’daki gibi… İspanya çok daha küçük çaplı ETA terörüyle mücadele ederken, 2006’dan sonra işin seyri değişmeye başlamış, ETA’ya karşı müthiş bir tepki gelişmişti.
Çünkü her türlü demokratik hak verildiği halde ETA silahtan vazgeçmiyordu. Sonunda Basklılar dahil halk sokağa döküldü. Teröre meydan okudular.
Hava değişiyor ETA giderek halkın baskısı karşısında bunalıyordu. Bu arada partisi Batasuna kapatılacak parti lideri Arnoldo Otegi de “terörü övmek” suçundan cezaevine girecekti. Dikkat, İspanya AB üyesiydi ve terörü övmek suçundan bir siyasi lider içeri giriyordu.
Bu sürecin sonunda ETA’nın legal partisi Herri Batasuna’nın kapatılması kararını AİHM de onaylayacaktı. Halkın güçlü biçimde devreye girmesiyle önce ETA özür dileyecek sonra da silahları susturacaktı.
O tarihten yani 2006’dan sonra tek bir terör olayı yaşanmadığı gibi Ekim 2011’de silahlar kesin olarak susacaktı. Bugün Bask bölgesinde bağımsızlık isteyenler bile var ama terör yok.
Biz de bunu başarabiliriz…