Konya’da yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında bilgi sahibi olarak ifadesi alınan bir iş adamı, örgütün “himmet toplantıları” ve “beddua seansları” hakkında bilgiler verdi. İtirafçı iş adamı M.S. ifadesinde “Öğrencilere yemek dağıtımı bittikten sonra toplu kılınan öğle namazına müteakip orada bulunanlara matbu bir kağıt dağıtıldı. Kağıtta, açıkça o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret eden, Fetullah Gülen’in basına da yansımış bedduasından çok daha ağır bir beddua yazılıydı. Bu bedduayı oradaki öğrencilerden biri yüksek sesle okudu, orada bulunan herkes bu bedduaya ‘amin’ dedi. Beddua eyleminin Fetullah Gülen’in talimatıyla olduğunu düşünüyorum çünkü onun talimatı dışında hiçbir şey yapılamaz” şeklinde konuştu.
Konya’da yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında ifadesine başvurulan bir iş adamı, örgütün faaliyetlerine ilişkin dikkati çeken bilgiler paylaştı.
Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, FETÖ’ye finans sağlayan ve örgütün faaliyetlerine iştirak edenlere yönelik başlattığı soruşturma sürüyor.
Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan iş adamı M.S, FETÖ’nün “himmet” toplantıları ve “beddua seansları” hakkında bilgiler verdi.
M.S, ifadesinde, Konya’da “Gülen cemaati”nin memur sohbetlerine gittiğini ve toplantıya katılanların “memur himmeti” adı altında para yardımında bulunduklarını belirtti.
Para yardımında bulunduktan bir süre sonra örgütün esnaf mütevelli heyetine katılmasının teklif edildiğini kaydeden M.S, Allah rızası için “tamam” dediğini ve saf duygularla bu toplantılarına katılmaya başladığını anlattı.
Sohbetlerde çoğunlukla Fetullah Gülen’in kitaplarının okunduğunu, videosunun izletildiğini ve sonunda da görevlerin belirlendiğini aktaran M.S, “Görevler genelde gazete abonesi bulmak, sohbet için adam araştırmak, himmet alabileceğimiz kişileri tespit etmek, kurban bağışı ve öğrencilere burs temin etmekti. Bu saydıklarım aynı zamanda mütevelli olan kişilerin görevleridir. Mütevelli aynı zamanda belirli miktarda para vermek zorundadır. Zaten para vermeyen kişiler mütevelli olarak görevlendirilemezler, otomatik elenirler. Mütevelli olmanın temel şartı taahhüt ettiğimiz parayı verme veya toplamayı taahhüt ettiğimiz paraları maksimum yüzdelerle toplamaktır.” ifadelerini kullandı.
Mütevelli gruplarının oluşturulmasında görevlendirilecek kişinin, himmet verme gücü veya çevresinden para toplama imkanlarıyla doğru orantılı olduğuna değinen M.S, sohbete katılan ve bir yıl içinde değişen hocaların telefon numaralarını hemen değiştirdiğini bildirdi.
“Uzun adam Ak Parti’nin başından gidecek”
Toplantılarda gizliliğe riayet edildiğini, sohbet hocalarının bile takma ad kullandıklarını vurgulayan M.S, üst kademedeki bazı kişilerin sohbetlere katılarak insanların hayır işleme konusundaki duygularını adeta şahlandırdığını, Hazreti Muhammed ve sahabelerin hayatını anlatarak maddi yardımların artırılmasını sağladığını belirtti.
M.S, Konya’da veterinerlik fakültesinde okuyan “şakirt” diye tabir edilen öğrencilerin Beyşehir ilçesinde bir öğrenci yurdunda 15 günlük kampa girdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Öğrencilere yemek vermek için ilçeye gittik. Öğrencilere yemek dağıtımı bittikten sonra toplu kılınan öğle namazına müteakip orada bulunanlara matbu bir kağıt dağıtıldı. Kağıtta, açıkça o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret eden, Fetullah Gülen’in basına da yansımış olan bedduasından çok daha ağır bir beddua yazılıydı. Bu bedduayı oradaki öğrencilerden biri yüksek sesle okudu, orada bulunan herkes bu bedduaya ‘amin’ dedi. Beddua eyleminin Fetullah Gülen’in talimatıyla olduğunu düşünüyorum. Çünkü onun talimatı dışında hiçbir şey yapılamaz. Orada cemaati terk etmeye karar verdim. Bu beddua olayından önceki tarihlerde hocalar, ‘Uzun adam AK Parti’nin başından gidecek, yerine gelecek kişi cemaate çok büyük katkılarda bulunacak’ şeklinde söylemlerde bulunuyorlardı.”
“Cemaat”ten ayrıldıktan sonra da peşinin bırakılmadığına işaret eden M.S, “Yemeğe çağırdılar. Yardım yapmam konusunda ısrar ettiler. Şu an itibarıyla onların içinde bulunmamaktan dolayı büyük bir vebalden kurtulduğumu düşünüyorum.” ifadelerine yer verdi. Kaynak: Milliyet