Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programında yaptığı konuşmaya besmele ile başladı.
Açılışı yapılan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nin tüm millete hayırlı olması dileğinde bulunan Erdoğan, “15 Temmuz gecesi 170’i sivil, 62’si polis ve 5’i de asker olmak üzere 237 şehit verdik. Bugün saat 19.00 itibarıyla yaralı sayımız 2 bin 191. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, milletimize başsağlığı diliyorum.” dedi.
“237 şehidimizin her birinin adını anıtlaştıracağız”
Şehitlerin aziz hatırasını yaşatmak için Boğaziçi Köprüsü’nün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TBMM’nin ve Genelkurmay Başkanlığının bulunduğu kavşağın adını 15 Temmuz Şehitler Meydanı, Kızılay Meydanı’nın adını da 15 Temmuz Kızılay Demokrasi Meydanı olarak değiştirdiklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi de 237 şehidimizin her birinin adını aynen Çanakkale şehitlerinde olduğu gibi anıtlaştıracağız. İnşallah kurumlarımızla anıtlaştıracağız, inşallah aynı zamanda İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’nden çıkar çıkmaz Anadolu Yakasındaki tepe noktada, orada anıtlaştıracağız. Ankara’da hemen Külliyemizin karşısında, orada anıtlaştıracağız ve okullarımıza isimlerini vermek üzere anıtlaştıracağız ve kalıcı kılacağız.” dedi.
“Bunu ancak kafir yapar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin yaşandığı gecede büyük bir bölümü Ankara ve İstanbul’da olmak üzere haince saldırılar yapıldığını ifade ederek, “Bakınız hemen şuracıkta, önce Jandarma ile Külliye arasındaki kavşağı düşünebiliyor musunuz uçakla bombaladılar, yetmedi hemen arkasından tam camimizin önünde, orayı bombaladılar ve orada 5 şehit verdik. Kardeşlerim, bunu ancak kafir yapar. Bunu ‘Ben Müslümanım, ben Türküm’ diyen birisi yapabilir mi? Bunların bu milletle alakası yok.” diye konuştu.
“Bunlar benim askerimin içerisine nasıl sızmış? Bunlar benim polisimin içerisine nasıl sızmış? Bunlar bizim devlet kurumlarımızın içine nasıl sızmış?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi birileri bize akıl veriyor Batı’dan, ‘Geçmiş olsun’ ama ardından bir şey daha söylüyor, ‘Fakat bu attıklarınız sebebiyle, bu açığa alınanlar sebebiyle endişeliyiz’ diyorlar. Siz işinize bakın ya, siz işinize bakın. Benim ülkemde darbe olacak ve benim ülkemde 237 şehidim, 2 bin 191 yaralım olacak bir tane kalkıp taziyede bulunacak, ardından 9 tane nasihat vereceksin, o aklı kendine sakla.
‘Bize tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirdik’
“15 Temmuz gecesi millet olarak, Allah’ın izniyle bize tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirdik” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“81 vilayeti ve 79 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye, bir ve beraber olarak 40 yıllık hazırlığı, 40 yıllık birikimi, 40 yıllık sinsi hesabı 20 saate kalmadan yer ile yeksan etti. FETÖ terör örgütünün mazisi 40 yıl. 40 yıldır bunlar işte bugüne ulaşmak için çalıştılar.”
“Bazıları diyor, ’10 bin kişi, 20 bin kişi attınız.’ 10 binlerce kim varsa temizleyeceğiz. Neden? Ne demek neden? Çünkü bunlara eğer bu ülke kalacak olursa işte ne yapacakları ortada. Benim pırıl pırıl, tertemiz insanıma o verdiğimiz vergilerle, aldığımız uçaklarla bomba yağdıranların bu ülkenin kurumlarında kalması mümkün değil.” dedi.
‘Bugün Türkiye’nin yolu, 15 Temmuz sabahı olduğundan daha açıktır’
“Bugün Türkiye’nin yolu, 15 Temmuz sabahı olduğundan daha açıktır, daha aydınlıktır, daha berraktır. Çünkü özellikle son 3 yılda, ardı ardına yaşadığımız pek çok olayın şifresi, 15 Temmuz’da en vasat zihinlerin bile anlayabileceği şekilde çözülmüş, eskilerin deyimiyle takke düşmüş kel görünmüştür.”
‘Şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus affediyorum’
“Şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus olarak, davalarımı çekiyorum ve affediyorum. Zira asıl bu imkanı doğru değerlendiremezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur diye düşünüyorum. Onun için siyasetçiler başta olmak üzere, toplumun tüm kesimlerinin, ülkemizin önündeki bu gerçeğe, bu hassas duruma uygun şekilde davranacaklarına inanıyorum.”
‘Hukuktan en küçük bir taviz vermedik’
“Darbe girişimi sürecinde dahi hukuktan en küçük bir taviz vermedik. Attığımız her adım, aldığımız her karar, hayata geçirdiğimiz her uygulama anayasaya, kanunlara uygundur. Meclisimizde, Milli Güvenlik Kurulumuzda, Bakanlar Kurulumuzda, bakanlarımız, bakanlıklarımızla, tüm kurumlarımızla çalışmalarımızı hukuk sınırları içerisinde yürütüyoruz. Yaşanan olağanüstü dönemden kaynaklanan eksikler, hatalar olursa onlar için de hukuk yolu açıktır, açık kalmaya devam edecektir.”
‘Adaleti tesis etmek boynumuzun borcudur’
“Adaleti tesis etmek de boynumuzun borcudur. Herkes ne diyor? ‘İdam, idam, idam’ diyor. Burası demokratik, parlamenter bir sistemle yönetilen bir demokrasi, hukuk devleti. Öyleyse, burada hükümetin yapacağı bir şey var. Nedir? Bunun yolu, bu talebi alır parlamentoya taşır ve parlamento bunu tartışır, bu yolda verilen karara da herkes uyar.”
“Darbecilerle yakından alakadar oldular”
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Vatandaşlarımızın, asker elbisesi giymiş teröristlerin tanklarının paletleri altında ezilmesi, silahlarıyla vurulması, helikopterleriyle taranması, uçaklarıyla bombalanması maalesef bunların dikkatini çekmedi. Buna karşılık darbecilerle çok yakından alakadar oldular. Darbe girişimine karşı aldığımız olağanüstü hal kararı, onları birden çok endişelendirdi. Yahu, benzer şeyler, Amerika’da, Fransa’da, Almanya’da yok mu? Birçok yerde var, benzer şeyler var. Ama hiçbirisinde bizim gibi yaşanan bir darbe girişimi yok. Alçakça katledilen 237 vatandaşımıza başsağlığı, yaralanan 2 bin 191 insanımıza şifa dilemeyenler, darbecilerin kötü muamele görme ihtimali karşısında adeta teyakkuza geçmişler. Açık konuşuyorum; darbecilerin akıbetlerinden endişe ettikleri kadar, Türkiye’nin demokrasisinden, milletimizin hayat hakkından, geleceğinden endişe duymayan hiçbir ülke, hiçbir ülke lideri bizim dostumuz değildir. Bunu böyle bilsinler.”
“Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim”
Söz konusu ülkelerle diplomatik ilişkilerin devam edeceğini ancak onların kalplerinde yerinin asla olmayacağını ifade eden Erdoğan, 15 Temmuz’da yaşanan olayın terör saldırısı, darbe girişimi boyutlarının yanında bir işgal hamlesi olduğunu da bildiklerine işaret etti.
Bir komutanının “Akıncı meydanını mürtet olarak çevirelim” dediğini söyleyen Erdoğan, “Biz zaten aramızda müzakereye başladık, geçmiş öyle zaten, orası mürtet. Yani kendi devletine, kendi ordusuna ihanet edip, yani irtidad edenlerin, Timur’un tarafına geçenler sebebiyle oraya ‘mürtet’ adı konmuş, dönekler. İşte şimdi de dönekler, hatırlamamız lazım.” ifadelerini kullandı.
“Niyetlerini açık edenler oldu”
Uluslararası medyayı takip edenlerin, Türkiye’nin terör, darbe ve işgal girişimleri karşısındaki sağlam duruşunu hazmedemeyenlerin hezeyanlarına, iki yüzlülüklerine ilişkin sayısız örnek göreceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“İsterdim ki, demokrasiden, demokratik parlamenter sistemlerden bahsedenler önce gelsinler de bizim parlamento binamızı bir gezsinler. Zerre kadar demokrasi inançları varsa gelsin burayı bir görsünler. Ama gelmediler. Bunların içinde darbe girişiminde bulunanları, önce niçin şahsımı öldürmedikleri için eleştirecek, onlara akıldanelik yapacak kadar niyetlerini açık edenler de oldu. Açık açık söylediler, ‘yanlış yaptınız önce Erdoğan’ı öldürmeliydiniz’ dediler. Bu kadar ileri gidenler de oldu. Ya bizim derdimiz zaten o değil ki, biz kefenimizi giyerek yola çıktık zaten. Bizim bu nokta herhangi bir gailemiz yok.”
Şehitleri kıskandığını, şehitlik makamının herkese nasip ve layık olmayacağını dile getiren Erdoğan, özellikle batılı ülke liderlerinin Türkiye’nin yaşadıkları için üzüntülerini belirtmekten ziyade bundan sonraki süreç için endişelerini ifade etmelerinin ibret verici olduğunu aktardı.
“Türk bayrakları asmalarını yasakladılar”
Türkiye’nin yaşadığı tehlikeyle mukayese edilemeyecek tehditler karşısında olağanüstü önlemler alanlara tam destek verenlerin, darbe girişimine rağmen Türkiye’yi eleştirerek samimiyetsizliklerini ortaya koyduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İşte Avusturya, işte Almanya, oralarda miting, yürüyüş yapmak isteyen bizim vatandaşlarımız ama onların da vatandaşı, çifte vatandaş, onlara müsaade etmiyorlar. Evlerde Türk bayrağı asmalarını yasaklayacak kadar, bunlar bu şekilde demokratlar. Karşılaştığımız bu tablo karşısında şaşırdık mı? Hayır. Peki üzüldük mü? Evet. İnsanız, her şeye rağmen, birazcık hakkaniyet, birazcık empati beklemekten kendimizi alıkoyamıyoruz. 15 Temmuz’da gördük ki, kimseden ne hakkaniyet, ne yardım, ne destek, ne anlayış bekleyemeyiz. İşte 3 milyon mülteci ülkemizde var mı, var. Peki bunun için dünyadan bize gelen bir destek var mı? Yok. Sadece konuşuyorlar, sadece söz yapıyorlar. Ama biz şu anda sivil toplum kuruluşları ve milli bütçemizden yaptığımız yatırımlarla neredeyse 20 milyar doları aştık. Fakat biz dünya elini uzatacak diye bu adımları atmadık. Dedik ki, ‘bizim medeniyetimizde ensarlık farklı bir şey, biz ensarız ve muhacirlere elimizi, göğsümüzü açtık ve onları ülkemizde ağırlıyoruz. Ne yapacaksak kendimiz yapacağız.” Kaynak: Milliyet