EKONOMİ: Koç Holding 90. yılını kutluyor!

“Koç Topluluğu 90. yılına özel bünyesinde çıkardığı Bizden Haberler Dergisi’nde bu yolculuklarını anlattı. Dergide yöneticilere, çalışanlara, bayilere, tedarikçilere, iş ortaklarına ve ilham veren çalışmalara yer verildi. ”

Koç Holding 90. yılını kutluyor. Şirket bünyesinde çıkarılan Bizden Haberler Dergisi kapsamında 90. yılına özel ilham aldıkları yöneticilere, çalışanlara, tedarikçi, bayi ve iş ortaklarına yer verdiler. İşte Koç Holding’in 90. yılına özel ‘Bizden Haberler Dergisi’nde yer alan öne çıkan başlıklar:
RAHMİ KOÇ: EN BÜYÜK VARLIĞIMIZ…

Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç, Koç Topluluğu’nun 90 yıllık yolculuğunu şu sözlerle özetliyor: “Koç ismi en büyük varlığımız, en büyük sermayemizdir, en ufak bir halel gelmemesi için büyük fedakârlıklarda bulunduk, bulunuyoruz ve bulunmaya da devam edeceğiz.”

Hepimizin bildiği gibi Koç Topluluğu, Cumhuriyetimizden sadece üç yıl daha gençtir. O tarihlerde temeli atılan Koç Topluluğu, kurucusu Vehbi Koç’un bazı vazgeçilmez prensipleri, uzak görüşlülüğü, kararlılığı, alicenaplığı ile var olmuştur. Misal vermek gerekirse, Ankara başkent olunca bir inşaat furyası başlamış, genç iş insanı Vehbi Koç inşaat malzemesi işine girmiş, bunun neticesi daha sonra müteahhitliğe başlamıştır. Teknik detaylarını Macar ve Alman mühendislerle halletmiştir. Asfalt yollar yapılmış, otomobil ve kamyonlar ithal edilmeye başlanmıştır. Bu sektörün istikbalini öngören Vehbi Bey Ford acenteliğinin ucundan tutmuştur. Bunların ihtiyacı olan yakıtı düşünerek Sokoni Vakum (Mobil) Ankara distribütörlüğünü almış ve benzin istasyonları açmıştır. O dönemlerde kalifiye idareciler olmadığından devletin yurt dışına gönderdiği kabiliyetli elemanları bünyesine katmıştır. Gayrimüslimlerin iş becerilerini fark ettiği için onları da çalışanlar ordusuna dâhil etmiştir.

Vehbi Koç, mütevazı bir aileden geldiğinden, müreffeh bir hayat süren gayrimüslimlere imrenip, bir gün onlar gibi olmayı aklına koymuştur. Ankara dar gelince Koç Ticaret’i İstanbul’a taşımıştır. Uzun bir iş hayatı olduğundan, süratle zengin olup, har vurup harman savuranların, yine o süratle iflas ettiklerine şahit olmuştur. Kurucuların vefatından sonra işlerin nasıl ufalanıp yok olduğunu bizzat görmüştür ve bu ona büyük bir ders olmuş ve belki de lüzumundan fazla konservatif davranmıştır.

Koç Topluluğu muayyen bir boyuta gelince, kurucumuz mutlak bir kurumsallaşma ihtiyacını daha şiddetle hissetmiştir. Bununla ilgili olarak uzun çalışmalar yapılmış, yurt içi ve yurt dışında eksperlerle görüşülmüş ve nihayet bir holding çatısı altında yapılanmaya karar verilmiştir. Nitekim Koç Holding böyle doğmuştur. Aynı zamanda bir Koç Kültürü oluşmuştur fakat bu bir günden bir güne değil, seneler içinde gelişmiştir. İlk başta yapılan “milletten aldığını millete geri verme” fikri bir plan ve programa bağlanması olmuştur. Özel vakıf tesisi amacıyla 16 sene uğraşılarak çıkarılan yeni Vakıflar Kanunu neticesinde Vehbi Koç Vakfı kurulmuştur. Vakfın faaliyetleri de yine dengeli bir şekilde eğitim, kültür ve sağlık alanlarına bölünmüştür.

Koç ismi en büyük varlığımız, en büyük sermayemizdir, en ufak bir halel gelmemesi için büyük fedakârlıklarda bulunduk, bulunuyoruz ve bulunmaya da devam edeceğiz. Önümüzdeki nesillere tavsiyem, nasıl 90 yılda bu hâle geldiysek, bir 90 yıl daha aynı azimle, aynı işbirliği ile aynı kültür anlayışı ile devam etmemiz ve Koç Kültürü’nü yurt içi ve yurt dışında daha da yükseltmemizdir.

“İLK GÜNKÜ HEYECAN VE TUTKUYLA FAALİYETLERİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ”

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Topluluğu’nun bugünkü başarısında köklü kurumsal kültür ve güçlü insan kaynağının büyük payı olduğunu belirtiyor.

Global hedeflerinde kararlılıkla ilerleyen Koç Topluluğu, 90. yılını kutluyor. Yönetim Kurulu Başkanı olarak, Topluluğu Türkiye’nin en büyük itici gücü olmaya taşıyan ve başarıya götüren temel stratejilerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Hayatı boyunca ülkesinin menfaatlerini ön planda tutan ve Topluluğumuzu büyük bir ileri görüşlülükle kuran Vehbi Koç’u bir kez daha minnetle anarak, 90. yılımızı kutlamak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin henüz atıldığı dönemde, 1926 yılında ticari hayatına başlayan Topluluğumuz, Ülkemizin gelişiminde daima önemli sorumluluklar üstlenmiştir. Gerek ekonomik anlamda gerekse eğitim, sağlık ve kültür alanlarında Türkiye’nin kalkınmasına büyük bir destek vermiştir.

Şüphesiz bugünkü konumumuza değerlerimizin bize verdiği sorumlulukla; köklü kurumsal kültürümüz, sürekli gelişimi amaçlayan vizyonumuz, her alanda mükemmeli hedeflediğimiz faaliyetlerimiz ve güçlü insan kaynağımızla geldik. Bizimle aile gibi bütünleşen bayi teşkilatımız, uzun yıllar güven odaklı geliştirdiğimiz işbirliklerimiz de bu başarıda çok önemli bir paya sahip.

Tüm bunların hepsi anlamlı ve kıymetli. Ancak kanaatimce Koç Topluluğu’nu Türkiye ekonomisinin en büyük itici gücü haline getiren ve başarıya taşıyan temel unsur, ailemizin sahip olduğu ve bizlere aşıladığı değerler ile kurumsal yönetime verilen önemdir. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet; 90 yıl boyunca yönetim anlayışımızın ana unsurları oldu.

Ülkemize ve işimize olan inancımızla temelleri atılan Topluluğumuz, 90 yıl boyunca her zaman büyük bir heyecan ve tutkuyla faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.
Elbette büyük emeklerle ve özverilerle kurulan şirketlerin gelecek kuşaklara daha da gelişerek ve büyüyerek aktarılması bir kurucunun en büyük hayalidir. Vehbi Koç, bu hedefle bir ilki gerçekleştirerek Türkiye’nin ilk holdingini kurma cesaretini göstermişti. Bu girişim, Koç Topluluğu’nu 100. yıla taşımak amacıyla atılan en önemli adımlardan biri olmuştur. Diğer önemli adım ise, Vehbi Bey’in büyük emeklerle inşa ettiği kurumu, kendisinden sonra gelen nesillere zamanında teslim etmek adına aldığı karardır.

Vehbi Bey’in ardından yönetim kurulu başkanlığını devralan Sayın Rahmi M. Koç’un liderliğinde kurulan ortaklıklar ile sınırlarımız daha da genişledi. Ardından yönetimi devralan sevgili Ağabeyim Mustafa V. Koç, Türkiye’nin en büyük satın alımlarını gerçekleştirerek Topluluğumuzu Türkiye’de çok güçlü bir konuma taşıdı, uluslararası arenadaki gücümüzü pekiştirmeyi hedefledi.

Önümüzdeki dönemde de önceliğimiz uluslararası alanda başarılı olmuş küresel şirketlerimizin sayısını artırmak ve yurt içindeki liderliğimizi yurt dışına taşımak olacak. Geçmişten bugüne stratejik planımızı yaparken sadece Türkiye’nin değil, dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olma hedefiyle yola çıkmış, vizyonumuzu bu doğrultuda şekillendirmiştik. Başarı ölçütümüz dünya standartlarıyken sürdürülebilir büyüme her zaman birincil önceliğimiz olmuştur.

Hedeflerimize ulaşmak için dünyadaki değişimi, küresel rekabet ve fırsatlar ortamını yakından izleyecek ve planlarımızı, dünyanın bu hızlı gelişimine paralel olarak yapacağız. Bizden önceki kuşağın köklü değerlerinden, tecrübelerinden yararlanırken global dünyanın gerektirdiklerini ve bize sunduğu olanakları görmezden gelemeyiz. Bu nedenle yurt dışına açılmak için fırsatları daha yakından takip edip, aynı şevk ve azimle yolumuza devam edeceğiz.

Yurt içinde ise liderliğimizi sürdürerek faaliyet gösterdiğimiz alanlarda pazar payımızı artırmayı hedefleyeceğiz. İnovasyon ve yeni teknolojiler konusunda cesaretli adımlar atacağız. Hem şirketlerimiz hem de Ülkemizin sürdürülebilir rekabetçiliği açısından en önem verdiğimiz alan teknoloji olacak. Bu alanda halihazırda sahip olduğumuz gücümüzü pekiştirecek, hız kesmeden yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Tüm bunları gerçekleştirirken en büyük farkımız, büyük bir özveriyle her zaman yanımızda yer alan çalışanlarımız, bayilerimiz, tedarikçilerimiz ve iş ortaklarımız olacak. Bu büyük ailenin parçası olan her bireyle sadece 100. yıla değil, gelecek kuşaklara hazırlanmak için yoğun bir çaba sarf edeceğiz.

Koç Topluluğu olarak projelerimize çalışanlarımızı da dahil ederek bu kültürün nesiller boyunca devam etmesi için elimizden geleni yaptığımızı düşünüyorum. Bu anlayışımız bundan sonraki süreçte de kesintisiz bir biçimde devam edecek. Eğitim, sağlık, kültür odağında önceki yıllardan devraldığımız projelerimizi hayata geçirmeye devam edecek, yeni projelerle hayatlara dokunmayı sürdüreceğiz.

“PAYDAŞLARIMIZDAN ALDIĞIMIZ GÜÇLE, YENİ HEDEFLERE İLERLİYORUZ”

Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında ve sanayileşmesinde önemli rol üstlenen Koç Topluluğu’nun 90 yıldır gösterdiği çabaların karşılıksız kalmamış olmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirten Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, “Topluluğu bugüne getiren başta halkımız ve çalışanlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” diyor.

Topluluk olarak 90 yıldır en iyiye ulaşmak adına gösterdiğimiz çabaların karşılıksız kalmamış olması, tabii ki en büyük mutluluğumuz. Faaliyet gösterdiğimiz alanlarda yeni yatırımlarla büyüyor; otomotivde, dayanıklı tüketimde, gıda ve perakendede, enerji ve finans sektörlerinde daha büyük hedeflere doğru yol alıyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada, üstlendiğimiz sorumluluğun bilinciyle, Ülkemizin kalkınması, üretimi, ihracatı ve vergi sıralamasındaki öncü rolümüzü korumak için çalışıyoruz. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9’unu gerçekleştiren Topluluğumuz, uzun yıllardır en çok ihracat yapan şirketler sıralamasının zirvesinde olmanın yanı sıra, ilk 10’da dört şirketiyle yer alma başarısını da gösterdi. Öte yandan 7 binin üzerinde marka tescili, 8 bin 400’ün üzerinde patent ve 800’ün üzerinde endüstriyel tasarım ile Türkiye’nin en büyük fikri haklar portföyüne sahibiz. Bunlara ilave olarak, Topluluğumuz, Türkiye’nin özel sektör Ar-Ge harcamasının yaklaşık yüzde 13’ünü gerçekleştirirken; Ar-Ge ve inovasyon ödüllerinde de her zaman öne çıkıyor. Stratejilerimiz doğrultusunda yaptığımız yatırımlarla Ülkemizin üretiminin ve ihracatının büyümesinde, dış ticaret açığının iyileştirilmesinde, Ar-Ge gücünün ve istihdamın artmasında rol oynuyoruz.

Her alanda Türkiye’ye katma değer yaratmaya gayret gösterirken güçlü ve sürdürülebilir finansal yapımızı korumayı devam ediyoruz. Mart ayında da oldukça başarılı bir Eurobond ihracı gerçekleştirdik ve aynı ay içinde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları S&P ve Moody’s “yatırım yapılabilir” statümüzü korurken, S&P kredi görünümümüzü pozitife çevirdi. Bu sevindirici haber ile S&P bünyesinde Ülkemizin en yüksek uzun vadeli ve kısa vadeli kurumsal kredi notuna sahip şirket olmanın gururunu yaşıyoruz. Jeopolitik risklerin hakim olduğu zorlu bir dönemde gelen bu not artışı; kurumsal yapımız, stratejik bakış açımız, rekabetçi iş modellerimiz ve etkin risk yönetim politikalarımızın bir sonucudur.

Önümüzdeki döneme baktığımızda, gelecek 10 yıla damga vuracak olan konuların Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji alanında yapılan yatırımlar olacağına inanıyorum. Hem şirketlerimizin hem de Ülkemizin sürdürülebilir rekabetçiliği açısından en çok önem verdiğimiz konulardan biri teknoloji geliştirmek. Hız kesmeyen teknoloji yatırımlarımızla, daha üstün nitelikli ürünler ve hizmetler geliştirmeyi ve iş süreçlerimizi yenilemeyi sürdürüyoruz. Ar-Ge ve inovasyon alanındaki liderliğimizi daha da güçlendirmek temel hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Koç Topluluğu olarak geçmişte olduğu gibi bugün de kısa vadeli değil uzun vadeli hedeflere odaklanarak geleceğe yatırım yapmayı ilke ediniyoruz. Stratejik bir bakış açısıyla devam ettiğimiz yatırımlarımız, Ülkemizin potansiyeline ve geleceğine olan inancımızın somut bir göstergesidir. Bugüne kadar fırsatları iyi değerlendirerek ve rotamızı doğru tutarak hedeflerimize ulaştık. Bundan sonra da Ülke ekonomisi için ilklere imza atarak, öncü rolümüzü sürdürmek için gayretle çalışmaya devam edeceğiz.

Pek çok sektörde Türkiye’nin ihracatını ve uluslararası konumunu güçlendiren Topluluk şirketlerimiz, gelecek 10 yılda da bu ivmeyi devam ettirerek yerel ve uluslararası arenadaki büyümesini sürdürmeyi hedeflemektedir. Bugüne kadar yaptığımız gibi, cesur adımlarla, hem Topluluğumuzu büyütmeye hem de Türkiye ekonomisine katma değer yaratmaya devam edecek ve bu vizyon doğrultusunda sürdürdüğümüz uluslararası yatırımlarımızı artırarak faaliyet gösterdiğimiz ülkelere yenilerini eklemek için çalışacağız.

Rekabetin her geçen gün daha da hızlandığı bir dünyada, artık sadece oyunun içinde kalmak için çalışmanın yetmeyeceğini biliyoruz. Yeni dönemde oyuna şekil veren bir oyuncu olmak için fırsatları değerlendiriyor olacağız. Unutmamak gerekir ki, kalıcı başarının yolu, sürekli kendini yenilemekten geçmektedir. Biz de 90 yıldır başarıyla yaptığımız gibi, bundan sonra da zamanın ruhunu doğru okuyarak, proaktif davranarak kendimizi her zaman yenileyeceğiz ve çıtamızı yükselteceğiz.

İPEK KIRAÇ: “BENİ YALNIZ BIRAKMA” DEDİM

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi İpek Kıraç, Koç Topluluğu üyelerinin en büyük sorumluluğunun bilim, eğitim, kültür ve sanat alanlarında da hizmet ederek Türkiye’nin itibarını yükseltmek olduğunu söylüyor.
İş hayatının ilk gününden hastalığının ilk evrelerine kadar annemin yaşamındaki temel öncelik her zaman Koç Holding ve işi olmuştu. Bu durum ve kişilik özellikleri, kendisine, her alana odaklanabildiği zengin ve geniş açılımlı bir patronluk ve yöneticilik refleksi kazandırmıştı. Öyle ki, yalnızca tatillerde bir aile olabildiğimizi hissederdim.
Hastalandığında bile iş odaklıydı annem, Holding’e gittiğinde gözleri ışıldardı. Müthiş planlı, programlı, çalışkandı. Sert gözükmekle birlikte insani yönü çok gelişmişti, ilkokul öğretmeninin doğum gününü hatırlayan, evde ve işyerinde birlikte çalıştığımız insanların ailelerinin tüm detaylarını bilen, sorunlarıyla ilgilenen bir insandı.
İnandığı bir konuda sonuna kadar mücadele eden, inatçı, donanımlı, çalışkan ve son derece güçlü bir kişiliktir Suna Kıraç. Hastalığının ileri evresinde kendisine “Beni daha yetiştireceksin, liseden mezun edeceksin, üniversiteye sokacaksın, evlendireceksin. Beni yalnız bırakma. Sana çok ihtiyacım var. Lütfen, bunu benim için yapacak mısın?” demiştim. Bana “evet” demişti ve müthiş bir güçle hayata bağlanmıştı. Bu halen devam ediyor. Annemin son 17 yıldır özellikle benim için ve babam için yaşadığını biliyorum. Bu haliyle bile bize müthiş bir güç ve bir o kadar da sorumluluk veriyor.

MURAT 124 NASIL DOĞDU?

Anadol büyük bir başarı sağlamıştı ama Vehbi Koç’un aklı hâlâ sac otomobildeydi. Paris Fuarı için gittiği Fransa’dan İspanya’ya geçen Vehbi Koç, Seat fabrikalarını gezdikten sonra artık kesin kararını vermişti. İspanya’dan döner dönmez Fiat ile anlaşmaya varıldı. 8 Ekim 1968’de Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. kuruldu. Bursa’da alınan arsada 400 milyon lira yatırımla kurulacak fabrikanın temeli 13 Nisan 1969’da atıldı ve inşaat 22 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. 600’e yakın çalışanı ve yıllık 20 bin adetlik üretim kapasitesiyle 12 Şubat 1971’de işletmeye açılan fabrikada ilk olarak Fiat’ın 124 modelinin üretilmesi kararlaştırılmıştı. Fabrikanın ürettiği otomobillere Murad-ı Hüdavendigar’dan esinlenilerek Murat 124 adı verildi. Geniş iç hacmi, düşük yakıt tüketimi, saatte 150 km’ye ulaşan hızı ile Türk halkının kısa zamanda benimsediği bir aile otomobili haline gelen Murat 124, 1976 yılına kadar 134 bin 867 adet üretildi. Kuş serisinin üretiminin başlamasıyla üretimi durdurulan model, 1984 yılında Tofaş Serçe adıyla yeniden üretilmeye başlandı ve 1995 yılında üretimine tamamen son verildi.

Tofaş’ın ürettiği otomobillerin pazarlama ve dağıtımı için de Tofaş Oto Ticaret şirketi kuruldu ve Genel Müdürlüğüne 1961’de Topluluğa katılan ve 1966’dan bu yana Otoyol’un Genel Müdürlüğünü yürüten İnan Kıraç getirildi. İnan Kıraç daha sonra Koç Holding’in Tofaş’tan sorumlu Başkan Yardımcılığı’na, ardından Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanlığı’na atandı. 1998 tarihinde emekliye ayrılıncaya kadar Koç Holding Yürütme Kurulu Başkanı olarak görevini yürüten İnan Kıraç, Türk otomotiv sektörünün gelişiminin her anına tanıklık etmiş ve önemli katkılarda bulunmuştu.

HER GÜN DÜNDEN İLERİ

Bugün küresel bir marka olma yolunda ilerleyen Arçelik, Türkiye için katma değer yaratırken Türk halkının modern yaşamın ürünleriyle tanışmasını da sağladı.
Koç Topluluğu’nun ikinci endüstri şirketi olan Arçelik 1955 yılında kurulmasına rağmen, Vehbi Koç’ta böyle bir üretime geçme fikri 20 yıl öncesine dayanıyordu. 1930’lu yıllarda Başkent Ankara hızla büyürken, Vehbi Koç’un taahhüt işleri de gelişiyordu. Bu arada Koç Ticaret’in Galata şubesinin müşterileri arasında madeni büro ve hastane malzemeleri üreten Erel firması Vehbi Koç’un dikkatini çekiyordu. 1929’da kurulan Erel firmasının ortaklarından Lütfü Doruk ile Vehbi Koç, birlikte iş yapmayı o yıllarda düşünüyorlardı ancak araya İkinci Dünya Savaşı girince bu dilek gerçekleşmedi.

Savaş sonrası dönemde Erel atölyesinin ortakları arasında artan anlaşmazlıklar Vehbi Koç’un girişim tutkusu ile birleşince ikili Fermeneciler’de buluştu. İlk protokol 8 Ekim 1953’te imzalandı ve 1954 yılında Sütlüce’de fabrika arsası alındı. Bu arada teknik destek sağlayacak yabancı firma arayışları sürüyordu. Alman ve Flaman firmalarıyla yapılan ve sonuçsuz kalan protokollerin ardından madeni büro eşyası ve makinelerinin ithalatını yapan Burla Biraderler ile ortaklık yapıldı. 1 Şubat 1955’te Erel Çelik Eşya A.Ş. kuruldu. 1956 yılında Devlet Malzeme Ofisi de ortaklar arasına katıldı. Aynı yılın ikinci yarısında eksik kapasite ile olsa da üretime başlandı.