“Yıl 1938 Atatürk, hasta yatağından kalkarak, Mussolini Kupası’nı kazanan süvarilerini selamlamak için Dolmabahçe Sarayı’nın balkonuna çıkıyor.” “Atatürk’ün süvarisi Eyüp Öncü’nün oğlu, Şampiyon Binici Kemal Öncü ile Neşe Berber konuştu. Öncü, çocukluğuna dair anılarını, Atatürk’ün yaveri olan babasının Atatürk ile konuştuklarını, spor hayatında babasının önemini ve At sporunun faydalarını bakın nasıl anlattı.”
Babanızın Atatürk’ün süvarisi olması, sizin hayatınızı nasıl şekillendirdi?
Babam beni de sporcu yaptı, 1965’te yılın sporcusu oldum.
Gözümü açtım ata bindim 7 yaşından beri ata biniyorum. Hem futbol oynuyordum. Birgün futbolu bırakacağımı söyleyince babam beni at sporuna yönlendirdi. Her yaşta yapılabilecek bir spor derdi babam 90 yaşında bile yapabilirsin derdi. Çok mutluyum ata binmekten. Binicinin bir canlı ile bu sporu yapması diğer sporlardan ayıran en önemli özelliği kravatla ceketle yapılabilen bir spor.
Kupa kazanıldığında ödül vermek için kral’da olsa sahaya iner verir ödülü. Bir canlı ile spor yapıyorsun at ile spor yapmak beyinden ayak tırnağına kadar çalıştırır insanı.
Kaç kupanız var?
900 kupam var. 150 defa milli sporcu oldum, ay yıldızlı formayı giydim. Önce “Eyüp
Öncü’nün oğlu” diyorlardı, gün geldi “Kemal Öncü’nün babası” demeye
başladılar. Babamın bende çok emeği vardır; mekanı cennet olsun. O emek
verdi, ben de karşılığını verdim. Derlerdi ki: “Eyüp Öncü sihirbaz. Dünyada
üç isim sayılsa birisi Eyüp Öncü’dür… “Kısa sürede atı ve biniciyi yetiştirir,
sahaya sürerdi. Hangi atla, hangi binici koordine olur da, yarış kazanır onu
bilirdi. Atın, haletiruhiyesinden anlayan bir insandı.
Ata ne yapalım ki, bu at koşsun ve müsabakayı kazansın, babam çok iyi bilirdi. Atlarla konuşurdu.
Müsabaka günü kravatını takar, tribünde otururdu. “Benim artık size öğretecek
bir şeyim yok. Siz öğrendiklerinizi sahada uygulayın ve bana güzel
bir parkur izlettirin” derdi.
Babanız nasıl başlamış spora
Babam 1906’da doğmuş, Konya Askeri Lisesi’nde okumuş. O zaman hem
futbola, hem üç adım ve tek adım atlamaya merak sarmış. Atletizmde Türkiye
rekorları kırmış. Harp Okulu Takımı’nda futbol oynamış, Baba Hakkı
(Yeten) ile aynı takımda oynamış. Atatürk, babama, “Sen Türkiye’yi temsil
edecek iyi bir sporcu olacaksın” deyince, Atatürk’ün dört süvarisinden biri
olmuş. Bizim soyadımızı da Atatürk vermiş; “Hep önde gideceksin, öncü
olacaksın” diyerek “Öncü” koymuş. Aslında babam havacı olmak istiyormuş,
ama Atatürk izin vermemiş ve onu süvari olmaya yönlendirmiş. Futbolu
da, havacılığı da Atatürk’ün talimatıyla bir kenara bırakmış. Ne kadar
doğru kararlar alan biri olduğu, bu örnekte bile görülüyor. Babam binicilikte
dünya birincisi oldu.
1932-34 yılları arasında babam üsteğmenken, Atatürk’ün korumalığını
yapmış. Atatürk korumalarına hep, “Beni korumayın, Neden yanımda geliyorsunuz?
Halkım beni vurmaz, bana onlardan zarar gelmez” dermiş. Bir
gün babam görevdeyken Atatürk’ün, Atatürk Orman Çiftliği’ne gideceği
haberi gelmiş. Bu nedenle de korumalarının bir kısmının öncü kuvvet olarak
çiftliğe gitmesi gerekmiş. Babam süvari, atına atlamış, hızla çiftliğin yolunu
tutmuş. Hava kararmış. Kestirme bir yoldan giderken, atı çukura düşmüş.
Yanındakilere “Beni bırakın, siz gidin tedbir alın” demiş.
kemal_oncu_velden
1938 yılında Mussolini Kupası’nı kazanıyorlar
Nasıl katılmışlar?
Yarışmada aslında Türkiye iddiasız. Almanlar ve İtalyanlar
favori. Ama bizim ekip çok iyi. Çok iyi performans sergiliyor,
Atatürk’ün ruhu ile koşuyorlar.
atlar harika bir parkur çıkarıyorlar ve ekip birinci oluyor.
Mussolini’nin morali bozuluyor. Adeta sahadan kaçıyor
Türkler kazandı diye kupayı vermek istemiyor. Sonra
ikna ediyorlar, “Bu sizin adınıza bir kupa, vermeniz gerekir”
diye. Zorla sahaya inip, kupayı veriyor. Zaten fotoğrafı
var suratı asık, hiç mutlu değil. Bu birincilik Atatürk’ün
son yıllarında oluyor ve Ata büyük moral buluyor hasta
yatağında. Hatta Dolmabahçe’de bir seyir balkonu vardır, babamlar o balkonun
önünden atlarıyla geçit yapıyorlar ve Atatürk, hasta hasta Mussolini
Kupası’nı almış süvarilerini selamlıyor. Daha sonra binicileri halk
omuzlarına alıp, Taksim’e çıkartıyor, kutlamalar yapılıyor. Atatürk
bu birinciliği ödüllendirmiş. Süvarilere imzalı altın saat, bir tane tabanca ve
bir at hediye ediyor. Hediye atın da bir
yıllık bakımını üstleniyor. Atatürk, babamın ata binişini, stilini çok
severmiş. Babam adeta ata yapışır, bir bütün olurdu. Babam emekli olunca Türk atı ile dünya’ya meydan okuyacağım diyor hakikatende öyle yapıyor.
Kupa’yı kazanan bu ekip nasıl biraraya gelmiş?
Mussolini Kupası’nı kazanan ekipte; babam Eyüp Öncü, Saim
Polatkan, Cevat Gürkan ve Cevat Kula var. Bu dört binici
“Atatürk’ün süvarisi” diye geçer. Hepsi asker. Süvari ekibi
olarak biraraya geliyorlar. Hepsi birbiriyle çok uyumlu, atları
ile bir bütünler. Ekip olarak Roma’da birinci olunca, Atatürk
çok mutlu oluyor. O zaman Hatay sorunu var çözülmemiş ve Atatürk
çözmek istiyor. Bu birincilik, dünya kupası olarak geçerli bir kupa. Süvariler,
Mussolini Kupası’nı kazanınca, Atatürk o moralle Antakya meselesini
hallediyor.
Atatürk’ün süvarilerinin binicilik tarihinde yeri?
Bu dört sporcu, dünya kupasını kazandı. Sonrasında da başka başarılar
gelmiş. Bu ekipte dostluk ve arkadaşlık çok farklıymış. Atlarla anlaşmaları
da çok mühim. Binicilik, iki canlının biraraya gelip yaptığı bir spordur. Bir gün
siz iyi olursunuz at iyi olmaz, diğer gün at iyi olur siz iyi değilsinizdir. Bunu
aynı güne denk getirip, neticeye varmaları ayrıcalık getirmiş. Böyle bir kupayı
Türkiye kazanamadı. Bundan sonra kazanır mı, o bir soru işareti.
Babam biniciliği bıraktıktan sonra, 1959’da Türk ekibinin başına geldi. Ve
bu ekip Avrupa’ya gidince, Milletler Kupası’nı kazandı. Babam 1960’ta
albay olarak emekli oldu. Paşalığı çıkmıştı, ama o hakkı almadı. 1960 ihtilalinde
Roma Olimpiyatları sırasında emekliliği geldi. Ona dediler ki: “Albayım
siz bir dilekçe verin, paşa olarak devam edin “Babam da, “Ben dilekçe
paşası olmam” diyerek paşa olmayı kabul etmedi ve albay rütbesiyle
emekli oldu. Babam emekli olana kadar hep askerler koşuyordu. Ondan
sonra sivil biniciliğin de öncüsü oldu. Emekliliği, sivillerin yarışmasına da yol
açtı. Babam, Türk biniciliğinin yapı taşıdır. 1983’de 76 yaşında vefat etti,
hep ata bindi. Sipahi Ocağı’nda milli biniciler yetiştirdi. Ölene kadar antrenörlük
yaptı. Beni de babam yetiştirdi. 1965’te yılın sporcusu seçildim. 900
kupa aldım.
Babanız Atatürk ile nasıl tanışmış?
İlk defa üsteğmenken tanışmış. O zaman 24 yaşındaymış. Atatürk çok
zeki biri, ileri görüşlü. Halk bazen üstüne doğru gelirmiş, O, bakışlarıyla durdururmuş
üstüne gelenleri. Her zaman Atatürk, “Beni korumayın” dermiş
korumalarına. Sporu hep desteklermiş. Babamı çok teşvik etmiş. Sipahi
Ocağı Kulübü’nü kurmuş. Atatürk’le beraber ata binerlermiş. Babamı hep,
“Çok iyi biniyorsun ata” diye övermiş. “Sen binici ol, Türkiye’yi en iyi şekilde
temsil edeceksin” dermiş. Zaten kendi de çok iyi ata binermiş. Ölümüne
kadar hep görüşmüşler. İsmet İnönü ile de İstanbul Harbiye’de ata binerlermiş.
Öncü soyadı nasıl alınmış?
Babama ‘Öncü’ soyadını Atatürk vermiş. Sen hep önde olacaksın sen öncü ol demiş. Babam havacı olmak istermiş babama sen süvari ol demiş ve Atatürk’ün isteğiyle süvari olmuş. Müsabakalara katıl ve Türkiye’yi temsil et demiş. Babamda milli takımda kalmış.
Birçok kupa kazandırmış.
Biniciliğin o yıllarda önemi nasıl?
Binicilik ata sporumuz. Tıpkı güreş gibi. Dünyaya biniciliği biz öğrettik, ne
yazık ki şimdi başkalarından öğrenmeye çalışıyoruz. Süvari okulları ve alayları
kapandıktan sonra Türkiye’de bu iş gerilemeye başladı. Federasyonun
yanlışları çok. Atlar artık çok güzel, yani malzeme çok iyi. Ama yürekli binicimiz
yok. Türkiye’de bir ara binicilik çok iyiydi, gazeteler biniciliğe büyük
yer ayırırdı. Artık ne başarı var ki? Biniciliğe aday sporcu bile yok artık
Biz 1975-80’lere kadar Türkiye’deki atları terbiye edip, bir yerlere geldik
Avrupa’da, şampiyonluklar kazandık. Artık atlar Avrupa’dan geliyor, malzemeler
çok iyi, ama bunların üstünde binici yok. Türk halkı süvariliği de çok
iyi bilirdi, şimdi at yarışını bildiği gibi. Biz Dolmabahçe Stadı’nı doldururduk,
müsabakalar yapılırdı. Halk akın ederdi.
At sporunu tavsiye edermisiniz?
At sporu en iyi spordur, At binenler bunu bilir, binicilikte vücudun heryeri çalışır. At seninle aynı kalp atışında hareket eder, çok duygusal hayvanlardır. Herkese tavsiye ediyorum.
gaste.tv