AK Parti’nin olağanüstü Kongre’ye gitme kararı ve Genel Başkan değiştirecek olmasıyla oluşacak yeni siyasal atmosferde güçlü başkanlık sistemi isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrı ne olabilir? Uzmanlar açıkladı…
Yeni Genel Başkanı’nı belirlemek üzere Olağanüstü Kongre’ye gitme kararı alan AK Parti’de yaşanacak gelişmeler ve diğer siyasal gelişmeler, güçlü bir Başkanlık sistemi isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlıkla igili hamlelerinde önemli bir yere sahip olacak.
Erdoğan’ın bundan sonraki stratejisinin ne olabileceğini sorduğumuz uzmanlardan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, 5 Mayıs itibarıyla artık Türkiye’nin partili başkanlık sistemine geçtiğini ve alıştığı anlamdaki parlamenter sistemin bittiğini söyledi. Keyman’a göre, Cumhurbaşkanı bu fiili durumu yasal hale de getirmek için erken seçime gitmeyi düşünebilir ama bunu anayasa değişikliğine yetecek garantiler görmeden yapmaz.
Marmara Üniversitesinden Yüksel Taşkın ve Metropoll Araştırma Merkezi Başkanı Özer Sancar erken seçim olasılığına dikkat çektiler, ancak seçim sonuçları açısından MHP’deki gelişmelerin belirleyeci olduğunun altını çizdeler.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise, erken genel seçimler olabileceğine pek ihtimal vermiyor, ancak yeni fiili durumun yasal hale de gelmesi için MHP’nin tavrının ne olacağının belirleyeci olacağına işaret ediyor.
Uzmanlara sorduğumuz, “Erdoğan’ın stratejisi bundan sonra ne olabilir?’ sorusuna aldığımız yanıtlar şöyle:
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Fuat Keyman: 5 Mayıs tarihi bir gün, çünkü başkanlık sistemine fiili olarak geçildi. Türkiye’de bizim alıştığımız anlamdaki parlamenter sistemin bittiği gün. Bu olayın sistemsel sonuçları var. Bu partili başkan sistemine benzer sistemde Cumhurbaşkanı yürütmeyi belirleme konusunda tek aktör, Başbakan da daha çok bakanlar kuruluyla cumhurbaşkanı arasında koordinatör konumunda olacak. İsimler önemli ama, bu bağlamda 22 Mayıs’ta seçilecek olan parti lideri alışık olduğumuz biçimde başbakan olmayacak. Yeni lider, bütün bunları bilerek seçildiği için de iki başlılık ortadan kalkacak. Partili başkanlık sistemi bundan sonra kurumsallaşmış da olacak.
Sayın Cumhurbaşkanı bu fiili duruma anayasal güvence isteyeceği için erken seçime ya da referanduma gidebilir ama, orada HDP ve dokunulmazlık süreci, MHP Kongre süreci önemli. Cumhurbaşkanı referandum ve erken seçimde, başkanlık sistemi açısından bir garanti görmek isteyecektir. Bunu görmedeği sürece seçime gideceğini sanmıyorum.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Yüksel Taşkın: Erdoğan’ın projesi süper başkanlık olduğu için, üç siyasal rakibinin ikisini yüzde 10 gibi yüksek olan seçim barajının altında bırakacak bir erken genel seçim olabilir. Her üç rakipte de sıkıntılar var. MHP’nin kongre ve liderlik sorunu, CHP gündem belirleyici olamıyor. HDP’nin de sıkıntıları var. HDP için ‘barajı geçemez’ deniliyor ama bence baraj üstü olma olasılığı var. Bu tip şeyler çok kolay söylenmemeli. MHP’de objektif olarak bakıldığında bir Akşener rüzgarı var. Dolayısıyla MHP’nin ne yapacağı önemli.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran: Halk tarafından seçildiği için güçlü olan bir Cumhurbaşkanı olması nedeniyle yaşanan bir yapısal sorun vardı. Şimdi güçlü Cumhurbaşkanı, zayıf Başbakan modeli denenecek. Bundan sonra daha çok koordinatör Başbakan profili yürütüleceğini anlıyoruz.
Sistemin dönüşümüyle ilgili olarak da önümüzde iki seçenek var. Ya Başkanlık sistemine geçilecek ya da yarı başkanlığın fiili boyutu toparlanacak. Bunun anayasal düzenlemesinin nasıl olacağı da siyasetin geleceğine bağlı. Bu da MHP’nin tavrının ne olacağına.
Cumhurbaşkanı’nın şu zamana kadar olan siyasetine bakınca vesayet ile çok ciddi bir kapışma olmadıkça erken seçimi tercih etmediğini görüyoruz. Erken genel seçim olacağını sanmıyorum. 2019’a kadar güçlü cumhurbaşkanı zayıf başbakan modelinin devam etmesi beklenebilir.
MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Özer Sancar: Başkanlığa giden yolda Erdoğan’ın önünde üç engel var. İlki, parti içi muhalefet. Davutoğlu, Türk tipi başkanlık sistemine kamuoyunda güçlü bir destek vermiyordu. Fakat bu çözümü kolay bir sorun oldu. Parti içinde Davutoğlu’nu destekleyen kaç milletvekili var, bu kişiler ileriye yönelik olarak bir sorun olur mu, tam olarak bilmiyoruz ama Erdoğan’ın bir tahmini vardır. Başkanlık için gerekli Anayasa değişikliği gizli oy ile yapılacağından, parti içinde bazı fireler olabilir, bunların vermeyeceği oyları dengelemek için iki yol var. Birincisi, bazı milletvekillikleri düşeceği için ara seçimlere gitmek. Ancak bu da Anayasa değişikliği için güvenli bir sayıya çıkmaya yetmeyebilir. İkincisi, MHP milletvekillerinin güçlü bir destek vermesi. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin bu konuda garanti vermesi.
HDP ve MHP’nin baraj altında kalacağı bir genel seçim de olabilir. Ancak HDP baraj altında kalacağını anlarsa, parti olarak değil, bağımsız adaylarla seçime gider. HDP’nin Meclis dışına çıkarılması bence MHP seçmenine yönelik bir siyasal operasyon. Eğer HDP bir suç işliyorsa bunu öteden beri işliyordu. Fakat niye şimdi? MHP seçmenine, ‘sizin istediğinizi biz yaparız’ diyor.
MHP, eğer Bahçeli Genel Başkan olmaya devam ederse baraj altında kalır. MHP’nin Kongre yapıp yapmayacağı yargının elinde. Ben Kongre’nin iptal edilmeyeceğini düşünüyorum. MHP’de Genel Başkan değişirse, Meral Akşener gelirse, MHP seçmeninin, milletvekillerinin AKP’ye desteğini engelleyebilir. Fakat parti içinde kendine gelecek görmeyen bir grup, AKP’ye gidebilir.
Dolayısıyla Başkanlık sistemine giden yolda MHP oyun değiştirici. MHP seçmeninin yüzde 82’si bizim yaptığımız araştırmalara göre Bahçeli’yi istemiyor. Ancak delege ve seçmen aynı şey değil. Bununla birlikte MHP kamuoyunda yüksek bir Akşener isteği varken, delege de farklı davranamaz. Akşener seçilirse, Erdoğan bir süre, yıpranmasını bekleyebilir ama o zaman da başkanlık sarkmış olur. Kaynak: Al Jazeera