Maltepe Bilimteyi-üniversitesi, İnşaat Mühendisliğindeki dersimden çıktım, Sancaktepe’den geçip Ortaköy’deki evime doğru sürüyordum.
Aaa bir baktım, çok sayıda kalabalık bir öğrenci kümesi okuldan dağılıyor. Çocukların yaşları 12-15 arası gibi. Gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ile Çocuk Bayram’ının bir gün öncesi. Kız çocuklarının tümü de kapalı, başları sıkma baş. Ayakları hiç görülmüyor, yüzlerinde de küçük bir parça.
Gözlerim başı açık bir kız çocuğu var mı diye aradı.
Sonunda iki kız çocuğunu seçebildim. Ancak onlarında giysileri ayaklara dek uzun.
Okulun adını arandım, SANCAKTEPE İMAM HATİP ORTAOKULU.
İçim kıyıldı.
Bunlar için kadın demek, cinsiyet, cinsi ilişki demek. Akılları hep cinsi, kadın ilişkilerinde.
Kadınlarımız tutsak, beyinler tutsak.
Yere batası GERİCİ KARŞI DEVRİM, eğitimi tümden ele geçirmiş. Yazık oldu TÜRK DEVRİMLERİNE, bilgi çağı gitti, ulamışlardan oluşan sözde inancın tutsaklığı içine sürüklenmiş çocuklarımız. Onlar ülkemizin geleceği. Bunlar büyüdüğünde, artık yenileşme, uygarlaşmadan söz edilemeyecek.
Canım çok sıkılıyor, içim kıyılıyor.
Özgür, tam bağımsız olan ülkemizin tüm kurumları, GERİCİ DEVRİMCİLERİN ellerine geçmiş, bizler halen suskunuz.
Yazıklar olsun, hem onlara, hem de buna izin veren bizlere.
Bilimteydeki, 52 kişilik sınıfımda, 8 tane kız var. İkisi açık, altısı kapalı.
Dün derste yeri geldi sordum.
‘Bugün ayın kaçı?’
’22 Nisan’
‘Yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ile Çocuk Bayramı. Ancak ülkemde bu bayramın kutlanması bir neden bulunup durduruldu. Ancak, ne gün doğduğu bile bilinmeyen Arapların önderi Hz. Muhammed’in doğum günü kutlanıyor. Yahu, biri Miladi, diğeri Hici takvim. Biri Güneş’e göre, diğeri Ay’a göre. Miladi takvim durağandır, Hicir ise değişken. Nasıl olurda Hz. Muhammed’in doğumu 10-20 Nisan arası kutlanır? Nasıl 23 Nisan gölgede kalır?’
Sınıfta homurdanmalar başladı. O, yıl boyu hiç konuşmayan, kapalı kız, militanca başkaldırıp,
‘Hz. Muhammed, uyarladığında 10 Nisan’da doğduğu bulunmuştur. Neden kutlanmasın ki?’
Aaa bir baktım, sınıfın yarıdan çoğu karşı devrimci. Diğerleri suskun, puskun.
Baktım gerginlik artacak.
Gerildim.
İçim içim içime sığmadı.
Nasıl bir kuşak yetiştirdik.
Kim bu çocukların beyinlerini yıkadı.
Bize yazıklar olsun.
Yerin dibine batalım da yok olalım biz.
Atatürk Türkiye’sinin bu duruma gelmesini biricik sorumlusu biziz.
Benim, sensin, biziz.
Yok olalım biz daha iyi.
Kapkaranlık Türkiye.
Işık var, nacak ışığa yürüyen yok.
Sanki, el, kol, ayaklarımız kırılmış, beynimiz boşaltılmış.
Bilgisizlik Türkiye’mi sardı, tutukladı.
Yazıklar olsun!