Barışa uzanan yol türlü tuzakla doludur. Dikenlidir, kanatır, hem teninizi hem yüreğinizi. Dünya siyaset tarihine baktığınızda barıştan yana olanların yani insanlık duyuları gelişmiş, vicdanlı bireylerin ne denli güçlüklerle karşılaştıklarını, ne ağır bedeller ödediklerini görürsünüz. Öncelikle devletler sevmez barışçıları. Savaşlardan nemalananlar, silah üreticileri, silah tacirleri de sevmez. Milliyetçiliği şovenlikle karıştıran ırkçılar sevmez. Yine de Devlet otoritesine, tehditlere karşın yaşamlarını riske ederek neden barışçı olur insan.
Düşünmeye değer. Belki de insan olmanın, onurlu ve erdemli yaşamanın yolu barıştan geçtiği içindir.
20. yüzyılda iki büyük dünya savaşı geçirdi yerküremiz. Her iki büyük savaşta da ülkelerinin halklarını savaştan uzak tutmaya çalışan barışı konuşan, barışı yazan adları dünya tarihinin onur sayfalarında yer alan düşün insanları, yazarlar, şairler, sanatçılar barışa uzanan yol için önemli çabalar harcadılar. Vatan hainliği ile casuslukla suçlandılar. Sınır dışı edildiler.
Sonuçta barışçılar haklı çıktığında ülkeleri yıkımla, ölümlerle tanınmaz haldeydi. İşte o barış öncülerinden biridir Romain Rolland da (1866-1944). Onun kişiliğini ve yapıtlarını tanımamı, müzik dehası besteci Beethoven’in yaşamından esinlenerek kaleme aldığı ‘Jean Christophe’ adlı dev yapıtı sağladı. Bu uzun soluklu eseri dilimize Adnan Cemgil’in yetkin çevirisi ile Sol Yayınları üç hacimli cilt halinde kazandırmıştı.
Romain Rolland Fransa’nın yetiştirdiği büyük yazarlardan biri, romanları, tiyatro eserleri ve biyografi çalışmaları var.
1914 yılında birinci dünya savaşının başladığı yıldı, Romain Rolland barıştan yana aydın yazar ve düşün insanları ile savaş karşıtı yazılar yayınlamaya, Fransız halkını ve gençliğini uyarmaya çalıştı. Devlet yanlısı medya ve savaş çığlıkları atan tutucu ve şoven kesim Rolland’ı vatan hainliği ile suçlayarak aleyhinde kampanya başlattılar. Tehditler birbirini izledi. Bunun üzerine Rolland İsviçre’ye geçti. Burada yazdığı yazılarla yalnız Fransa’yı değil dünya halklarını uyarmaya çalıştı.
Savaşı kendilerine yeni pazarlar arayan devletlerin kapışması olarak niteleyen Rolland özellikle gençleri savaşa gitmemeye çağırdı. Thomas Mann, Stefan Zweig gibi ünlü yazarlarla barış bildirileri yayımladı. Barışa giden yoldaki emekleri 1915’te Nobel Edebiyat Ödülü ile taçlandırıldı.
Ülkesinden kovulmuş ama savaş sonrasında dik duruşu, barışı savunmada gösterdiği cesareti ile Fransa’da kahraman gibi karşılanmıştı.
Şimdilerde ülkemizde de barış sözcüğü “tu kaka” ediliyor. Neredeyse sözlüklerden çıkaracaklar barış sözcüğünü. Barıştan söz etmeyi suç sayacaklar. Oysa insanlığın kardeşliğini savunan, insanları birbirine kırdıran, kültürleri yok eden savaşa karşı duran barışçılar dünya durdukça var olacak. Ve er ya da geç bir gün insanların arasında barışın, sevginin, özgürlüğün temellendiği bir başka dünya mümkün olacak.