CHP Genel Başkan Yardımcısı Aksünger, kişisel verilerin sızdırıldığı iddialarıyla ilgili CHP’li milletvekillerini bilgilendirdi. Aksünger vekillere gönderdiği bilgi notunda, kişisel verilerin 2004-2009 yılları arasında parayla satıldığını öne sürdü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aksünger, kişisel verilerin sızdırıldığı iddialarıyla ilgili CHP’li milletvekillerini gönderdiği bilgi notuyla bilgilendirdi. Milletvekillerine gönderdiği bilgilendirme notunda Aksünger, yapılmaya çalışılanın, CHP’ye karşı bir algı operasyonun parçası, Karaman’da ortaya çıkan, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşandığı da belirlenen çocuğa yönelik taciz, tecavüz konularını kapatmaya yönelik bir çalışma olduğunu savundu.
Bu kişisel verilerin, 2004-2009 yılları arasında parayla satıldığını, avukatların, bu tür mailleri aldıklarını defalarca kendilerine ilettiğini, sadece avukatların değil, emlakçılar ve diğer meslek gruplarının, bu verileri 300 ile 2 bin lira arasında bir rakamla sahip olabildiğini ileri sürdü. Aksünger, UYAP projesi devreye girdikten sonra, avukatların bu bilgilere ihtiyacı kalmadığını, bilgileri satanların, bir anlamda işsiz kaldığını, bu konuyla ilgili 27 Temmuz 2010’da yapılan operasyonla 15 kişinin gözaltına alındığını, 12’sinin ceza aldığını, bu kişilerde adres, telefon ve kimlik isimli üç dosyanın bulunduğu bilgisayarların ele geçirildiğini ifade etti. Dosyalarda 70 milyon kişinin kimlik bilgilerinin bulunduğunun basında yer aldığına işaret eden Aksünger, bu kişilerin sattıkları veriyi kimden aldığının, kaynağının, hükümet tarafından açıklanmadığını öne sürdü.
Aksünger, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın, bu verilerin 2010’da basına sızdırıldığını açıkladığını; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, verilerin YSK tarafından siyasi partilere verilen seçmen bilgilerinden olduğunu söylediğini; Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ise kimlik verilerinin CHP İzmir İl Teşkilatınca sızdırıldığını ifade ettiğini anımsattı.Bunların hepsinin, “külliyen yalan” olduğunu iddia eden Aksünger, “Bunun altındaki tek amaç, hükümetin bir erken seçime veya referanduma yönelik çalışmasıdır” dedi.YSK’nın, siyasi partilerle veri paylaşımına ilk kez 2009’da başladığını,verilerde anne kızlık soyadının da bulunduğunu, CHP’nin YSK’yı uyarması sonucu ise kaldırıldığını belirtti. Aksünger, Davutoğlu’nun, kimlik bilgilerinin sızdırılmasıyla ilgili “Eski bir CHP milletvekili hakkında yasal süreç devam ediyor ve elimizde yazışmalar var” dediğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Bahsedilen milletvekili, 2011’de açılan e-Seçmen sitesi için mahkemeye verilmiş olan önceki Genel Başkan Yardımcısı Sayın Emrahan Halıcı olabilir. İnternette dolaşan bilgiler için de 2007, 2008 yıllarından önceye ait kayıtlar vardır. Ellerindeki yazışmaların ne olduğu konusunda da açıklama yapmak zorundalar, YSK yazışması mı CHP iç yazışması mı?
Adalet Bakanı’nın ve Başbakan’ın yaptığı tüm bu açıklamalar, önümüzdeki muhtemel bir seçim veya referandumda, seçmen bilgilerinin siyasi partilerden saklanarak, istedikleri sonuçları elde etmeye yönelik bir çalışmadır. Bozdağ’ın ‘YSK, bundan sonra vatandaşların kimlik bilgilerini siyasi partilere vermeyecek’ sözü bu konudaki şüphelerimizi doğrular niteliktedir. Seçim Kanunu’nun 47.maddesi değiştirilerek, siyasi partilerden seçmen verilerini gizleyip, denetimi engellemeye çalışıyorlar, olası bir seçim veya referandumdan şaibeli de olsa, başarıyla çıkmak istemektedirler. Kurgu budur. Adalet Bakanı’nın, seçmen bilgilerinin siyasi partilere verilmesi konusu ile ilgili hiçbir yetkisi yoktur ve anayasal bir suç işlemektedir. YSK, bağımsız bir kurumdur ve bu yetki sadece YSK’ya aittir. CHP olarak biz, hem kişisel verilerin korunması hem de seçimlerin adil ve şaibesiz yapılması konusu ile ilgili üzerimize düşen her türlü görevi yapmaya hazırız.”