Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’de kaymakamlarla ikinci buluşmasını gerçekleştirdi. Erdoğan burada yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak Suriye ve PYD’ye karşı başlatılan operasyonların üzerinde durdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünde yeni anayasa komisyonunun çalışmalarına da değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında satır başları;
Cumhurbaşkanı külliyesi devletin sadece protokol yüzü değildir, olmayacaktır. Bu mekan elbette devlet işlerinin en üst düzeyde görüldüğü yerdir ama aynı zamanda devletle milletle birlikteliğinin de sembolüdür. Sizler kaymakamlar olarak vatandaşlarımızla doğrudan ve en etkin ilişki içerisinde bulunan, devletin adeta ete kemiğe bürünmüş, somutlaşmış timsali durumundasınız. Devletin imkanları ile vatandaşların hassasiyetlerini en üst düzeyde birleştirebilen başarılı bir kaymakamdır.
Elbette hukuktan, meşruiyetten ödün vermeyeceksiniz. Ama önünüze çıkan zorluklar ve sorunlar karşısında eliniz kolunuz bağlı oturmayacaksınız. Ya bir yol bulacaksınız ya da yol yapacaksınız.
Kendini mevzuat hazretlerine mürit olan kaymakamların belki başı ağrımaz ama bir iş de yapamaz. Marifet iltifata tabidir diye güzel bir sözümüz vardır. Başarılı olan kaymakamlarımızı takdir etmek buna karşılık aynı çabayı göstermeyenleri de tespit etmek durumundayız.
Türkiye zalim ile mazlumu savunanların ayrıldığı, maskelerin düştüğü bu süreçte küresel vicdanın sesi olmuştur. Türkiye tüm algı operasyonlarına rağmen Suriyeli kardeşlerine din, dil, mezhep ve etnik köken ayrımı yapmadan sahip çıkarak, tüm dünyaya insanlık dersi vermiştir.
ABD’nin uçuşa yasak bölgeye “evet” demediğini hatırlatarak, “Ama bak orada Rus savaş uçakları cirit atıyor ve binlerce, on binlerce oradaki mazlum, mağdur insan ölüyor. Hani biz koalisyon güçleriydik, hani koalisyon güçleri olarak beraber hareket edecektik. Hani ne oldu ve kalkıp Türkiye’ye şu söyleniyor, ‘PYD’ye, YPG’ye top atışlarını durdurun’. Kusura bakmayın, bizim böyle bir düşüncemiz yok. Türkiye’ye karşı bir kişi kalkıpta bir havan topu, bir mermi atarsa, bu kat be kat fazlasıyla karşılığını bulacaktır. Biz teröriste terörist demeye ve ona göre davranmaya devam edeceğiz.
Suriye konusunda Türkiye nefsi müdafaa konumundadır. Yani yaptığımız her şeyin, attığımız her adımın meşruiyeti vardır. Bu hassasiyeti anlayamayan veya saygı duymayan herkes öyle veya böyle bunun bedelini ödeyecektir. Türkiye can evine yöneltilen silahlar karşısında geri çekilecek veya teslim olacak bir ülke asla değildir.
Biz, bölücü terör örgütünün Suriye’deki kolunun izlediği politikayı, diğer ülkeler gibi uzaktan izleme lüksüne sahip değiliz. Topraklarımızın bütünlüğü, milletimizin birliği bakımından sınırlarımızın içinde sürdürdüğümüz mücadeleye bakışımız ne ise o sınırların Suriye tarafındaki gelişmeler konusundaki hassasiyetimiz de aynıdır.
Bölgede oynanan tüm oyunlar Türkiye’yi etkiliyor. İşte Rusya’nın durumu ortada, PYD’nin durumu ortada. DAEŞ ile mücadele adı altında işgal ettikleri topraklarda kendi fikirlerine katılmayan insanlara neler yaptıklarını görüyoruz. PYD’nin faaliyetlerinin ortaya çıkardığı sonuçlar Türkiye’yi hayati derecede etkiliyor. Esad rejiminin mücadelesi DAEŞ ile değil muhalif gruplarladır.
Güney sınırımızda yeni bir Kandil’in oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. PYD terör örgütünün Halep’in kuzeyinde attığı provokatif adımlara ve hayata geçirmeye çalıştığı emrivakilere asla müsaade etmeyeceğiz. Bölgede Türkiye’ye rağmen ‘oldu bitti’lerle fiili durumlar ortaya çıkarılmasına sessiz kalamayız, kalmayacağız.
Biliyoruz ki bizim için beka meselesi olan, onlar için sadece bir taktiktir, hatta operasyonel bir tercihtir. Biz bekamızdan vazgeçemeyiz ama onlar tercihlerini kolaylıkla değiştirebilirler. Şayet bu yapılanların gerisinde Türkiye’nin sabrının sınırlarını denemek gibi bir niyet varsa, o sınırların sonuna gelindiğini de bilmelidirler.
Biz macera peşinde değiliz, kimsenin de macera peşinde koşmasını istemeyiz. (Suriye’de yaşanan gelişmeler) Artık denizin bittiği yere gelinmiştir. Ya bu mesele kısa sürede çözüm yoluna girecek ya da kar topu gibi büyüyen ve yakın uzak tanımadan tüm dünyayı etkisi altına alacak daha büyük sorunların kapısı açılacaktır.
Batı ülkeleri ne kadar hoyrat, ne kadar insafsız, ne kadar vicdansız davranırlarsa davransınlar bu akını kontrol altında tutma şansları yoktur. Bunun için bir an önce Suriye’deki meselenin çözümü konusunda bir konsensüs sağlanmalıdır.
(Anayasa Mutabakat Komisyonu’na ilişkin gelişmeler) İpe un sermek denir buna. Bunların iş yapmak, iş üretmek diye bir derdi yok. Bu sadece ülkeyi kilitlemektir. Bunlardan bir şey çıkmaz. Öyle veya böyle ben inanıyorum ki aklı selim sahibi olan parlamentonun diğer üyeleri kesinlikle bu işe kararlı bir şekilde yürürlerse masadan çekilenlere de ‘hayırlı olsun’ demekten başka söyleyecekleri bir şey yok.