CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz milli muhalefet istiyoruz” diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Savaş çıkınca kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye? Ben sana o zaman milli diyeceğim. Kimse bizim milliyetçiliğimizi test edemez. Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazan bir partiyiz” sözleriyle yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, dün CHP’nin Meclis Grup konuşmasında özetle şunları söyledi:
Sayın Davutoğlu, ‘Biz milli bir hükümetiz, milli muhalefete de ihtiyaç duyuyoruz’ diyor. Lafa bak. Davutoğlu acaba millinin ne anlama geldiğini biliyor mu, endişem var. Milli demek, ülkesinin çıkarlarını savunmak demektir. Hangi millilikten bahsediyorsunuz? Sözde milli hükümete soruyorum. Durup dururken ‘kardeşim’ dediğin Esad’a niye saldırdın? Beraber tatil yapıyordunuz, bu hale geldiniz. Halkına yalan söyleyen bir siyasi parti milli olabilir mi? Terör örgütü şehirleri silah deposuna dönüştürürken, valilere talimat veren iktidar, milli lafını ağzına alabilir mi? Milliymiş. Türkiye’yi savaşa sokmak istiyorlar, bunlar da teşne. Savaş çıkınca kendi çocuklarını gönderecek misin cepheye? O zaman sana milli diyeceğim. Kimse milliyetçiliğimizi test edemez. Biz milliyetçiliğimizi Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazan bir partiyiz.
‘Ortadoğu’ya girmeyin, bir bataklıktır’ dedik. TIR’larla silah gönderdiler. Ne kadar cihatçı unsur varsa hepsi Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Kamplar kurdular. Pan-İslamizm hareketini, yani “Bütün İslam coğrafyasını biz yöneteceğiz” diye ortaya çıktılar. IŞİD 70 ilden militan toplamaya başladı ve tamamı bu hükümetin gözleri önünde gerçekleşti. Kadınlar, gencecik çocuklar öldürüldü, Vahhabilik aldı başına gitti. Her türlü çanak tuttular. Suriye’de kan aksın, yeter ki Esad gitsin dediler. Böyle bir milli politika yoktur, bu politikanın adı gayrımilli politikadır.Müslüman kanı akıtmak ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin görevi oldu? Cumhuriyet’in hiçbir döneminde olmadı bu. Diyorlar ki; Suriye politikamız. İflas eden Suriye politikası…
Münih’te Güvenlik Konferansı toplandı, dışlanan tek ülke Türkiye. Bağırıyorlar ya; ‘Ey Amerika, Ey Rusya’. Duvara bağırıyorsun. Kimse seni dinlemiyor, çünkü kimse seni adam yerine koymuyor. Bayırbucak’tan bahsediyorlar, ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı, haberleri yok. Parlamentoya bir sözleşme geldi. Geri Kabul Anlaşması. Geri kabul anlaşmasını imzalamayın dedik. Bunlar tıpış tıpış imzaladılar, biz milliyiz, siz gayrı millisiniz. Recep Erdoğan konuşuyor, ‘Bizim alnımızda enayi yazmıyor. Bu işin hakkı neyse bunu yaparız’ diyor. 2.5 milyon mültecinin Türkiye’de olduğu bir dönemde bu anlaşmanın altına nasıl imza atarsın? Alnınızda enayi mi yazıyor? Vallahi yazıyor, ancak enayiler yapar bunu. Dış politika efelenme alanı değildir, ülkenin geleceğini göremiyorsan, dış politikayı belirleyemezsin.
CHP nefret objesi haline getirilmek isteniyor. ‘Biz ne yaparsak destek versin’, istedikleri bu. Şehitlerin, Suriye’de akan kanın hesabının sorulması lazım. İstiyorlar ki CHP, hiçbir şeye itiraz etmesin. İstiyorlar ki CHP ‘Bu hükümet haklı’ desin. Asla kabul edemeyiz, asla susturamazlar, bu partinin genlerinde Kuvayı Milliye’nin ruhu vardır. CHP, hangi koşulda olursa olsun Türkiye’nin çıkarlarını sonuna kadar savunan bir partidir. CHP, hangi partiye mensup olursa olsun bütün vatandaşlarını baştacı eden bir partidir. Hiçbir vatandaşı arasında ayrım yapmayan bir partidir. Yayladağı’nda El Nusra militanları kafasını keserek bir askerimizi şehit etti. Bunun hesabını kim verecek? İktidar vermeyecek mi? Kabile reisleri bile Türkiye’ye kafa tutuyor. Sana ne İhvan’dan, Vahhabilik’ten?”