Başbakan Davutoğlu AK Parti grup toplantısında konuşuyor. Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu: “PYD özellikle Rusya-Türkiye arasında yaşanan gerilimden sonra, Rusya’nın bölgesel planlarının lejyoneri, paralı askeri haline gelerek, Türkiye’ye zarar vermeyi öncelik haline getirmiş durumda. YPG, PYD kesinlikle Kürtlerin temsilcisi değil, Suriye’nin temsilcisi değil, Rusya’nın lejyoner, paralı askerleridir” dedi.
Davutoğlu, “Rusya hastaneleri, okulları bombalıyor. Türkiye sınır güvenliği aldı diye Rusya Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet ediyor. Bu ne arsız bir yaklaşım. Bombardımanları alçak Rus uçakları yapıyor” dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Davutoğlu, “Yaptığımız bu operasyon neticesinde şu anda YPG unsurları Azez civarında ilerleyemiyor. Bundan sonra da Azez’e yaklaşırlarsa bizden en şiddetli tepkiyi göreceklerdir. Bölgedeki havaalanı herhangi bir şekilde Suriye muhalefeti güçlerine ve masum sivillere karşı kullanılmaya kalkılırsa o havaalanıyla ilgili de daha önce aldığımız tedbirleri almaya devam eder; havaalanını kullanılmaz hale getiririz” dedi.
Başbakan Davutoğlu, Ak Parti grup toplantısında hitap ederek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erzincan ziyareti kapsamında bir cemevine gerçekleştirdiği ziyaret hakkında konuşan Davutoğlu, “Erzincan’da yaptığımız temaslar çerçevesinde Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Cemevi’ni ziyaret ettik. Bu ziyaretimiz sırasında hem Alevi vatandaşlarımızın misafiri olduk hem de taleplerini dinledik. Anadolu Alevi İslam geleneğinde bütün bu geleneği özetleyen ifade vardır. Hak Muhammed Ali yolu. Cemevinde Alevi vatandaşlarımıza hitap ederek ‘Allah bizi Hz. Muhammed’in muhabbetinden ve Hz. Ali’nin ilminden, irfanından, yolundan uzak eylemesin’ dediğimde bütün Alevi vatandaşlarımız ‘Allah, Allah’ diyerek niyaz ettiler. İşte bu sesler Ali’siz Alevilik inşa etmek adına bu vatandaşlarımızı geleneklerinden koparmaya çalışanlara verilen en güzel cevaptı. Orada bir kere daha Türkiye’nin çok kültürlü yapısının bizim için ne büyük şans olduğunu gözleme imkanı buldum” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında AK Parti’de şahsi hesapların olmayacağını vurgulayan Davutoğlu, “Bütün vesayet odaklarına, bütün haksız kazanç odaklarına, bütün kirli plan sahiplerine karşı dimdik durduk. Milletin hukukunu koruduk. 14 yıldır bazı çevreler birliğimizi, bütünlüğümüzü zayıflatma beklentisiyle sayısız kampanya yürüttüler, yürütüyorlar. Ama her defasında elleri boşa çıktı. Çünkü AK Parti milletle bütünleşerek kendi bütünlüğünü sağlamıştır. Bizim aramızda ihtilaf bekleyenler çok beklerler. Çünkü bizde şahsi hesap yok, ulvi hesap var. AK Parti davası şahıs davası, şahısların şahsi davası değildir ve olmayacaktır. Bu dava Türkiye’nin davasıdır” diye konuştu.
Rusya’nın Azez’deki hava bombardımanlarına tepki gösteren Davutoğlu, “Suriye’deki gelişmeler hem büyük bir insanlık trajedisine hem de ulusal güvenliğimizi doğrudan tehdit edecek bir hale dönüşmüş durumda. Rusya, DEAŞ’la mücadele kılıfı altında DEAŞ dışında kalan bütün muhalif gruplara, sivillere yoğun bir şekilde saldırıyor. Dün gece geç vakit geldikten sonra arkadaşları son durumu öğrenmek için gece yarısı konutuma çağırdığımda Rus uçaklarının bombardımana tabi tuttuğu Tel Rıfat ve Azez ilçelerinin resimlerini gösterdiler. Emin olun boş bir alan dahi yok ki bomba düşmemiş olsun. Bre insafsızlar, ne istersiniz bu topraklardan? Hangi kirli hesabın adına bunları yapıyorsunuz?” açıklamasında bulundu.
Rus bombardımanına yönelik açıklamalarda bulunan Davutoğlu, Rusya’nın elindeki süresi geçmiş bombaları tüketmek için hava saldırıları düzenlediğini savunarak “Bunu gerekli yerlerle de paylaştık. Rus uçakları akıllı bomba kullanmıyorlar. Yaptığımız tetkikler şunu gösterdi ki Rus uçakları bombaları yüklüyorlar ve ellerindeki bütün bu bombayı tüketiyorlar ve nereye attıklarını da hiç hesap etmiyorlar. Sadece dün Tel Rıfat’a 200 sorti yaptılar. Düşünün bir küçük kasabaya. Her bir sortide ne kadar bomba atıldığını düşünün. Niye atıyorlar? Çünkü ellerindeki süresi geçmiş bombaları tüketmeye çalışıyorlar. Bu kadar alçakça bir plan içindeler. Çünkü en önemli konulardan biri mühimmat konusunda süresi geçmekte olan mühimmatın tüketilmesi. Hem bir taraftan sivilleri öldürüyorlar bir taraftan muhalefeti zayıflatıyorlar bir taraftan rejime destek veriyorlar bir taraftan da ellerindeki mühimmatı bitirerek bu mühimmatı kendi ülkelerinde tahrip ettiklerinde yol açılabilecek çevre zararlarını Suriye’ye taşımış oluyorlar. Bu kadar adice bu kadar insanlık dışı bir plan içindeler” dedi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu yaz, Halep’ten Humus’a doğru muhalefet ilerlemeye başlayınca büyük abilerine gittiler. Tarih boyu Müslümanlara zulmetmiş büyük abilerine, Doğu Anadolu’da Türkleri, Kürtleri katletmiş büyük abilerine Rusya’ya gittiler. ‘Sen gel biz yapamıyoruz, bu katliamı sen tamamla dediler. Sen daha iyi bilirsin katliamı, sen yap’ dediler. 30 Eylül’den bu yana bu alçak, bu hain, bu barbar uçaklar sivil-asker ayrımı yapmadan çocuk-yaşlı ayrımı yapmadan 8 bine yakın sorti yaptılar. Şimdi güya barışa doğru gideceğiz derken Münih görüşmesinde aynı alçakça saldırıyı devam ettiriyorlar ki ateşkes sağlanmadan önce Türkiye’nin Halep’e olan koridoru kapansın ve Halep açlığa mahkum edilsin. Sonunda zafer mutlaka inananların olacaktır”
YPG hedeflerinin vurulmasına ilişkin konuşan Davutoğlu, “En son Rusya’nın hava desteğiyle PYD, Minnak Havaalanı’nı ele geçirdikten sonra Türkiye sınırına çok yakın 100 bin insanın yaşadığı Azez’e saldırı gerçekleştirdi. Bu çerçevede Türkiye’ye dönük yeni bir mülteci akınına mahal vermemek ve mültecilerin güvenli şekilde bulundukları yerde kalmalarını temin etmek üzere cumartesi gününden itibaren Esad rejimi ve onun uşağı, onun piyonu, Rusya’nın piyonu olan PYD’ye YPG’ye yönelik hedeflere angajman kuralları çerçevesinde mukabelede bulunuyoruz. Mukabelede bulunmaya devam edeceğiz. Bana ilk topçu mukabelesi yapıldığında Azez’den gelen sesleri arkadaşlar dinletti. Emin olun insanlar sokağa çıkmış, Türkiye’ye dua ediyordu” diye konuştu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’le uçuşa yasak bölge konusunda mutabık kaldıklarını dile getiren Davutoğlu, “Bu son saldırıların Türkiye’yi hedef aldığı, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit ettiği açıktır. Aynı şekilde yoğun bir mülteci akınına yol açan bu saldırıların Türkiye’nin yanı sıra Avrupa’yı da hedef aldığı ortadadır. Sayın Merkel’le son yaptığımız her görüşmede bu konuda mutabık kalıyoruz. Onun da bizim de Hollanda Başbakanı ile yaptığımız görüşmede de mutabık kaldığımız husus Rusya’nın ve onun arkasındaki güçlerin temel hedefinin daha çok mülteciyi Türkiye’ye sürmek, etnik kıyım üzerinden demografiyi değiştirmek ve mülteciler üzerinden Türkiye’yi ve Avrupa’yı baskı altına almak olduğu aşikar. Sayın Merkel, dün yıllarca söylediğimiz bir teklifin haklılığını teyit ederek artık Suriye’de uçuşa yasak, güvenli bir bölge olması gerektiğini ifade etti. Eğer bu gerçeği 3 yıl önce fark etmiş olsaydı uluslararası toplum şu anda katledilmiş olan yüz binlerce insan belki katledilmiş hayatta olmuş olacaktı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Azez’e yönelik saldırılara gerekli mukabelelerde bulunarak engel olacağını yineleyen Davutoğlu, “Türkiye; kendi sınırlarını korumak, güvenliğine tehdit oluşturan etnik temizliği engellemek, yeni bir insani trajediye ve yoğun mülteci akınına izin vermemek ve Suriye’nin tek gerçek umudu olan muhaliflerin zayıflamasını engellemek üzere gerekli gördüğü zaman, gerekli gördüğü yerde, gerekli gördüğü şekilde mukabele etmeye devam edecektir. Türkiye, Azez’e yönelik saldırılara kesinlikle engel olacak, mukabelede bulanacaktır. Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinin raporlarıyla katliam yaptığı sabit olan bir terör örgütünün Rusya ve Esad rejimiyle iş birliği içinde Türkiye’ye karşı yeni bir mülteci dalgası oluşturmasına ve sivilleri katletmesine asla müsaade etmeyeceğiz” açıklamasında bulundu.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “DEAŞ, PYD ve YPG gibi terör örgütleri bu toprakların asli unsurları değildir. Bunlar arızi ve gayrimeşru unsurlardır. Suriye’deki temel problem Esad rejiminin sorunların esas kaynağı olarak görülmemesidir. Suriye’deki temel problem DEAŞ’la mücadele söylemi ve görüntüsü altında Esed rejiminin ömrünün uzatılmasıdır. DEAŞ’la mücadele ettiği varsayımıyla desteklenen YPG ve PYD de aynı gerekçeyle ses çıkarılmayan Rusya da DEAŞ’la mücadele etmiyor. PYD özellikle Rusya-Türkiye arasında yaşanan gerilimden sonra Rusya’nın bölgesel planlarının lejyoneri, paralı askeri haline gelerek Türkiye’ye zarar vermeyi öncelik haline getirmiş durumda. YPG/PYD kesinlikle Kürtlerin temsilcisi değil, Suriye’nin temsilcisi değil, Rusya’nın lejyoner, paralı askerleridir”
Rusya’nın Türkiye’yi Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne şikayet etmesini eleştiren Davutoğlu, “Günlerdir Rus uçaklarının bombardımanı altında hastaneler, okullar bombalanıyor. Resimleri gördüğünüzde yüreğiniz parçalanacak şekilde çocuklar katlediliyor. Bedenler parçalanıyor. Bunları yapanlara karşı Türkiye, kendi sınır güvenliği için tedbir aldı diye Rusya, Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’ne bugün şikayet ediyor. Bu ne arsız, bu ne küstah bir yaklaşım? Kendisi bombardımanlarla oradaki mazlumları katledecek Türkiye kendi sınırından yaptığı mukabelelerle sınır güvenliğini sağlamaya çalışacak. Rusya gidip Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet edecek. Neden? Çünkü kendisi BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi. Onun için işte biz dünya beşten büyüktür, diye haykırıyoruz” diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, BM ve ABD’den Suriye’de yaşanan gelişmelere karşı net tavır almalarını talep ederek şöyle konuştu: “İşin ilginç tarafı Rusya’nın bu suçunu yüzüne vurması gereken ABD ve diğer müttefiklerimiz sanki ortada bir suçlu özne yokmuş gibi bir anonim suçlu üzerinden Halepli sivillere yönelik bombardımanı kınıyoruz diyorlar. Kim yaptı bu bombardımanları, açıkça adını söyleyin? Bizler açık ve gür sesle söylüyoruz. Bu bombardımanları alçak Rus uçakları yaptı. Utangaç ifadelerle açıklamalar yapılıyor. Kim yaptıysa yapmasın. Sanki böyle rica dilli söylemlerle bu bombardımanlarla duracak. Sesi gür olmayanın sesi çıkmasın. Sesi gür şekilde çıkacak olanlar da korkmadan, cesurca söylenecek sözü dile getirsin. BM’den, Avrupalı dostlarımızdan, müttefikimiz ABD’den bu insanlık dışı kıyıma karşı açık ve net bir tavır göstermelerini beklemek bizim hakkımız ve bunu tekrar etmeye devam edeceğiz”
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Yaptığımız bu operasyon neticesinde şu anda YPG unsurları Azez civarında ilerleyemiyor. Bundan sonra da Azez’e yaklaşırlarsa bizden en şiddetli tepkiyi göreceklerdir. Bölgedeki havaalanı herhangi bir şekilde Suriye muhalefeti güçlerine ve masum sivillere karşı kullanılmaya kalkılırsa o havaalanıyla ilgili de daha önce aldığımız tedbirleri almaya devam eder; havaalanını kullanılmaz hale getiririz”
Kürtlerin devletinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Rusya ve Esad rejiminin çıkarlarını savunan bu terör örgütüne karşı aldığımız tedbirleri de artırarak sürdüreceğiz. Bu tedbirleri Türkiye’nin Kürtlerle savaşı olarak lanse etmeye çalışan uluslararası algı mühendislerine ve onların iş birlikçilerine karşı bir çift sözümüz var. Öyle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar ki ‘Türkiye, Kürt bölgelerini topa tutuyor’. Rusya’nın Azez’i bombaladığını görmüyorlar. Bizim tavrımızı sanki bütün Kürtlere yönelik bir tavırmış gibi yansıtarak bir algı operasyonu yapıyorlar. Bizim iç ve dış politikamız hiçbir zaman etnik ve mezhep temelli olmamıştır, olmayacaktır. Kürtlerin bir devleti vardır. O da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Kürtler bizim asli vatandaşlarımızdır. Bu toprakların sahipleridir. Kimse Kürtleri bu topraklarda yabancılaştıramaz. Kürtleri kimse istismar etmeye kalkmasın. Kürtlerin devleti de hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir”
PYD ve YPG’nin, PKK’nın Suriye’deki kolu olduğunu belirten Davutoğlu, “PYD ve YPG’yi bir Kürt örgütü olarak değil; terör örgütü olarak ele alıyoruz. PYD ve YPG, PKK terör örgütünün Suriye koludur. Talimatlarını Kandil’den almaktadır. PYD ve YPG, Suriye rejiminin ve işgalci bir güce dönüşen Rusya’nın kuklasıdır. Rusya ve Esad rejimi adına sayısız katliamlar yapmaktadır. PYD ve YPG’yi Suriye’deki Kürtlerin temsilcisi olarak değil, işgalci Rus güçlerinin ve eli kanlı Esad rejiminin taşeronluğunu ve lejyonerliğini üstlenen bir terör örgütü olarak görüyoruz”
Konuşmasında Deniz Baykal’ın dün CNN Türk’teki Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’a yaptığı açıklamaları hatırlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Baykal sınırımızda yaşanan gelişmeleri Türkiye’nin ulusal güvenliği perspektifinden yorumlayarak bir devlet adamına yakışır ciddiyetle konuştu. Kendisine teşekkür ediyorum. Sayın Baykal Türkiye’nin aldığı tedbirlerin meşru ve gerekli olduğunu açıkça ifade etti. Sayın Kılıçdaroğlu’nun 5 yıllık Suriye çizgisine bakın vicdan göremezsiniz, tutarlılık göremezsiniz, Esad’ın elini sıkanları görürsünüz. AK Parti’yi eleştirmek için yapılan çelişkili açıklamalar görürüsünüz. Sayın Baykal’ın açıklamalarını dinledikten sonra bir kez daha ikna oldum ki Türkiye’de milli iktidar önemli ama onun kadar önemli olan milli muhalefet. Biz milli muhalefet istiyoruz. Rusya ağzıyla konuşmayan, Esad ağzıyla konuşmayan bu toprağa ait olduğunu unutmayan bir muhalefete ihtiyaç var. Kılıçdaroğlu’na açık bir çağrıda bulunuyorum; bizim darbe hukukunun izlerini silmeye yönelik çalışmamız hazır, siz de bir çalışmanız olduğunu iddia ediyorsunuz, eğer samimiyseniz hemen bugün arkadaşlarımız bir araya gelsinler ve bu amaca matuf bir çalışma grubu oluşturularak gecikmeden anayasa komisyonunun çalışmalarının bitmesini beklemeden gerekli adımları hep birlikte atalım.”