MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan gündemi sarsan Bülent Arınç meselesiyle ilgili olarak “Kardeşlik hukuku yerini, ‘O zat’ sürecine bırakmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını maalesef artık söyleyemeyecektir. Çünkü artık onlara ‘o zat’ diye hitap etmektedir.” dedi. 03 Şubat 2016 Çarşamba 14:34Bu haber 355 kez okundu. 0 0 MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, AK Parti’nin dökülen şehit kanının ağır sorumluluğu ve Dolmabahçe’nin vebali altında ezilmekte, her geçen gün erimekte olduğunu söyledi. AK Parti’de adeta yeni bir hareket başladığını anlatan Ayhan, “Kardeşlik hukuku yerini, ‘O zat’ sürecine bırakmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını maalesef artık söyleyemeyecektir. Çünkü artık onlara ‘o zat’ diye hitap etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı çok sevdiği şarkının sözlerini artık şöyle değiştirmiş olsa gerek. ‘Beraber yürümüştüm o zatlarla’ ben bu yollarda’ ” diye konuştu. 7 Haziran’dan bu yana 300’e yakın şehit olduğunu kaydeden Ayhan, “Ülkenin Güneydoğu’su kan gölüne dönmüş, yabancı istihbarat ve paralı askerlerin cirit attığı konuşuluyor. Böyle bir dönemde, AKP’nin çözüm sürecinde yaptıkları ile ilgili itiraflar da ardı ardına gelmektedir. Sayın Başbakan ‘Hangi iş adamının hangi mezarlık görüntüsü altındaki yerlere götürülüp işkence edildiğini, hangi iş adamlarından hangi haraçların alındığını, Kandil’e kimlerin götürülüp nasıl baskılar altında inletildiğini biz biliyoruz.’ diyor ve ekliyor ‘ama Sabırla, Çözüm Süreci işlesin diye…’ Biliyorsa gereğini niye yapmamıştır? Görevini niçin ihmal etmiştir? Bu beyanatlar doğruysa, kanunlarımıza ve Anayasamıza göre suç işlenmiş demektir.” şeklinde konuştu.
AK Parti medyasında ‘Çözüm süreci’nin final fotoğrafı’ olarak sunulan Dolmabahçe’de hükümet, parti ve bürokrasinin temsil edildiğini ifade eden Ayhan, “Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dolmabahçe’yi kabul etmiyorum, mutabakatın yeri Parlamento’dur’ çıkışıyla cami avlusuna bırakıldılar. Haberi var mıydı yok muydu o ayrı olay. Daha o gün Arınç, Hükümet Sözcüsü olarak Erdoğan’ın bütün süreçten haberdar olduğunu açıklamıştı. Şimdi de aynı şeyleri tekrar ediyor ama o zamandan kat kat fazla etki yapıyor. Çünkü yedi ayda 300’e yakın şehit ve hâlâ girilemeyen bölgeler vardır. Sayın Arınç ‘bildiklerimin çok azını söyledim’ diyor. Ve Cumhurbaşkanı’na cevap veriyor. ‘Dolmabahçe görüşmesinde yer alan 3 değerli arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanı’nın ikaz ve itirazlarına rağmen böyle bir fotoğraf vermişlerse, bu büyük suçu işlemiş olanlar niye hükümetimizde bakan olarak taltif edilmiş olsunlar?’ diyor. ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Yalçın Akdoğan’ı ne kadar çok sevdiğini ve güvendiğini bildiğim için, Dolmabahçe görüşmesi ve detaylarına dair tüm bildiklerimi tarih huzurunda Sayın Yalçın Akdoğan’ın namusuna emanet ediyorum.’ diyor. AKP içindeki bu ‘etkili’ ve ‘yetkili’ kişinin vereceği cevabı ve yapacağı açıklamaları merakla bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
AK Parti’de dökülen şehit kanının ağır sorumluluğunun ve Dolmabahçe’nin vebali altında ezilmekte her geçen gün erimekte olduğunu vurgulayan Ayhan, “AKP’de adeta yeni bir hareket başlamış, kardeşlik hukuku yerini, ‘O zat’ sürecine bırakmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını maalesef artık söyleyemeyecektir. Çünkü artık onlara ‘o zat’ diye hitap etmektedir. Bir başka AKP kurucusu, Sayın Çelik çözüm sürecine ilişkin açıklamaların ardından AKP Genel Başkanı Başdanışmanlığından gördüğü lüzum üzerine ayrıldığını açıklamıştır. Eski Cumhurbaşkanımıza yakınlığı ile bilinen kalemler yandaş medyadan bir bir kovulmaktadır. Ekonomimizin ilk ‘fani çıpası’ Sayın Ali Babacan bile, şimdilik vitrin süsü haline getirilerek, siyasi hayatına devam edebilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı çok sevdiği şarkının sözlerini artık şöyle değiştirmiş olsa gerek. ‘Beraber yürümüştüm o zatlarla’ ben bu yollarda”
Terörle Mücadele Master Planı’nın ‘yeniden inşa sürecini yeniden inşaata’ indirgenmiş TOKİ mantığı ile hazırlandığını hatırlatan Ayhan, “Sayın Başbakan sadece binaları inşa edilerek yandaş müteahhitlere iş gözüyle mi bakmaktadır? Sayın Başbakan Sur’u Toledo’ya çevireceklerini söylüyor. Davutoğlu’nun, Sur’un yeniden inşası için İspanya’da bir ‘özerk bölgenin’ başkentini örnek vermesi, HDP’nin ‘öz yönetim’ talepleri ile birleşince, acaba bu Master Plan özerkliğe mi yoksa milli birlik ve bütünlüğe mi hizmet edecek diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Başbakan’ın Terörle Mücadele Master Planı’nın ekonomik ve sosyal boyutunu açıklayacağı, ‘Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planı’ ile terörle mücadelede yeni bir döneme girileceğini söylenmektedir. Her bakanlık ve kurum kendi görev alanı çerçevesinde terörden mağdur olan şehir ve oradaki vatandaşların sosyal, ekonomik ve psikolojik mağduriyetlerini gidermek için çalışacaktır. AKP’nin ve Sayın Başbakan’ın önce bölge halkını ve kamu düzenini teröre teslim edip, sonra mağduriyetleri gidermek için master plan hazırlaması nasıl izah edilecektir?” diye sordu.
AK Parti’nin Anayasa değişikliği için tek motivasyonunun başkanlık sistemi olduğunu vurgulayan Ayhan, “Cumhurbaşkanı son olarak Pinochet’in memleketinden, ‘Türkiye’de sistem değişikliğine gidilmelidir’ çağrısı yapmıştır. Her gittiği ülkede gördüğü başkanlık sistemlerine imrendiğini düşündüğümüz Sayın Cumhurbaşkanı, bu kez de Pinochet’in memleketi Şili’den bu çağrısını yenilemiştir. Bu çağrının yapıldığı yer Türkiye’ye layık görülen sistemi anlatması bakımından manidardır” dedi.