Hepimiz aynı gemideyiz!..

Yeni bir yıla daha girdik. Kimi sevinçli kimi hüzünlü… Kimi yorgun kimi enerjik… Nasıl hissediyorsunuz kendinizi bilmiyorum ama dileğim her daim mutlu ve sağlıklı olun. Sormuşlar “Para mı isteğin yoksa sağlık mı” diye… Genç olan cevap vermiş “Tabii ki para”… Yaşı geçkin olan hemen atılmış: “Sağlık” diye… Bu iş böyle!.. Parasız olmuyor, yaşam için gerekli ama bunun kıstası nedir? Herkese göre değişir…
Henüz 55 yaşında idi ve Türkiye’nin en zenginlerinden biriydi. Bir gün sonra Davos’a katılacaktı. Bileti alınmış, yeri en güzel otelden ayrıltılmış. Ama ne oldu, sabah bir kalp krizi, dev gibi adam, daha genç sayılabilecek yaşta göçtü gitti. Anlamışsınızdır Mustafa Koç’tan bahsediyorum. Ülke için, aile için büyük bir kayıp.
Polis muhabirliği, istihbarat, spor yazarlığı derken, ulusal gazetelerdeki son 10 yılım iş dünyası içinde geçti. Tanımadığım iş adamı, holding patronu, özel ve kamu üst düzey yöneticisi kalmamıştır neredeyse… Yaptığım görüşmelerde bir çoğu bana girişte yazdığım küçük anektodu aktarmışlardır.
Para önemli ama, paradan daha önemli şeyler var hayatta… Onur, haysiyeti saymıyorum bile… Sağlık ise olmazsa olmaz… Aile, ülke sevgisi ise an başlarda gelir sıralama yapsak. Çoğu zaman yaşamda ıskalasak da birçok şeyi durum aynen budur.
Onun için göçüp giderken, nasıl bir tat bırakacaksınız insanlarda, sizi nasıl hatırlayacaklar?.. Veya hatırlayacaklar mı?.. Akıllara önce ne gelecek?..
Ocak ayında Mustafa Koç’un yanı sıra, Kamer Genç’i de kaybettik. Uğur Mumcu’nun katledilişini de yine Ocak ayı içinde andık.
Her insan yaşamı boyunca sayısız iş yapmıştır. Herkes de bu insanları kendilerince hatırlarlar ve anarlar. Ne etki yaptıysa size öyle hatırlamak ve anmak da doğal olandır.
Örneğin ben bu üç insanı tek bir ortak noktada anıyorum. Atatürkçü olmaları beni etkiliyor. Bu da benim için en değerli olandır.
Nurlar içinde yatın!..
***
Bir arkadaşım geçenlerde “Artık bu ülkeden hiç umudum kalmadı. Gitmek lazım” dedi. Usanmış belli ki!..
Halbuki ona bu kadar siyasete ve siyasetçilere bel bağlama demiştim!..
O ise siyasetin ne kadar önemli olduğunu anlatır dururdu hep!..
“Birkaç hırsız, birkaç soysuz yüzünden siyasetten soğuyacak değilim ya” derdi!..
Ne oldu? Şimdiler de gitme planları yapıyor!..
Sadece ülke genelinde değil sorunları, siyasetin tam göbeğinde ve dost sandıklarından da dertli biliyorum.
Kime inanacağını kime güveneceğini şaşırmış!.. Yıllardır yaşadıkları ders olmamış gibi, halen çözemediği olaylar içinde…
Ve “Gitmek lazım” diyor!..
Halbuki; bugün eleştirdiğimiz her şey, eskiden yok muydu?.. Siyaseten her şey güllük gülistanlık mıydı?.. Ak-Pak mı idi tümü yaşanılanların?..
Siyaset bir bilim… Demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru ama sadece Türkiye’de değil tüm ülkelerde yozlaşmaya meyilli tehlikeli bir güç odağı.
Oldum olası, “İnsan’ı” unutuyoruz sürekli!.. Veya öylesi işimize geliyor!.. Yetişmiş işgücü, kaliteli beyinler olmadıkça çok zor… Hele hele siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmaya alışmışsa bireyler ve de toplum, bunu artık hoşgörü ile karşılıyor ve o da payını almaya çalışıyorsa işimiz daha da zor.
Siyasilerin söylemleri doğrulamıyor mu bu tespitlerimi?.. Hangi parti olursa olsun, hastalık aynı… Hiç empati yapmıyor kimse. Varsa yoksa ben!.. Tepeden tırnağa bir kokuşmuşluk hakim verilen mesajlarda. Zaten güven sıfır!.. Fikirden, zekadan vazgeçtik, zerre saygı da yok. Sürekli bir didişme hali!.. Gerginlik, huzursuzluk!..
Böyle bir ortamda gençler siyasete ilgi duyarlar mı?
Sanmam!..
Peki; Tavsiye eder miyim?..
Etmem!..
Sadece; “Kendinize güvenin” derim.
Topyekün tavsiyem ise;
“Vatan’ı sevin… Bayrağı sevin… Atatürk’ü sevin”
Gitmek, küsmek çare değil!.. Bu ülke hepimizin!..