Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Anayasa Platformu’nun düzenlediği etkinlikte konuştu. Konuşması sırasında başkanlık sisteminden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Benim teklifim millete sorulmasıdır’ dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları
-Yeni anayasa çalışmalarında emeği geçen ve geçecek olan herkesi şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Bu mesele yerlidir, millidir. Milli olan her meselede ben de Cumhurbaşkanı olarak varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar olan her anayasa ithaldir. İthal anayasa ile yönetildik.
“Yeni Anayasa için Hep Birlikte Çağırısı’nın şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşumuz tarafından desteklendiğini öğrendim. Bu sayı kısa süre içerisinde inanıyorum ki çok daha yüksek rakamlara çıkacaktır. Bunun ise ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Çünkü bu mesele herhangi bir kurumun veya şahsın değil bizatihi milletimizin meselesidir.”
“Bu mesele millidir, bu mesele yerlidir. Milli olan her meselede, yerli olan her meselede Cumhurbaşkanı olarak ben de varım, bunu açıkça söylüyorum. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hakim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz”
“Artık burada yapılması gereken, yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayan, oyalayıcı topu taca atıcı tavırlar yerine samimi bir şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır. Yeni anayasa ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse, tatbiki, uygulaması da o derece güçlü, gerçekçi olur.”
“Yürütme meselesi sanıyorum yeni anayasa çalışmalarının düğüm noktasını teşkil edecektir. Biz, parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Yeni Türkiye’nin inşası sürecinde yeni anayasaya ve onunla birlikte hayata geçirilecek başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz”
“Milletime özellikle sesleniyorum, şu yanlışı peşinen düzeltmek istiyorum. Başkanlık sistemi Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi değildir. Bunu böyle bilelim. Bu sistemi Cumhurbaşkanlığımda da konuştum, Başbakanlığımda da konuştum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum zaman da konuştum. Buna yeni başlamadık. Biz dersimizi iyi çalışıyoruz. Benim bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor.”
“Başkanlık sistemi konusundaki bir diğer önemli avantajımız, 16 Ağustos 2014 itibariyle cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olmasıdır. Adım atıldı, bu iş yürüyor. Ülkemizde bu sistemle seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş bir şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. Meclisin seçtiği cumhurbaşkanlarının da tümüyle siyasi gündemin dışında kaldığını, yetkilerini tarafsızlık içinde kullandığını söyleyebilmemiz mümkün değildir, kendimizi aldatmayalım”
“Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen, uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapmış Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz. Ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum.”
Geçmiş dönemlerde dahi farklı görüşe sahip cumhurbaşkanlarının hükümetlere nasıl zorluklar çıkardığını gördük.
Benim teklifim; kararın milletimize bırakılmasıdır. Hem parlamento bu noktada bir karar vermelidir, ama parlamentonun kararı arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı vekiller değil asil olan millet vermelidir”
“Başkanlık sisteminin nasıl kullanılması gerektiğini yeniden yapılandırmalıyız.”
“Nasıl sözde ‘cemaat’ adı altında devlette paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, ‘özerklik, öz yönetim’ adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız, bunun böyle bilinmesi lazım.”