Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 99 baraj ve HES açılışı töreninde konuştu.
Erdoğan konuşmasında Diyarbakır’daki terör saldırısı ile ilgili sert açıklamalar yaptı.
Erdoğan bildiriye imza atan akademisyenlerle ilgili olarak “Şimdi buradan ben ilgili kurumlarımıza sesleniyorum. Dün seslendim, bugün de sesleniyorum. İlgili kurumlarımızın da anayasamıza ve yasalarımıza göre açık suç teşkil eden bu ihanet karşısında, anayasal ve yasal gereklerini yapacaklarına inanıyorum. Buradan asla taviz verilemez” dedi.
Erdoğan CHP’ye de sert çıkarak Beni asıl üzen bu ülkenin ana muhalefet liderinin ortaya koyduğu tutumlar ve beyanlardır” dedi.
Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu’nda gerçekleştirilen “Kamu- Özel Sektör Tarafından Tamamlanan 99 Baraj ve Hidroelektrik Santrali’nin Toplu Açılış Töreni”ne katıldı.
Erdoğan, “Toplam yatırım tutarı 10 milyar lirayı bulan bu eserlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen Sayın Bakanımız ve ekibiyle, iş adamlarımıza, firmalarımıza teşekkür ediyorum. Kalkınan, büyüyen, üreten ve refah düzeyi de buna göre artan Türkiye’nin enerji talebini karşılamak için bu yatırımları kesintisiz olarak sürdürmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
Son yıllarda ülkedeki güven ve istikrar ortamına zarar vermeye yönelik saldırıların ilk hedeflerinden birinin enerji yatırımları olduğuna işaret eden Erdoğan, “Gezi olayları sırasındaki taleplerden biri neydi biliyor musunuz? HES inşaatlarının durdurulmasıydı.17-25 Aralık darbe girişiminde hedef alınan iş adamlarına bakıyoruz, onların da çoğunun ülkemizin enerji yatırımlarında büyük pay sahibi şirketlerin sahipleri olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 200’ten beri gerçekleştirdiği yatırımlara rağmen hidroelektrik enerji potansiyelinin ancak yarısını kullandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Türkiye özellikle 2003 yılından beri gerçekleştirdiği çok büyük yatırımlara rağmen 180 milyar kilovatsaat olarak hesaplanan hidroelektrik potansiyelinin ancak 91 milyar kilovatsaatini, yani yarısını kullanabilmiştir. Bu oran Amerika’da yüzde 86, Japonya’da yüzde 78, Norveç’te yüzde 72’dir. Peki siz bu ülkelerde HES yatırımlarından vazgeçilmesi için eylem yapıldığını duydunuz mu, gördünüz mü? Bu yatırımları yapan iş adamlarının hedef alındığını duydunuz mu? Elbette göremezsiniz, duyamazsınız. Ben ne gördüm, ne duydum çünkü bu ülkelerde bizdeki gibi kendi ülkesine, kendi milletine husumet besleyen kesimler, onları destekleyen siyasetçiler ve medya kuruluşları bulamazsınız.
Değerli kardeşlerim, maalesef ülkemizde bedeni bu topraklarda yaşayan ama ruhu bu coğrafyanın, bu milletin tüm birikimine, değerlerine düşman sayıca az fakat sesi çok çıkan bir kesim var. Bunlar buldukları her fırsatta içlerindeki kini, husumeti, çirkinliği ortaya saçıyorlar, dışa yansıtıyorlar. İşte son örneğini pazartesi günü hep birlikte yaşadık. Kendilerine ‘akademisyen’ diyen bir grup, bir güruh çıkıp alenen terör örgütü yanında saf tutarak devletine ve milletine kin kustu.”
-Bu sabahta teröristler bombalı araç roket ve silahlarla saldırdı. 1’i şehit 2’si polis yakını 6 kişinin öldüğü 39 kişinin yaralandığı saldırı, terör örgütünün alçak yüzünü göstermektedir.
-Bizi ancak Allah’ın önünde rükuda ağiliriz.
-Bu sözde aydınların milletle alakası yoktur. Onlar bu milleti nasıl karıştırırız onun peşindedirler. Bu düşünce ve ifade özgürlüğü meselesi değildir. Bu sadece devletin ve milletin bekası meselesidir.
-Develete yapılan her türlü saldırıya karşı önlem almak devletin vazifesidir. Devletin olmadığı yerde kan olur, kaos olur ,gözyaşı olur. Güneydoğu Anadolu bölgesinde çeşitli şehirlerde ilçelerde vatandaşlarımızın hakkını gözetmek zorundayız.
O bölgelerde evler alttan birbirlerine tünellerle bağlı. Bu evlerde oturan Vatandaşlarım evlerinden çıkarılıyor. Dağdaki teröristler bu evlere yerleştiriliyor.
Benim itirazım bu akademisyenlerin farklı bir görüş ortaya koyması değil, buradaki mesele kendilerine akademisyen diyen bu kişilerin terör örgütünün üslubunu kamuoyuna dayatmasıdır.
Bunun terör örgütünün silahını alıp insanların üzerine doğrultmaktan farkı yoktur.
Bu ifadeleri benimseyen herkes bilsinki bizim karşımızdadır.
“Şimdi buradan ben ilgili kurumlarımıza sesleniyorum. Dün seslendim, bugün de sesleniyorum. İlgili kurumlarımızın da anayasamıza ve yasalarımıza göre açık suç teşkil eden bu ihanet karşısında, anayasal ve yasal gereklerini yapacaklarına inanıyorum. Buradan asla taviz verilemez.” dedi.
Biz tek millet olma gayreti içerisindeyiz. Yani tüm etnik unsurlarla tek millet tek bayrak peşindeyiz. Bu ülkede ikinci bayrak dalgalandırılamaz. Kardeşlerim Ankaradan sesleniyorum
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. O da uğrunda ölen varsa bayraktır. Toprak şehitlerimizle vatan olur. Kendi ülkesine yabancıları davet etmek neyin nesidir. Bu mandacı zihniyeti nedir? Dünya üzerinde hiç bir devlet kendi toprak bütünlüğüne saldırı karşısında sessiz kalamaz.
Hiç bir devlet hendek siyasetine rıza göstermez.
Milletimizin bu mandacı artıklarına hakettikleri cevabı vereceğini biliyorum. 100 yıl önce de aynı zihniyet arz-ı endam etmişti. Milletimiz sayesinde bu mandacı zihniyet mağlup olmuştur.
78 milyon vatandaşımızı sözde aydınlardan icazet alarak mı yönetiriz? Biz izni ve görevi milletimizden aldık. Burada sadece devletin kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğine saygı var. Vatandaşlarımızın tüm haklarına fütursuzca saldırıyorlar. Bunlar Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor. Bunlar benim Kürt kardeşlerimin mahremiyetlerini çiğniyor. Kürt Başkan benim vatandaşlarımı sokağa davet etmedi mi? 50 kardeşim ölmedi mi? Yasin Börü’yü bir apartmandan aşağı atarak arabayla çiğnemedi mi? Bunları yaşamadık mı? Yaşadık. Biz 78 milyona hizmet verdik.
Bu 99 barajı görüyorsunuz. Ülkemin dört bir yerinde var. Bölücü terör örgütü ve onların siyasi temsilcileri Güneydoğu Anadolu’da baraj istemiyor. Ilısu Barajı için bize yapmadıklarını bırakmadılar. Ama biz yapacağız. Onlar yıkar biz yaparız. Terör örgütü yanında yer almak için o bildiriye imza atan sözde akademisyenler gibi ruhunuzun kirlenmesi, kararması lazım. Bu mümkün mü?
Beni asıl üzen bu ülkenin ana muhalefet liderinin ortaya koyduğu tutumlar ve beyanları.
“Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor, terör örgütünün propagandasına alet olmasından duyduğu pişmanlığı dile getiren bir televizyon programcısını ‘dik duramadın’ diye eleştiriyor. Bu genel başkana göre o televizyon programcısı bu durumdan üzüntü duymak bir yana, aynı tavrını sürdürmeli, yani terör örgütünün propagandasına devam etmeliymiş, öyle diyor genel başkan. Biliyorsunuz aynı zat daha önce hendekçi teröristleri de arkadaşı olarak ilan etmişti. Beyefendi bir kazma kürek de sen eline al, sen de git orada hendek açıver.”
Dün bir gazetenin manşetine bakın: İstanbul saldırısı sonrası Katliam ülkesi diye yazıyor.
Fransa saldırısı için “Fransa çocuklarına ağlıyor” diye manşet atıyorlar. Yabancı basının da iki yüzlü tavrını gördünüz. Sakın bundan sonra bize gelip bağımsız, objektiflikten bahsetmesin.Katliam ülkesi diye sunması bizi şaşırtmadı. Sen bu ülkenin medyasısın ve bu ülkeyi katliam ülkesi olarak sunuyorsun. Paris ve İstanbul saldırıları karşısında yaptıkları çifte standartı da görmüş olduk.