Başkanlık sistemine karşı olduğunu tekrarlayan CHP lideri, “Getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim, ondan sonra başkanlığı tartışalım. Ama darbe yasalarını değiştirdiğiniz zaman kimsenin aklına başkanlık sistemi gelmeyecek” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül artığı olan ve darbe yasalarını tahkim eden yasaları değiştirdiğiniz zaman kimsenin aklına başkanlık sistemi gelmeyecek. Getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim” dedi.
Kılıçdaroğlu, katıldığı programda şunları kaydetti:
“Sadece Anayasa değil, 12 Eylül darbe hukuku dolayısıyla bir komisyon kuruyoruz. Anayasa, darbe hukukunun parçası. Bu komisyonu Anayasa Komisyonu olarak değil Darbe Hukukunu Temizleme Komisyonu olarak düşünüyoruz. Aynı komisyon, anayasayı görüşürken darbe hukukunu da görüşecek ve değiştirecek. Eş zamanlı değişecek. 12 Eylül artığı olan ve darbe yasalarını tahkim eden yasaların değiştirilmesini istiyoruz. Demokrasiyi, anayasayı bunun için istiyoruz yoksa anayasa olsa ne olur olmasa ne olur.
Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi, demokrasi kültürünün yerleşmesi, darbenin getirdiği antidemokratik hükümlerin kaldırılması için komisyonun toplanmasını istiyoruz. Toplum kendisini bir cenderede hissediyor. Toplumu özgürlükçü dünyayla buluşturmamız lazım. Tam anlamıyla özgürlükçü bir ülke yaratmak istiyoruz.
‘Demokratik bir başkanlık sistemi’ diyorlar. Getirsinler darbe yasalarının hepsini değiştirelim, ondan sonra da oturalım başkanlık sistemini tartışalım. Bunları değiştirdiğiniz zaman kimsenin aklına başkanlık sistemi gelmeyecek. Bir kişiye endeksli rejim oluşturmaya çalışıyorsunuz. Başkanlık sistemine karşıyız, bunu kişisel olay olarak görmüyoruz, ama o kişisel görüyor. Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içinde kaldığı sürece, ettiği yemine sadık kaldığı sürece sorunumuz yok..
Bir ülkenin rejimi Sabahtan akşama değişmez. 200 yıllık parlamenter deneyimimiz var, kör topal gitmişiz, darbeler olmuş ama parlamenter sistemden vazgeçmemişiz. 13 yıldır kimsenin aklında değildi de neden Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra, geldi. Çok talihsiz bir açıklama yaptı. Hitler örneğini verdi. Hitler örneğinden sonra Almanya, niye parlamenter sisteme geçti? Parlamenter sistemi çalıştırmayan mekanizma ne? Tartışmamız gereken bu. ‘Sistemi düzeltmeyelim, yeni bir sistem kuralım’ diyorlar. Tıkanıklığın can damarı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin çalıştırılmaması. Bir kişinin ihtiyacına göre rejim mi değişir. Hitler Almanyasını örnek göstermesi aklından geçen bir rejimin dillendirilmesidir. Bu mu başkan olacak? Türkiye, yeni bir felaketin eşiğine sürüklenir.
Otur, vatandaşlar sana en güzel koltuğu verdi, otur görevini yap. Sana verilen yetkilerin ötesini kullanıyorsun. Anayasayı açıkça ihlal ediyorsun. Bir siyasal liderin verdiği sözün arkasında durması gerektiğini düşünen biriyim.
Referanduma iki metin gideceğini sanmıyorum çünkü öyle bir çalışma yöntemi yok. Kimse kusura bakmasın biz iktidara güvenmiyoruz. Başkanlık konusunu istemiyoruz, niye getiriyorsunuz. Çözümsüzlük için getiriyorsunuz, getirmeyin bunu. Başkanlık sistemi nasıl referanduma gidecek? Vatandaşı kandırmak için her türlü numarayı çekiyorsunuz. Erdoğan’ın başkanlıkta ısrar etmesi aslında, Davutoğlu ve arkadaşlarının çalışmadığının kanıtı. ‘Bunlar çalışamıyor, acizler, yetkileri bana verin’
(Bahçeli’nin başkanlığa daha sonra destek verip vermeyeceği konusunda) Bahçeli de söz vermişse, arkasında durur.
Her kurultay değişim demektir. Bu kurultayda da yönetim kademelerinde değişim olması doğaldır. Özel bir koltuk merakım gerçekten yok, koltuk insana sorumluluk yüklüyor. Adaylar çıkar, demokratik yarış olur ben de çok mutlu olurum. Lider eksenli değiliz. Balbay ile bu sabah konuştuk. Siyasi olarak genel başkanlığı daha iyi yapacağını düşünüyorsa elbette hakkı var. Bu sabah amcası yaşamını yitirmişti, başsağlığı diledim. Şu kişi genel başkan olmasın, bunun ayağını kaydıralım, ekibini yok ederim anlayışında değilim. Kurultayda konuşmamı ağırlıklı olarak demokrasi üzerine inşa edeceğim. Yüzde 33 cinsiyet, yüzde 10 gençlik kotasının yükseltilmesini istiyoruz. Ön seçimden vazgeçmeyeceğiz
Cuma namazına gidemezsin diyen bir kamu yöneticisi duymadım. Bunun siyasi malzeme konusu yapılması doğru değil. Bölgede İran ile Türkiye’nin bölgenin geleceği açısından işbirliğine gitmesi lazım.
Kürt sorununun çözüm adresi TBMM’dir. Sorunun çözümü konusunda hükümet samimi değil. Sorun çözüldü de biz engel mi olduk? Doğu’da, ‘Batı beni istemiyor’ algısı yerleşti. 35 yıl Batı’da kalan, şimdi Diyarbakır’da hekimlik yapan birisi, ‘Ben Türkleşmiş bir Kürdüm, acaba kimliğim nedeniyle mi bunlar yapılıyor?’ diyor. Zihinsel kopuş olursa çok kötü. Karların altında cesetler var deniliyor. Bir ceset var ve hâlâ gidip alınamıyorsa bu güvenlik güçleri ne yapıyor acaba. hendek kazılması doğru değil. Sorunun mağduru masum insanlar ve çocuklar. Siz terörle mücadele ederken sivillere zarar verirseniz, sivilleri perişan ederseniz.”