CHP Sözcüsü Koç, “Ateşe körükle gidiyor. Makam büyük geliyor. Bu krizin faturasını milletimiz ödeyecek” diye konuştu. CHP Sözcüsü Haluk Koç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya krizinde CHP’ye yönelik eleştirilerine ilişkin olarak, “Bugün ne yazık ki kendi ettiği yemini çiğneyen, yapması gereken görevi de ihmal eden bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı’nın bir algı oluşturmak için CHP’yi suçlaması obsesif kompulsif bozukluk değilse, yalancılıktır, müfteriliktir ve hakarettir” dedi. Koç basın toplantısında şunları kaydetti:
“Devlet adamlarının işi halkın bir kesimini diğer kesimi aleyhine kışkırtmak değildir. bugün kendi ettiği yemini çiğneyen, yapması gereken görevi ihmal eden bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarla Türkiye’yi geren, kutuplaştıran, ateşe körükle giden bir profil çiziyor. Türkiye dış politikada önemli bir süreç içerisinden geçerken ve herkesin hassas hareket etmesi gerekirken, Cumhurbaşkanı işi gücü bırakmış, ‘Ben buradan nasıl puan toplarım, nasıl muhalefet partilerine saldırırım’ diye bir düşünce ile hareket ediyor.
Erdoğan’ın CHP ile Rusya arasında sanal bir bağlantı kurma çabası, devlet aklını değil adeta AK troll aklını gösteriyor. CHP ile Putin arasında ne geçmişte ne de bugün hiçbir ilişki yoktur. Hiçbir CHP’li Putin ile baş başa yürüyüşler yapmış, akçeli ilişkilere girmiş, Türkiye’yi 5’lisine alır mısınız diye pazarlıklar yapmış değildir. Sürecin başından itibaren sınır güvenliğinin sağlanması noktasında hükümete destek verdiğimizi ifade ettik. Bütün bunlara rağmen Cumhurbaşkanı’nın algı oluşturmak için hala CHP’yi suçlaması ve CHP’ye saldırması obsesif kompulsif bozukluk bir başka deyişle hastalık seviyesinde bir takıntının eseri değilse, yalancılıktır, müfteriliktir ve hakarettir.
Türkiye’nin egemenlik hakları ve hava sahasının korunmasını ve buna mutlak saygı gösterilmesini savunuyoruz. Bununla birlikte dış politika konularında, iç politika mülahazalarıyla yapılan sorumsuz açıklamaların daha ölçülü bir noktaya çekilmesi önem taşımaktadır. Rusya’yla gelişen ve pek çok alanda stratejik işbirliğine dönüşmüş olan ilişkilerin bir anda bu noktaya getirilmiş olması ciddi olarak sorgulanmalıdır. Bu çekişmenin her iki tarafa da orta ve uzun vadede yarar sağlamayacağı çok açıktır.
Bugün yaşanan olayın faturasını Rusya’ya malını satan ihracatçımız, ülkenin kalkınmasında rol oynayan müteahhitlerimiz, Türkiye’den destek bekleyen kardeşlerimiz ve Suriye’de ciddi çıkarları tehlikeye giren ülkemiz ödemektedir. Bugün nasıl yaşananların faturasını milletimiz ödüyorsa gelecekte yaşanacakların faturasını da Kaçak ve sıcak sarayında yaşayan Erdoğan değil, milletimiz ödeyecektir. Erdoğan ve AKP, dış politikadaki başarısızlıklarını demagoji ve hamasetle kapatmaya çalışıyor. Türkiye’yi askeri ve diplomatik alanlarda kuşatma altına sokan Erdoğan, muhalefeti suçlayacak en son kişidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni tarihinin en ağır ithamlarına maruz bırakanlar, yenilgilerini muhalefeti suçlayarak telafi edemezler.
Sıfırlamayı meslek edinenler Türkiye’nin itibarını sıfırladılar. Ama onlar için çember daralıyor. Cumhurbaşkanlığı makamı Erdoğan’a büyük gelmektedir. Ne oldum delisine dönmüş, tarafsızlığı bir kenara bırakarak muhalefete laf yetiştirmeyi farklı bir cumhurbaşkanlığı sanan bir kişinin ülkemizi savaşa sürükleme gayretleri elbette boşa çıkacaktır. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bütün makamların anayasal sınırlarına geri dönmesini, Türkiye’yi kutuplaştıracak, halkımız arasında uçurumlar açacak açıklamalardan uzak olmasını ve devlet aklıyla hareket etmesini bekliyoruz.”