Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Gündemi yakalamanın imkanı yok. Hooop kayıveriyor balık misali.
Öyle olunca da insan ister istemez balık hafızalı oluveriyor.
Şu hale bakın ya…
Son birkaç ayda olup bitenlerden vaz geçtik son bir kaç günde olanlar üzerine bırakın makaleyi ne araştırmalar yapılır ne kitaplar yazılır!
Ne de olsa verimli topraklar üzerinde yaşıyoruz.
Eee gündem de verimliolacak tabii.
İnanır mısınız şu İsmail Baştuğ hatırına olmasa elime kalem alasım yok. Ondaki gayret ve çalışma azmine hayranım. Bim bir zorluk ve engele rağmen Beşiktaş Medya’yı ayakta tutmaya çalışıyor. O bu kadar fedakarlık edince bizden bir yazı istemiş içimiz yansa da yazmamazlık olur mu?
Olmaz.
İyi de gündemin binbir sancısından hangi birine kalem sallamalı?
Yemin törenindeki abuk subuk şovlar mı?
Kabinenin mimarının kim olduğu ve ne anlama geldiği tartışmalarına mı?
Güneydoğu’daki bölücü kalkışma girişimleri sonucu uygulanan sokağa çıkma yasakları ve insan hakları ihlalleri mi?
Yok yok daha daha vahimleri var. Rusya ile savaşa mı giriyoruz?
Öyle ya sınırımızı kevgire çeviren Rus uçağını bir güzel yerle buluşturmadık mı?
Yahu habere vurulan kelepçeyi nasıl es geçebiliriz?..
Can Dündar ve Erdem Gül haber yüzünden tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildiler duymuşsunuzdur eminim.
Aaa en taze ve ama maalesef yine acı bir haber. Diyarbakır’da absürt bir çatışma. Baro Başkanı ve bir polis memuru hayatını kaybetti.
Aralarında gazetecilerin de bulunduğu yaralılar var.
***
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Böyle bir gündem yakalanabilir mi? Mümkünü yok elinden kayıveriyor işte.
Kimbilir şu satırlar yazılırken bile gündem nelere gebedir?
Gündem böyle hızla kayıp giderken neyin ne olduğu kestirilemiyor tabii.
Leyla Zana Haziran’da yemin metnine sadık kalırken Kasım’da neden 20 yıl öncesine dönüp Türk ifadesine itiraz etti.
Selahattin Demirtaş neden suskun kaldı makam aracına kurşun mu sıkıldı yoksa mıcır taşı mı sıçradı?
Ali Babacan’a verilen söz neden yerine getiril-e-medi?
Babacan kendini kandırılmış hissediyor mu?
Enerji Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı ve ihalelerinin “damat” ile “bir tanesi”ne emanet edilmesinin hikmeti nedir?
İçişleri ile Adalet “sağlam” ve “sadakat” içindeki isimlere tesadüfen mi bırakıldı?
Bütün bunları sorgulayamayız çünkü Rus uçağı düşürüldü aynı gün.
Eyvah savaş mı çıkıyor korkusu bazı avanakların “canım ne gerek vardı böyle bir tepkiye? Birkaç kilometre sınır ihlalinden ne çıkar?” demelerine sebep olabiliyor.
Sırf “Tayyip nefreti” yüklü bazı salaklar da neredeyse Putin’e biat edip Rusya borozanlığı yapabiliyor.
Her kafadadan bir ses.
Tam anlamıyla at izi ile it izinin birbirine karıştığı türden bir ortam.
Derken bir sabah oldu karanlık!
Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı. Bir genel yayın yönetmeni ile Ankara Temsilcisi kelepçelenerek cezaevine konuldu. Konu MİT TIR’ları haberi ama tutuklama sebebi terör örgütü ve casusluk!
Canım bir genelkurmaybaşkanı da terör örgütü kurmaktan generaller siyasiler gazeteciler hapis yatmadı mı diye soracaksınız biliyorum.
Doğrudur yattılar yattılar da sonradan komplo olduğu ortaya çıkmıştı hani. İktidarın muktedirleri “pardon paralelciler bizi kandırdı” demişlerdi.
Hatta “paralelci”leri Fethullah Terör Örgütü diye yargılayıp arananlar listesine bile almışlardı.
Dündar ile Gül’ü tutuklayanlar paralelciler değil şimdilik. Ama ilerde kim çıkar bilemiyoruz.
Ve Diyarbakır’da hakikaten akıllara ziyan bir çatışma.
Tarihi bir caminin önünde basın açıklaması yapılırken kurşunlar sıkılıyor. “İnsanlık mirasına sahip çıkalım” diye yapılan açıklama sırasında insanlar katlediliyor.
Hayatını kaybeden Baro Başkanı Tahir Elçi “PKK terör örgütü değildir” dediği için yargılanıyordu. Kurşun sıkarak Elçi ile polis memurunu katledenlerin PKK teröristleri olduğu söyleniyor.
Sadece gündem değil kayan benim hafsalam da kaymaya başladı.
Kusura kalmayın ben pes ediyorum.
Ben zaten yazar mazar da değilim.
Yazar çizerler düşünsün. Hadi bana eyvallah!