Anlayış farkı

Türkiye seçimini yaptı ve “AKP” dedi. Demokrat olan herkesin birinci çıkan partiyi kutlaması ve tebrik etmesi lazım. Yüksek bir oy oranı ile tek başına iktidar olan AKP’nin bundan sonra yol haritası nasıl olacak? Hep birlikte göreceğiz. Davutoğlu’nun dediği gibi bizleri, yani herkesi kucaklayacaklar mı? Yoksa Türkiye’yi yeni maceralara mı götürecekler yaşayıp anlayacağız. Öncelikle AB kapısını zorlamalılar. Dış politikaları gözden geçirmeliler. Madem istikrar denildi. AKP ekonomiyi rayına oturtmalıdır. Ama bana sorarsanız hiç vakit geçermeden Anayasa değişikliği ve başkanlık söylemleri gündeme gelecektir. Bu da doğaldır. Sandıkta ezici bir üstünlük sağlayan bir partinin programında yazılı olanları yapmaması düşünülemez.
SİYASETTEN
NE ANLIYORUZ?!..
1 Kasım seçimlerinin galibi AKP haklı olarak gurur duyacaktır. Yaptıkları çalışmanın mükafatını görmüşlerdir. Bu partinin uzun soluklu bir stratejisi var. değiştirmek mümkün değil. Taktiklerle bunu süslüyorlar, geliştiriyorlar. 7 Haziran – 1 Kasım arasındaki çizgiye bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Muhalefet partileri ise, öyle çok derine inmesinler, öncelikle sandık sonuçlarına bile bakıp, artık gerçekçi değerlendirmeler yapmak zorundalar. Sadece ders çıkartmak, demeçler vermek, doğru değildir. Kandırmacadır. Bizi değil kendilerini tabii!..
Dost acı söyler!.. Bu ülkede yıllardır muhalefet yok. Gerçi var da, görüntüde, o kadar!.. “Muhalelef yok” dedim de, birkaç söz etmek istiyorum şu konuda kısa kısa… Belki bir faydam dokunur!..
CHP iki milletvekili arttırdı diye başarılı sayılamaz önce doğru bir tespit yapmak lazım. Sakın bunun ardına sığınarak bir tahlil yapmasınlar, yine yüzde 25’i aşamazlar. Peki CHP içinde liderlik sorunu yaşanır mı?.. Kaçınılmaz… Doğasında var bu CHP’nin… Ve hep de var olacaktır.
MHP’nin ise analizini yapmak ne kadar doğru bilmiyorum. Adı ‘Hayır’cıya çıkan Devlet Bahçeli seçim sonrası “Tüm kadrolarımızla ayaktayız. İlkelerimizden taviz vermeden aynı şekilde yürüyoruz” dedi. Milletvekilleri erimiş, parti erimiş!.. “Hangi yolda aynen yürüyeceksiniz” diye sormak lazım. “Yokuş aşağı gidiyoruz” diyen yok mu Bahçeli’ye?..
HDP ise tam bir ders aldı kanımca… PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmeyen HDP’ye ceza kesildi!.. Tüm bu kaosun, olayların faturası onlara çıktı. “Değerlendireceğiz” diyor eş başkanlar parti içinde… Biraz zor değerlendiririler PKK ile bağlarını koparmadan. Dua etsinler baraj altında kalmadılar. Doğrudur, zor şartlar altında kampanya bile yürütemeden yarıştılar, ama öz eleştiri de yaparak, “Biz nerede hata yaptık” demeliler. Ve aynı hatalarını sürdürürlerse bir daha meclise girmeleri çok zor.
Olay sıcak, konu henüz taze… Biraz icraat görelim, önümüzdeki sayı daha geniş analizler yaparız.
CUMHURİYET ÇOŞKUSU
Biraz Beşiktaş’tan bahsetmek istiyorum. Öncelikle Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinin bu yıl eskiden olduğu gibi yine gündeme gelmesi ve “Fener Alayı’nın” yapılması güzel bir gelişme. Geçen yıl iptal edilen bu görkemli olay herkesi çok üzmüştü. Binlerce kişi biraraya gelip yürüyorsa, hep bir ağızdan aynı duygu ve düşünceyle coşuyorsa buna önem ve değer vermek lazım. Yoksa hepimiz altında kalırız.
FULYA BİLMECESİ
Sportif olaylar hayatın tuzu biberi. Öyle bakmak lazım. Ama son zamanlarda ipe sapa gelmez bazı insanların hasberkader geldiği makamlardan ahkam kesmesi ve söyledikleri sözlerin nereye varacağını bilmemesi tüm toplumu etkilemeye başladı. Spor olmaktan çıkan olaylar ve sözler, kutuplaşmayı da beraberinde getirmeye başladı. Öncelikle bunun önünün alınması lazım. Yoksa önü alanmaz bir dizi çirkinliklerle karşı karşıya kalacağız.
Söz spordan açılmışken; Beşiktaş’a da değineyim. Geçenlerde Hürriyet Gazetesi’nde bir haber vardı. Fulya iyi ve kötü tarafıyla yıllarca konuşuldu tartışıldı. Beşiktaş’ın gelirlerinin toprağa gömüldüğü, birilerine peşkeş çekildiği, inşaatların Beşiktaş’ın lehine olmadığı ve daha bin bir türlü pis hikaye anlatıldı durdu. Hürriyet’in haberin de ise bunlara bir yenisi daha eklenmiş. Bu konuyu biz yıllar önce gündeme getirmiştik. Hastane ve stad yakını hatta şehrin merkezinde binlerce insanın içinde benzin istasyonu olmaz demiştik. Meğer istasyon ile uzun süreliğine anlaşılmış. Sözleşmeyi de bir önceki yönetimin BJK’lı bir yöneticisi imzalamış. Öyle bir sözleşme ki; geri dönüş yok, tazminat varmış. Bence Fikret Orman bu konuya el atmalı, gereğini yapmalı. İsterse de yapar!.. İzleyeceğiz!..