Doğanın sunduğu en sağlıklı ve leziz besinlerden biri olan bal, allerji, bronşit ve kansızlık gibi 500’e yakın hastalığın tedavisinde kullanılarak şifa dağıtıyor
VİTAMİN VE PROTEİN İÇERİR
Balın yüzde17.10’unu su, kalanını katı madde oluşturmaktadır. Katı madde içinde fruktoz, glukoz, maltoz ve sakkaroz olmak üzere şekerler önemli bir paya sahiptir. Ayrıca az miktarda protein, bazı B grubu vitaminler, C vitamini ve çeşitli mineraller de bulunmaktadır.
ÇiÇEĞiN LEZZET DEPOSU
Bal; bitkilerin çiçeklerinde bulunan nektarların ya da bitkilerin canlı kısımları ile bazı eşkanatlı böceklerin salgıladığı tatlı maddelerin bal arıları tarafından toplanması, organizmalarında bileşimlerinin değiştirilip petek gözlerine depo edilmesi ve buralarda olgunlaşması sonucu meydana gelen koyu kıvamda tatlı bir üründür.
BiR PETEKTE YÜZLERCE ARININ EMEĞİ VAR
Tüm hayatını nektar arayarak geçiren tek bir küçük arı, sadece bir çay kaşığının on ikide biri kadar bal üretebilir. Arılar nektarı çiçeklerden toplar, nektar arının tükürüğündeki enzimlerle karışır, sonra bunları kovanlarına taşır ve biriktirmeye başlar. Bu işlemi birkaç yüz arıyla çarptığınızda bir petek oluşmuş olur.
HER GÜN TÜKETiLiRSE SAĞLIK VERiR
Bal son derece özel, besleyici ve sağlıklı bir gıda maddesidir. Balın yararları nedeniyle her gün düzenli olarak tüketilmesi sağlık açısından çok önemlidir. Özellikle allerji, diyabet, obezite gibi özel durumlarda balın tüketiminin dikkatli ve kontrollü yapılması gerekmektedir.
YÜZLERCE HASTALIĞA ÇARE
Balın ülser ve diğer mide hastalıkları, kalp yetmezlikleri, çarpıntı, kemik hastalıkları, öksürük, allerji, bronşit, kansızlık, boğaz ağrısı, sinir hastalıkları, bazı cilt ve sinir sistemi hastalıkları gibi 500’e yakın hastalığın tedavisinde olumlu etkileri saptanmıştır. Ayrıca kabızlığı giderdiği, vücuttaki kanı temizlediği, damarları genişlettiği, kan dolaşımını kolaylaştırdığı, kalbi güçlendirdiği, yağ hazmını kolaylaştırdığı, yara ve yanıkları iyileştirdiği de bilinmektedir .
YILLARIN ŞİFACISI
Bal binlerce yıldır güncel bakteriyel enfeksiyonlara ve gastrointestinal (sindirim sistemi) hastalıklara karşı tıbbi olarak kullanılmaktadır. Balın antimikrobiyal özellik göstermesinin insan sağlığı açısından önemi; gıda patojeni ve bozulma yapan mikroorganizmalarının gelişmesine izin vermemesi ve enfeksiyonların iyileşmesine yardımcı olmasından ileri gelmektedir. Günümüzde ise bunun yerini antibiyotikler almıştır. Fakat antibiyotiklerin devamlı olarak kullanımı vücudumuzda antibiyotiğe dayanıklı etmenlerin oluşmasına neden olmaktadır.
PASTÖRiZE VE iŞLENMiŞ BALDA DAHA AZ BESLEYiCi ÖĞE VAR
Bu çok önemli bir ayrım. Baldaki çoğu fitobesin ve enzim, pastörizasyon ve yüksek sıcaklıkla yapılan işlemden dolayı kaybolur. En iyi bal 40 C derecenin üzerinde bir sıcaklığa maruz kalmamış baldır. Birçok kişiye göre, en iyi bal hiç ısıtılmayandır. Balın ısıtılma ve süzülme işlemi, her ne kadar onu şeffaf yapsa da aynı zamanda birçok besin ve arı poleni barındıran işlenmemiş balla peteğin bir kısmını da kavanozda satarlar.
NE KADAR YOĞUN OLURSA, O KADAR İYİDİR
Arıların polenlerini topladığı bitki türleri balın rengi, besin seviyesi, güzel kokusunu ve tadını belirler. Aşırı derecede soğuk bölgelerden elde edilen ballar, tropik bölgelerden gelenlere kıyasla çok daha açık renktedirler. Bal ne kadar kıvamlı ve sert olursa, o kadar iyidir.
HAVAYLA TEMAS EDERSE FERMANTE OLUR
Ham bal bozulmaz. Arıların kovana getirdikleri nektarın yaklaşık yüzde altmışı sudur ve arılar bunun yaklaşık yüzde on sekiz ile on dokuzunu “sağlatırlar.” Bu seviyedeki su ve 3 ya da 4’lük bir PH ile bal çok dengelidir ve yüzyıllar boyu öylece kalabilir. Mısır lahitlerinde bala rastlanmıştır. Tabii ki eğer havaya maruz kalırsa eninde sonunda fermante olur ve hoş olmayan bir tat alır. Arılar balı petekte muhafaza ederek fermantasyonu önlerler.
ANTİOKSİDAN ETKİSİ VAR
Bal, flavonidler olarak adlandırılan bir bitki polifenol sınıfının çeşitli üyelerini içerir ki bunlar meyve ve sebzelerde de oldukça fazla bulunur. Flavanoidler antioksidan özellikleriyle bilinir ve insan sağlığı için önemlidir. Hastayken aldığımız sıcak içeceğinizin içine biraz bal koyma fikrini en az bir araştırma desteklemektedir. Journal of Medicinal Food’da yayımlanan bir araştırmada balın birinci ve ikinci bağışıklık tepkileri süresince antikor üretimini uyarabileceği iddia edilmektedir.
ŞEKER HASTALARI DA TÜKETEBİLİR Mİ?
Bal tüm faydalarına rağmen yine de bir şekerdir. Eğer kan şekeri sorununuz varsa, dikkatli davranmanız gerekir. Bal, gerçek bir yiyecek olduğundan ve içinde çeşitli besleyici öğeler içerdiğinden, mantıklı davrandığınız sürece, kullanılabilecek en iyi tatlandırıcıdır. Araştırmalardan biri doğal balın aslında hem sağlıklı hem de diyabet hastası deneklerde, C reaktif proteini (bir enfeksiyon ölçütü) ve homosistinin (kalp rahatsızlığı için bir risk faktörü) yanı sıra, kan glukozunu da (kan şekerini) düşürdüğünü göstermiştir.
YARAYI TEDAVi EDER
Enfeksiyon kapmış yaralarda ve yanıklarda balın tıbbi etkisi Mısır, Yunanistan ve Hindistan’da geniş bir şekilde tıbbi amaçla kullanıldığı literatürlerde bildirilmektedir. Yanıklarda bal zeytinyağı ile karıştırılıp yaranın üzerine sürülürek kullanılmıştır.
Yaralar bal uygulayarak tedavi edildiğinde ölü hücreler kolayca yaradan ayrılmaktadır. Ayrıca yanıklarda oluşan ve kuru olmayan kabuklara da bal sürülebilmektedir. Bunların yanı sıra bir yaraya bandajla bal uygulandığında, bandaj sökülürken kirlerin de bandajla birlikte çıktığı, dolayısıyla yaranın temizlendiği belirtilmektedir. Enfeksiyonlu yaralar, özellikle anaerobik bakteriler nedeniyle kötü kokabilmektedirler. Böyle durumlarda balın koku giderici özelliğinden de yararlanılabilir.
TÜMÖR KARŞITI ÖZELLiK TAŞIR
Kolon kanseri üzerinde çalışan bilim adamları balın içinde bulunan bir maddenin kanser hücrelerinin yok olmasına neden olabileceğini belirtmişlerdir, Mesane kanserinde balın antitümor (tümör karşıtı) ve antimetastatik (vücutta tümör yayılımını önleyen) özellik gösterdiğini bildirmektedirler.
DiŞ ÇÜRÜĞÜNÜ ÖNLER
Amerikan Dental Araştırmalar Birliği tarafından Chicago’da (Illinois) düzenlenen “Oral Sağlık İçin Yararlı Yiyecekler” konulu sempozyumunda, balın diş çürümesini önlediği açıklanmıştır. Yeni Zelanda Waikata Üniversitesi Bal Araştırma Ünitesinde çalışan Dr. Molan tarafından diş çürüğünden sorumlu bakterilerden Streptococcus mitis, Streptococcus sabrinus ve Lactobacillus casii’nin ürettikleri asit miktarını balın önemli ölçüde azalttığını belirtilmiştir. Bu durumun balın dental plaktaki dekstran üretimini engellemesinden ve antibakteriyel etkisinden kaynaklandığı, diş etinin enflamatuar enfeksiyonlarının tedavisinde balın bu etkisinden faydalanılabileceği bildirilmiştir. Balın anti-enflamatuar bileşenleri sayesinde şişlik ve ağrı da azalmaktadır.