Türkiye tuhaf bir döneme girdi. Bir yanda koalisyon görüşmeleri diğer yanda erken seçim söylentileri ve hazırlıkları, diğer yanda ise terörün insanın kanını donduran olaylarla hortlaması. Türkiye bunun altından nasıl kalkacak denilirken Türkiye’nin dış politikasını yeniden gözden geçirerek, Suriye’ye bakışını başka yöne çevirmesi gerekiyor. Çünkü Suriye’de Rusya ve İran var.
Öte yanda İŞD, PYD gibi gruplarını başını çektiği acımasız bir savaş var. Sadece bu iki grup mu? Ortadoğu”da 72 milletin manyakları savaş yapıyor. Hepsi de müslümanlığı kendine göre yorumluyor.
Yanlız İşid belası işi çığırından çıkardı. Küçücük çocukları terörist olarak yetiştiriyor ve müslümanlığın hiçbir kitabında yazılı olmayan şekilde kafa kesme metotlarını ve adan öldürme şekillerini öğretiyor.
Müslümanlıkta “Allah’ın verdiği canı Allah alır” diye bir düstur varken bunlar kendilerini potansiyel cellat ilan ettiler. İnsanları kesip biçiyorlar. Bu işin sonu yok. Çünmü dünya nüfusu kayabalık. Kesseler biçseler sonunda kendilerini biçerler.
Türkiye sınırları dingonun ahırı oldu ve yol geçen hanına döndü. PYD’li yaranıyor Türkiye sınırından girip hastanede tedavi görüyor. İşid’ci yaralanıyor Türkiye sınırından girip hastanede tedavi oluyor. Bir İşid’ci alınmayınca silahlar konuştu ve bir astsubay şehit oldu. Kapıyı böyle açarsan sonunda olacağı buydu. Yıllar önce sınıra yapılması gereken güvenlik duvarı yeniden gündeme geldi. Bana kalırsa bu duvar için geç bile kalındı. İsrali en belalı sınırı Golan tepelerine duvar ördü ve güvenlik sorununu çözdü. Türkiye’nin halkının güvenliği için şimdiye kadar bu işi çoktan yapması gerekiyordu.
Öte yanda yıllardır Ortadoğu’da ona buna ateş eden, füze gönderen bir İsrail var. Antık İsrail ateş etmiyor, birdenbire sustu. Staratejiyi öyle güzel ayarladı ki, şimdi tribune geçmiş maç seyreder gibi müslümanın müslümanı kırmasını seyrediyor.
Dünya yüzeyine bakın karışık olmayan bir müslüman ülke kaldı mı? İşte dünyayı en kolay karıştırmanın yolu dinden imandan geçiyor. Bu azırlardır aynı şekilde sürüp gidiyor. Haçlılarda din iman için yola çıkmışlardı. Karşılarına din iman savunucuları çıkınca durmuşlardı. Şimdi işler değişti. Din iman için kışkırtıcılar göreve geldi. Sonunda Ortadoğu’nun hali belli kaynayan kazan.
Türkiye ise bu işin içine bir girip bir çıkıyor. Türk isanı tedirgin. Dünya Türkiye’ye kötü gözle bakıyor. Bir türlü demokrasinin taşları yerine oturmuyor.
MHP, TBMM Başkanlığı seçiminde yan çizinde ortalık karıştı. MHP toplum gözünde karizmayı çizdi. HDP sosyal söylemlerle tam yerini bulmaya çalışırken PKK eylemleri onunda karizmasını çizdi. Tüm bunlar sadece AKP’nin işine yarar oldu. CHP ise hala avantajlı durumda. AKP-CHP koalisyonun tek çıkış yolu olduğunu bilen Türk halkı siyasılera sandık başında verdiği oylarla yol gösterdi. Ancak bunu algılayan var algılamayan var. Algılayanlar ve aklı selim sahibi olanlar Cumhurbaşkanı’nın “başkanlık” baskısı ve sevdasına rağmen görüşmeyi sürdürmeye çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı tarafsızlığını tamamen yitirdi. Hala AKP’den yana oynuyor, Türkiye’nin selameti yerine söylemleriyle Türkiye’yi yeni bir kaosa sürükleyecek olan “erken seçim” olmalı diyerek koalisyon görüşmelerine sekte vurmaya çalışıyor.
Türkiye’nin böylesine sıkıntılı bir dönemden uzlaşmacı ve güçlü bir koalisyon ile çıkmaması için hiçbir sebep yok. İhtiyaç, kendisini seven değilde ülkesini seven ve onu herşeyden üstün tutarak düze çıkarmayı hedef koyan siyasilerin varlığıdır. Halk sandık başında “Artık kavga yok, ayrımcılık yok. Kim ne yaptıysa cezasını verin. Bir araya gelin ve bizim için, ülke için çalışın” dedi. Önümüzdeki günlerde bunu anlayacak birileri çıkarsa, dış politikada ve iç politikada değişimle yeni bir vizyon koyarlarsa Türkiye için hayırlı olur.