Kılıçdaroğlu: Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar

Kılıçdaroğlu, “Allah aşkına bunlar eleştiri mi? Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Eleştirecekler ama ne diyecekler? Ya Allah aşkına bunlarda akıl var mı?” ifadelerini kullanarak, 6 muhalefet partisinin liderinin Ahlatlıbel’de gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin iktidar cephesinden yapılan eleştirilere yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV’de gazeteci Savaş Kerimoğlu’nun canlı yayın konuğu oldu. Edinilen bilgilere göre; 6 muhalefet partisinin liderlerinin Ahlatlıbel’deki görüşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“TÜRKİYE BÖYLE BİR AÇMAZA TESLİM EDİLEMEZ”

*Ülkenin içinde bulunduğu ağır şartları sadece ben bilmiyorum. Zirveyi oluşturan bütün liderler bunun farkında. Yine bütün liderler şunun da farkında; Türkiye böyle bir açmaza teslim edilemez.

* Türkiye’nin mutlaka buradan çekip çıkarılması lazım. Bu ülkenin buraya gelmesinin temel nedeni Türkiye’nin tek kişiye teslim edilmesidir.

*Buradan da Türkiye’nin çıkması gerekiyor. Bunun için de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla Türkiye’ye gelmesi gerekiyor. Biz 6 lider bu konuda bir araya geldik.

“DEMOKRASİMİZİN OLMAZSA OLMAZIMIZ OLDUĞUNU SESLENDİRİYORUZ”

* Aslında o masada Türkiye vardı. Her görüşten insan vardı o masada Her görüşten insan bu ülkenin iyiliği için mücadele ediyor, bu ülkenin geleceği için mücadele ediyor, bu ülkenin ekonomik anlamda çok daha güçlü olması için mücadele ediyor.

*Biz irademizi ortaya koyduk. Demokrasi konusunda ortaklaşabiliyoruz. Demokrasimizin olmazsa olmazımız olduğunu seslendirebiliyoruz.

“NASIL BİR BİLDİRİ ALTINA İMZA KOYDUĞUMUZU TARİHÇİLER YAZACAK”

* Çok güçlü bir bildiri de yayınladık görüşmeden sonra. Bu çerçeveden baktığınız zaman bu masa bir umut masası.

* Bu masa bir geleceği inşa etme masası. Önümüzdeki yıllarda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin siyasi bölümünü yazacak olanlar, Ahlatlıbel zirvesine mutlaka yollama yapacaklardır.

*Aksayan, yok olan demokrasinin tekrar Türkiye’ye getirilmesi için 6 liderin büyük bir özveri içinde nasıl toplandıklarını, nasıl bir bildiri yayınladıklarını, bildirinin altına nasıl imza koyduklarını tarihçiler yazacaktır.

“NE SÖYLEYECEKLERİNİ BİLMİYORLAR”

(Ahlatlıbel’deki görüşmeye yönelik iktidar cephesinden yapılan eleştirilere ilişkin)

* Allah aşkına bunlar eleştiri mi? Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Eleştirecekler ama ne söyleyecekler? ‘Masanın ayakları’ Masanın 4 ayağı değil de 14 ayağı olsa ne fark eder? ‘Bu taleplere biz kulaklarımızı tıkadık’ diyemiyorlar.

*Var talepler, duyuyorlar ama şimdi eleştirecekler… Ne diyecekler? ‘Masanın ayağı, masanın örtüsü, masanın üzerindeki cam bardak…’ Ya Allah aşkına bunlarda akıl var mı?

“O MASA ÇARE MASASI”

Kılıçdaroğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:

*Fakir fukaranın zamlar altında ezildiğini görüyoruz. Orada da büyük bir zulüm var. Zamlar zulme dönüşüyorsa, zamları zulme dönüştüren kişiye dünyada zalim denir.

*Zalimler devleti yönetemezler. Zalimler devleti yönetirlerse zulüm olur. Zulüm payidar olmaz. Bizim amacımız da bu: Zulmü payidar etmemek, zulümden bu ülkeyi kurtarmaktır. O masa bir çaredir aslında. Çare masası.

“BİLDİRİNİN TEK BİR CÜMLESİ DAHİ ELEŞTİRİLEMİYOR”

*Oturursun bildiriyi okursun, bildiride eleştireceğin bir şey varsa dersin ki, ‘şu, şu, şu noktalara katılmıyoruz.

*Bu nedenle biz bunu doğru bulmuyoruz.’ diyebilirler. Ben bunu saygıyla karşılarım. Ama tek bir cümlesi dahi eleştirilemiyor.

HELALLEŞME

* Devlet olarak ölenleri elbette geri getiremez bunu herkes biliyor zaten. Diyarbakır anneleri ile de helalleşeceksiniz, cumartesi anneleri ile de helalleşeceksiniz.

*Hatayı kim yaptıysa onların helalleşmesi lazım, evet burada bir eksiğimiz var, evet burada bir yanlışımız var, evet burada bir hatamız var, biz bunu telafi ederiz denilmesi lazım.

“İNDİRİM YAPILANA KADAR FATURAYI ÖDEMEYECEĞİM”

*İndirim yapılana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim. Durumum var, ödeyebilirim ama faturasını ödeyemeyecek insanlar var, onların sesini duyurmam lazım.

*Elektrik bir kamu hakkıdır. Haksızlık, hukuksuzluk varsa onu kamulaştıracağız.

“28 ŞUBAT’IN MAĞDURLARINDAN BİRİ BENİM”

* Geçmiş 28 Şubat’ta ne oldu? Demokrasi rafa kaldırılmıştı. Bu 28 Şubat’ta ne olacak? Raftan demokrasiyi indireceğiz. Kim ne düşünürse düşünsün. Bu 28 Şubat, Türkiye’ye demokrasinin gelmesi için atılan temel adımlardan biri olacaktır.

* Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Bir kişinin iradesine teslim edilmeyen bir Türkiye diyoruz. Bugün, bir kişi ne talimatı veriyorsa herkes ona uyuyor. Bana dünyada bir kişinin iradesine teslim edildiği bir yer gösterin. Osmanlı’da yoktu bile. Hangi kabine? Bugün hiçbirinin iradesi yok ki. Bunlar birer devlet memuru.

* Yasada bakan yazdığı için adına bakanlar diyoruz. Eski bakan değil bunlar. Eski bakanların iradesi olur. Bakın bakanlar kurulu demiyorlar ‘kabine’ diyorlar. Adı bakan, ama bakan değiller. Bakan çıkıyor, ‘orman yangınlarını sayın cumhurbaşkanımızın talimatı ile söndürmeye başladık.’ Yani talimat vermeze söndürmeyecekler. İstifa etme hakkı dahi yoktur, bir bakanın. Beyefendi kabul ederse ancak istifa edebiliyor.

BAHÇELİ NE DEMİŞTİ?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhalefetin Ahlatlıbel’deki 6’lı toplantısına sert tepki göstermişti “6 sandalyeli masa çerçevesinde, 6+1 formatında buluştular. Yeni bir şey söylemekten mahrumiyetlerinin ileri düzeyde olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Eskiye dönme niyeti reforma değil, restorasyon çabasıdır. Zillet İttifakı havlu atmıştır. Kare masa olsa 4 ayak olurdu. Dikdörtgen olsa 4 ayak olurdu. Masa yuvarlak olunca ayak tek oluyor. O ayak da HDP’dir” ifadelerini kullanmıştı…