Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, 1. İnönü Zaferini şu ifadelerle kutladı:
“Türk ordusunun, Yunan ordusunu yenerek kurtuluşa giden yolda ilk zaferi kazandığı 1. İnönü Zaferimizin 101. yılında başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kahramanlarımızı saygı, minnet ve özlemle anıyorum.”
İnönü Muharebeleri
Atatürk Ansiklopedisi adlı web sitesinden edinilen bilgilere göre; Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nin 5’inci maddesi ile Türk ordusunun silah ve cephanesine el konulmak, 20’nci maddesi ile de Türk ordusu terhis edilerek ortadan kaldırılmak istenmiştir. İşgal güçlerinin antlaşmaya bu hükümleri koymaktaki amacı, Anadolu’nun işgaline karşı duracak Türk askerî gücünü kırmak ve yok etmektir. Ancak onlar bu amaç ve düşüncesinde yanılmış, Anadolu’da yeniden bir oluşumla, kuvayımilliye ruhu ile karşılaşmışlardır. Bu mücadele Mustafa Kemal Paşa liderliğinde başlayan ve yeni bir devletin kuruluşunu ortaya koyan var olma mücadelesidir. İnönü Muharebeleri, Yunan meclisinin 3 Ocak 1921’de yayımladığı ve Yunan Kralı Konstantin’in ifade ettiği üzere, Yunan ordusunun silah zoruyla Sevr Antlaşması’nı kabul ettirmek amacıyla başlattığı işgal hareketine karşı, Türk ordusunun verdiği mücadelenin ve zaferin adıdır.
Türk İstiklal Savaşı’nda yapılan mücadeleler içerisinde İnönü Muharebeleri önemli bir yere sahiptir. 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında gerçekleşen Birinci İnönü Muharebesi ve 26-31 Mart 1921 tarihleri arasında gerçekleşen İkinci İnönü Muharebesi yeni kurulacak devletin oluşturduğu düzenli ordunun kazandığı ilk muharebeler olup, Türk İstiklal Savaşı’nın seyrini değiştiren önemli mücadelelerdir.
İnönü Muharebelerinin gerçekleştiği bölge Marmara Denizi’nin güneyi ve doğusunu kapsamaktadır. Bu bölgede, özellikle İzmit Sancağı, Bursa Vilayeti ve Eskişehir Mutasarrıflığı önemli merkezler olup, Güney’de Bursa-İnegöl-Eskişehir hattı, Kuzey’de Gemlik-İznik-Bilecik-Sakarya hattına kadar uzanmaktadır. Birinci İnönü Muharebesi öncesinde, Batı Cephesi Komutanlığı Albay İsmet Bey’in komutasında; karargâhı Küplü’de bulunan Yenişehir, İnegöl ve Bilecik havalisinden sorumlu olan 24’üncü Tümen, merkezi Yunuslar’da bulunan 11’inci Tümen ve merkezi Gediz’de bulunan 61’inci Tümen’dir.
Bir taraftan işgallere karşı kuvayımilliye birlikleri tarafından mücadele verilirken, diğer taraftan Mustafa Kemal Paşa mecliste millî bir orduya sahip olmanın gerektiğini, bunun için de düzenli orduya ihtiyaç duyulduğunu ve yeni askerlerin silah altına alınmasını istiyordu. 22 Haziran 1920 tarihinde Yunan birliklerinin genel taarruzu sonucu Bursa-Uşak hattının işgal edilmesi ile birliklerin tek bir komuta altında toplanması düşünülmüş ve fiilen “Batı Cephesi Komutanlığı” kurulmasına girişilmiştir. Komutanlığına da Orgeneral Ali Fuat (Cebesoy) getirilmiş, 12 Temmuz 1920 tarihinde millî ordunun kurulmasına başlanmıştır. Batı Cephesi Komutanlığının kuruluşu, başlangıçta eğitim ve disiplin yönünden zayıf millî kuvvetler arasında da bazı tepkilere yol açmış ve sonuçta Çerkez Ethem vakası yaşanmıştır. Çerkez Ethem isyanı bir taraftan Yunan ordusu ile mücadele veren ve bir taraftan da yeniden toparlanmaya çalışan Türk ordusunu zor durumda bırakmış ve zaman kaybettirmiştir. Ancak, TBMM’nin aldığı kararlar çerçevesinde kuvayımilliye teşkilatları 15 Aralık 1920 tarihinde çıkarılan bir kanunla lağvedilmiş ve düzenli orduya geçilmiştir. Bakanlar Kurulu 9 Kasım 1920 tarihinde aldığı karar ile Batı Cephesi Komutanlığı batı ve güney olmak üzere iki kısma ayırmıştır. Cephe Komutanı Ali Fuat Paşa görevden alınmış, yerine ise Albay İsmet (İnönü) getirilmiş ve İzmit, Ertuğrul, Eskişehir ve Kütahya bölgeleri de cepheye katılmıştır.
Bu arada 1921 başlarında TBMM Hükümeti’nin yeni kurduğu düzenli ordu gün geçtikçe güçlenmiş ve birlikler sürekli takviye edilmiştir. Türk ordusundaki bu gelişme Yunan istihbarat raporlarında belirtilmiş ve Yunan ordusunda Türklerin karşı bir taarruza geçeceği kaygısı her geçen gün artmıştır. İstanbul’da bulunan Yunan askerî heyetinden, Yunan karargâhına gelen istihbarat raporlarında, Türklerin Aralık 1920’lerin başından beri geniş bir faaliyette bulundukları, ordularını güçlendirdikleri ve yakında bir taarruza geçecekleri yönünde bilgiler aktarılmaktadır.
15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali ile başlayan Batı Anadolu’yu işgal sürecinde Yunan kolordusu, 6 Ocak 1921 tarihinde Dimboz mevkiinden İnönü istikametine üç koldan harekete geçmiş ve Bozüyük ve Söğüt’ün güneyi ve İnönü’nün kuzeyinden Eskişehir’e uzanan yolları ele geçirerek 8 Ocak günü Bilecik’i işgal etmiştir. Yunan ordusu 9 Ocak 1921 günü Türk mevziilerine taarruzu devam ettirerek savaşın geniş bir alana yayılmasını sağlamıştır.
9 Ocak 1921 tarihinde Yunan ordusu İnönü mevziilerine kadar ilerlemiştir. Muharebeye katılacak olan 3 Türk tümeninin bazı kuvvetleri aynı gün İnönü mevziilerine yerleşmiş bazı kuvvetler ise bölgeyi hareket halinde kontrol altına almıştır. 9-10 Ocak gecesi Kütahya’dan trenle hareket eden Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey, İnönü istasyonuna gelmiştir. 6 Ocak gününden 9 Ocak gününe kadar yaşanan gelişmeleri Fevzi Paşa TBMM’de yaptığı konuşmada şu şekilde ifade etmiştir. “Hepinizin bildiği gibi Yunanlar Bursa cephesinde iki istikametten taarruza geçmişlerdi. Biri Yenişehir- Köprühisar-Bilecik istikameti, ikincisi İnegöl-Nazifpaşa-Pazarcık-Taraklı. Köprühisar mevkiinde düşman durdurulmuştu. Öncelikle bu bölgeden uzaklaştırıldı, ancak sonra takviye aldı… Dün Yunan kuvvetleri İnönü civarındaki Türk mevzilerine temas ederek taarruz etti. Bu taarruz durduruldu. Sonra sol tarafımıza taarruz etti, o taarruz da durduruldu. Bugün aynı mevzilerde muharebe devam etmektedir. Türk Kuvvetleri tamamen İnönü’nün kuzeyinde ve doğusunda uzanan sırtlar üzerindedir. Yunanların şimdiye kadar görünen ve doğrudan doğruya muharebeye iştirak eden kuvveti iki fırka kadardır. Bunun gerisinde daha bir Efzun fırkası tahmin edilmektedir…
10 Ocak 1921 tarihine kadar Yunan taarruzları hızlanmış ve Türk ordusunun hazırlamış olduğu stratejik savunma taktiği, yoğun Yunan taarruzlarını güçlükle durdurabilmiştir. Bu muharebede 10 Ocak günü iki tarafın kuvvetleri şu şekildedir. Türk kuvvetleri; 24’üncü Tümen, 4’üncü Tümen, 11’inci Tümen ve bunlara bağlı olan alaylar ile birlikte Batı Cephesi emrine verilen Depo Alayları ile toplamda 8500 asker, 5500 tüfek, 47 makineli tüfek ve 28 top olmakla birlikte Yunan kuvvetlerinde ise yaklaşık olarak iki piyade tümeni, bir süvari tugayı ve kolorduya bağlı birliklerden oluşmaktadır. Yunan 3. Kolordusu, İzmir Tümeni, Manisa Tümeni ve Adalar Tümeninden oluşmaktadır ve Bursa yöresinde konuşlanmıştır. Yunan 1. Kolordusu ise Uşak bölgesinde dört tümenden oluşmaktadır. Yunan kuvvetlerinin mevcutları ise 427 subay, 15.816 er ve 12.500 tüfek, 270 makineli tüfek, 120 ağır makineli tüfek ve 72 top olarak tespit edilmiştir. Bu süreçte Yunan kuvvetleri hem sayısal hem de donanım ve silah bakımından üstün durumdadır. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen Yunan kuvvetlerinin 11 Ocak 1921’ e kadar yaptığı taarruzlarda sevk ve idarede ve tertiplenmede hatalar yapılmış, diğer taraftan Yunanlar, Türk kuvvetlerinin ne pahasına olursa olsun savaşacaklarını, savunma hatlarını bırakmayacaklarını anlamışlardır.
Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey’in, 11 Ocak 1921 tarihli raporunda; 9-10 Ocak tarihlerinde şiddetli geçen muharebelerde düşmanın önemli bir kayba uğradığı ve geri çekilmeye başladığı, düşmanın hareketi hakkında keşif çalışmalarının sürdürüldüğü ve bölgede birliklerin savunma tertibatını devam ettirdiği bildirilmektedir.
Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey’in 12 Ocak 1921 tarihinde kendisine bağlı tümenlere 13 Ocak 1921 günü için yayınladığı cephe emrinde, tümenlerin yerinde kalmaları, bunun yanında süvari birlikleri tarafından keşif yapılması ve düşmanın taciz edilmesi emredilmiştir.
Genelkurmay Başkanı Vekili Fevzi Paşa tarafından, Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve bütün Vekâletlere gönderilen 11 Ocak 1921 tarihli telgrafta muharebe ile ilgili şu bilgiler verilmiştir. “6 Ocak 1921’de Yenişehir ve İnegöl istikametinden başlayarak çeşitli şiddet ve aşamalarla İnönü mevzilerimize kadar uzanan düşman taarruzu, 9 ve 10 Ocak 1921’de Savcıbey-Akpınar-Karaağaç genel hattında meydana gelen çok şiddetli ve devamlı meydan muharebesinden sonra birliklerimizin kahramanca karşı koymaları ve müdafaaları karşısında durmuş ve 10-11 Ocak 1921 gecesi düşman taarruzdan vazgeçerek hızla geri çekilmeye başlamıştır.”
Genelkurmay Başkanı Vekili Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı Albay İsmet Bey’e 11 Ocak 1921 tarihinde çektiği telgraf ile “Büyük komutanların şerefli komutası altında tam bir kahramanlıkla harp eden Batı Ordusunun, İnönü Meydan Muharebesi’yle kazanılan son başarılarından dolayı sizi ve Batı Ordusu subay ve erlerini tebrik eder, başarılarının devamını Allah’tan dilerim.” diyerek tebriklerini iletmiştir.
Yunan kuvvetleri İzmir’in işgalinden sonra ilk defa düzenli Türk birlikleri ile karşı karşıya gelmiş ve yapılan bu muharebe sonucunda geri çekilmiş, bu durum Türk milletinin moral gücünü ve ordusuna olan güvenini perçinlemiştir.
ÖZEL HABER
Buğurcan Baştuğ