Cumhurbaşkanlığına bağlı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, bünyesindeki saray, köşk, kasır, müze ve tarihi fabrikaların, uluslararası müzecilik ve konservasyon standartlarına uygun olarak idaresi, bakımı, onarımı, restorasyonu ve müze olarak işletilmesi faaliyetini yürütüyor. Kuruluşu, cumhuriyetin ilk yıllarına dayanan Milli Saraylar, bünyesinde barındırdığı yapıların ve objelerin kültürel ve tarihi arka planlarına sadık kalınarak korunmaları, restore edilmeleri ve milli kültürümüzün değerli unsurları olarak yerli-yabancı ziyaretçiler tarafından modern müzecilik anlayışı içinde ziyaret edilmelerini sağlıyor.
Milli Saraylar, bu kapsamda Türkiye’nin ilk bakım ve konservasyon ekibiyle titiz bir çalışma yürütüyor. 8 kişiden oluşan Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı tüm mekanların bakımını belli periyotlarda gerçekleştirerek, çalışmalar kapsamında 15 bin metrekarelik Dolmabahçe Sarayı’nın baştan sona bakımını yaklaşık 1,5 ayda tamamlıyor.
Milli Saraylar İdaresi Başkanı Dr. Yasin Yıldız, konuya ilişkin basın mensuplarına yaptığı açıklamada, konservasyon ekibinin mimari restorasyondan farklı bir işlem yürüttüğüne işaret ederek, Dolmabahçe Sarayı’nda değişik başlıklarda sınıflandırılan 95 bin objenin bakımını yaptıklarını söyledi.
Yıldız, bakımı yapılan objeler arasında tablo, vazo, cam eserler, mobilyaların yanı sıra tekstil ürünlerinin de bulunduğunu belirterek, “Objelerin uzun yıllar yaşanmışlıklarından kaynaklanan veya dış etkilere bağlı olarak birtakım yıpranmalara maruz olduğunu görüyoruz. Bu etkileri gidermek için objelerin restorasyona ihtiyacı oluyor. Ancak her objenin de restorasyona gelmeden önce geçirdiği bir süreç var. O süreci bu arkadaşlarımızla yürütmüş oluyoruz.” diye konuştu.
Dr. Yasin Yıldız, objelerin bakımı sırasında birçok önemli hususun olduğuna dikkati çekerek, şunları anlattı: “Birincisi objelerin geçirmiş olduğu süredir. Çünkü her objenin ışık, zaman, toz ve neme karşı verdiği tepkiler çok farklı. Bu nedenle her objenin bakım gerektirdiği süre ve konservasyon teknikleri açısından ciddi farklılıklar oluyor. Örneğin cam bir eserin konservasyonu ile bir tekstil eserinin konservasyonu hiç şüphesiz aynı şey değil. Bunun yanında arkadaşlarımızın kullanmış olduğu teçhizat ve malzemeler de çok önemli. Bu noktada arkadaşlarımız bu bakımları yaparken organik malzeme kullanmak durumundalar. Çünkü emanetçisi olduğumuz koleksiyonun ortalaması 150 yıllık bir ömre sahip ve birbirinden farklı yaklaşık 95 bin eserden bahsediyoruz. Elbette bu eserler konservasyon süreçlerinin dışında restorasyon ihtiyacı geldiği zaman restore ediliyor. Ancak ekibimizin gerçekleştirmeye çalıştığı şey bu süreci, bu dengeyi olabildiğince uzun yıllara yaymaktır.”
Korunması en zor olan eserlerin tekstil objeleri olduğunu söyleyen Yıldız, “Milli Saraylardaki mekanlarımızın büyük bir kısmı hemen deniz kıyısında konumlandırılmış durumda. Bu nedenle tekstil eserleri üzerindeki nem sorunu çok ciddi bir sorun ve tekstil eserleri de özellikle 150 yılı aştıktan sonra çok ciddi korozyonlara, bozulmalara maruz kalabildiği için bilhassa bu eserlerde bir hayli zorlanıyoruz.” dedi.
Yıldız, mobilyalarda yapılan konservasyon uygulamalarında da çok dikkatli olunması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: “Milli Saraylar mobilya envanterindeki eserler, birbirinden çok farklı tekniklerde ve çok farklı ülkelerden buraya temin edilmiş. Çok geniş bir mobilya koleksiyonumuz var ve bu koleksiyonumuzdaki her bir eserin ihtiyacı ayrı olabiliyor. Bir masa ile varakla tezyin edilmiş bir aynanın hiç şüphesiz ihtiyaçları aynı olmayabiliyor.”
Prevantif konservasyonun, dünya müzelerinde de sık sık uygulandığına işaret eden Yıldız, “Milli Saraylar olarak yürüttüğümüz hizmetin dünyada muadilleri mevcut. Oralarda yer alan eserlerle ve uygulamalarla eş güdümlü olabilmek, mesleğin gerektirdiği eş güdümü sağlayabilmek bizim için çok önemli.” ifadelerini sözlerine ekledi.
Tarih, arkeoloji, sanat tarihi ve el sanatları alanlarındaki uzman kişilerden oluşturulan Milli Saraylar Obje Bakım ve Konservasyon Ekibi, Milli Saraylar’a bağlı saray ve kasırların büyük salonlarının ve gezi güzergahının bakımını, ziyarete kapalı olan pazartesi günü gerçekleştiriyor. “Pasif konservasyon” uygulaması esas alınan bakımlar sırasında su ve kimyasal madde kullanılmadan, devirleri düşürülmüş, Avrupa menşeli ve hepa filtreli, müzeler için tasarlanmış cihazlarla esere yerinde müdahale ediliyor. Doğal malzemelerin kullanıldığı konservasyon sırasında da at kılı ve pamuk ponpon fırçalar kullanılıyor. Ayrıca ayna ve vazoların bakımı ise etil alkolle yapılıyor.