Yeni yılda konsept değiştirdim, Gazete Beşiktaş’ta gündemi meşgul eden genel siyaset ve tabii spor yazmaya devam…
Beşiktaş Medya Grup’ta ise, bazen günde bir yazı, bazen haftalık ama daha sık buluşacağız sizlerle…
Sizlere hikayeler anlatacağım!!!
İçimden geldiği gibi yazacağım.
İlginizi çekecektir,
bilmem beki de herkes kendine göre yorumlayacak,
zaten hikayenin ve romanın anlamı da bu değil mi?
Okuyup, yaşadıklarınıza bakıp, pay çıkarmak, hayaller kurmak, benim dünyamda yaşamak!… Ortak bir noktada buluşmak…
Biz yazarlar belki böyle huzur buluyoruz, içimizde kalırsa sıkıntı…
İsim yer zaman sormayın,
adı üstünde işte,
Hikaye!..
***
HİKAYE ŞÖYLE;
Önce siyasi partilere ve belediye başkanlarına danışmanlık yaptığım yıllara geri dönmek istiyorum.
Adam siyasetçi, yerel yönetimin başında da olsa koca bir partiyi temsil ediyor.
Ben daha 20’li yaşlardayım,
ve çocuk sayılacak yaşta düşünebiliyor musunuz koca adama danışmanlık yapıyorum.
Başta medya işi olmak üzere birçok konuda bana soruyor danışıyor.
Bir tek bana güveniyor!..
Ben İstanbul’u, belediye başkanlığı yaptığı bölgeyi biliyorum. Ulusal bir gazeteden gelmişim. Siyaseten bir beklentim yok, başka işimde…
Adam belki benden yaşça çok büyük, koca bir partiyi temsil ediyor, yüzbinlerce oy almış ama ne yapacağını nasıl davranacağını pek bilmiyor.
Bilmek istiyor.
İnsan arıyor farkında veya değil!..
Neyse;
Şöyle bir bakıyorum,
etrafı kalabalık, çıkarcı bir sürü tip.
Kafasının içini bilemem ama, diyelim ki iyi niyetli.
Kadro kurarken, herkese inanmış, kötünün iyisi de demiş olabilir.
Eli kolu bağlı belki, mecbur etmişler,
faydalı, işinin ehli insanları da küstürmüş.
Sonuçta;
Etrafı bir sürü it köpek dolmuş.
Gel zaman git zaman;
bin bir türlü iş,
başı pislikten kurtulamıyor.
Yapılan işler de medyaya düşer olmuş mu?.
Yani kol kırılmış yen içinde kalmıyor artık!..
***
Bir gün yanına gittim,
“Başkan yine berbat bir haber var gazetelerde” dedim.
Beni bir kenara çekti.
– Önemli değil!..
– Nasıl?
“Bak, önceleri tedirgin olurdum, üzülürdüm, ailemin suratına nasıl bakacağım derdim, uykularım kaçardı”
dedi.
“Şimdi”
der gibi suratına baktım.
Başka ne yapayım?!..
Devam etti;
“Artık alıştım, bizde bir laf vardır, ilki önemlidir, ondan sonra alışıyorsun”
Adam afallayacağına ben afalladım.
İşte bunu beklemiyordum!..
Giderken baktım:
Ama;
alı al moru mordu…
***
Neyse bana ne?
İşime döndüm…
Görev edindim,
bu haberler nasıl çıkıyor, nasıl???
düşünüyorum.
Kısa bir araştırma
Bingo!!!
Bu sefer gerçekten tam afalladım,
En yakınları jurnalliyormuş meğer.
İkili oynayan, yüze gülen kuyusunu kazan,
kızan, seven bile işin içinde…
Ama en tehlikelileri yanındakiler…
Gittim konuştum,
biliyormuş.
Ben de danışmanım ya, her şeyi biliyorum zannediyorum,
o da bana danışıyor!..
Öyle değilmiş.
Meğer o da biliyormuş her şeyi!!!
…Ve o gün öğrendim işte ben de her şeyi…
Siyaseti!..
***
20’li yaşlardayım ve kafam karışık.
Tamam da;
“Neden bir şey yapmıyor
Yapamıyor”
diye düşündüm.
Çocuk aklı işte!..
O zaman ki saf halim…
Şimdi düşünüyorum da;
Nasıl yapsın,
Yapabilsin
Cellatlarına aşıkken,
birlikte yürürken nasıl kopacak ki?!..
Kıpırdayamıyor bile…
***
Sonuç?
Ne mi oldu?
Öldü gitti!..
Beni soracak olursanız;
O gün bugün artık hiç şaşırmıyor,
hiç afallamıyorum!!!
***
(Kıssadan hisse / Hikaye serisi 1)