2018 yılına merhaba derken, yolcu ettiğimiz 2107 yılının pozitifleri ve negatiflerine göz attığımızda, matematikte olduğu gibi eksinin artıyı götürdüğünü gördük. Çünkü o kadar olumsuz şey oluyor ki, olumlular göze bile batmıyor.
Özellikle Türkiye’nin giderek daha büyük bir kıskaça girdiğini hissediyoruz.
Bunu en çok hissettiren ise doların, euro’nun 500 lira sınırlarını aşması veya gezinmesi oldu. Hele Strlin ise aldı başını gidiyor. Bu tabloya olumlu bakarak “Türk parası değer kazanıyor” diyenler ise hangi ülkede yaşıyorlar kimse anlamıyor.
Türkiye’nin dışa bağımlılığı ortadadır. Şöyle bir çevrenize bakın…
Yabancı veya ithal olmayan ne var? Ben göremiyorum doğrusu…
Hepimizin hatırladığı gibi okullarda kutlanan “Yerli Malları Haftası”nı yapacak yerli ürün kalmadı. İki tane elma armutla bu hafta kutlanamaz.
Bakkala girdiğinizde raftaki ürünlere bakın anlarsınız. Herşey yabancı veya arkasında yabancı. Kuruluşlar var. Yani herşey dışa bağımlı…
Türkiye bunlar için önemli miktarda döviz ödüyor. Dövizin değeri artınca borçta artıyor. ‘Borç yiğidin kamçısı’ demekle olmuyor. Kamçı şakladıkça, şaklıyor… Fatura ise halka çıkıyor.
Piyasada herşey Türk halkına göre ateş pahası oldu. Bunda en çok ezilen ise emekliler oluyor. Maaşlarında 20-30 liralık artışla bu yükü taşıma güçleri giderek kayboldu.
Ekonomistler dünya pahalılaşıyor diyorlar. Her ülke aynı diyorlar.
Hepsini Edirne’ye geçip Avrupa’ya uzanmaya davet ediyorum.
Avrupa’da bazı ülkeler sıkıntılı görünüyor. Ama Türkiye’nin çektiği sıkıntı en çok onlara yaradı. Turizmde kayıp turist oraara gitti. Yatırımcı Türkiye’den kaçtı. Hatta yerli yatırımcı bile yurt dışına kaçtı. Birileri yabancı ülkelerin vatandaşlığının peşine düştü…
Bütün bunların arkasında kaynayan Ortadoğu kazanı var. Türkiye’ye büyük zarar veren kazan… Öyle bir kaynıyor ki… Altındaki ateş naıl sönecek belli değil. Her gün yeni bir sorunla karşımıza çıkıyor.
2017’te sadece Ortadoğu mu? Bir çok olay oldu.
Bakalım dünyada neler olmuş!
Arakanlı Müslümanlar etnik temizlikten kaçıp Bangladeş’e sığındı
Trump’tan Müslüman ülkelere vize yasağı geldi.
Kuzey Kore ile ABD arasında tırmanan nükleer gerilim hala sürüyor.
ABD Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı ortalık karıştı.
Musul ve Rakka IŞİD’den geri alındı.
Venezuela’da Maduro güçlendikçe demokrasi ve insan hakları geriledi.
Türkiye hapisanede en çok gazeteci bulunduran ülkeler arasına girdi…
2017’yi saymakla bitmez…
Yurtiçinde ise… İyi Parti kuruldu…
Diğerleri eski hamam eski tas… Herkes birbirine atıp tutuyor. Ortaya belgeler çıkarılıyor. Karşı taraf belgelere “yalan” diyor. Kimin doğru, kimin yalan söylediği birbirine karıştı.
Turizmde 50 yıllık TÜRSAB’ta olanlar oldu. Kongre ertelendi… 18 yıllık başkan Başaran Ulusoy 20’ci yıla talip olmayarak başkan adaylığından çekildi. Peşinden TÜRSAB’a Kültür ve Turizm Bakanlığı el koydu. TÜRSAB’ı kongreye hazırlayacak 3 kişi tayin etti. Herkes kongreyi bekliyor. Bu arada TÜRSAB başkan adayları artıyor.
Giderek dibe çöken turizme başkanı çekilen, kongresi ertelenen TÜRSAB heyecan verdi.
Herkes “2017 turizmi iyi idi. 2018 dahi iyi olacak” diyor. Ama oteller ucuzladı. Kalite düştü. Yetişmiş personel ekmek davasına başka işlere kaydı.
Bize kalırsa 2017 Türkiye için kayıp yılı oldu.
Büyük ümitlerle 2018’i bekliyoruz.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün gelecek için tek çözüm olduğunu düşünüyorum. Herkese mutlu, sağlıklı ve bol kazançlı bir yeni yıl diliyorum.