Kalbine doğan sıcacık bir duygu, güven, hoşgörü, gönüldaş, şartsız koşulsuz omuz oluş.
Hayata ve bize dair bir kavram. Dostluk, gönüldaşlık.Gün de çok ama çok aranır olduğundan mıdır, bilinmez, tanımlama için lügatlara başvurur olduk.
Hep özlenen hep istenen ve hep aranan.
Koşulsuz sevgi.
İşte tam da bunun karşılığı en iyi örneğini sunan sadık dostlarımız köpekler.
Hayatı güzel kılan mutluluklar büyütenler.
Şimdi bu satır nereden icap etti de yazılıyor diye, sorular büyüteceksiniz.
Haklı olarak.
Efendim, konuya ufaktan giriş yapma gayesindeyim. Çünkü bu hafta ki konuğumuz bir köpek dostu, bir köpek sever, bir köpek eğitmeni.
Sevgisini paraya dönüştürmeyi başarmış bir isim.
Üstelik de çok da görmeye alışkın olduğumuz bir meslek değil.
Hele hele bunu yapan bir de hemcinsim olunca, konu daha da ilginçleşiyor.
Ha bir de Maçom olunca konuya merak biraz daha büyüyor, itiraf etmeliyim.
Röportaj yapmak üzere Maçoyla birlikte yola koyuluyoruz.
Maço girdiğimiz ortamda çok heyecanlanıyor.
Yalnız o mu, ben de elbet, sonuçta bu konuda uzman biriyle konuşacağız değil mi?
Paws Academy” deyiz. .
Öncelikle çok şirin bir mekan, köpekler özgürce dolanıyor, koşuyor, yaramazlık yapıyor.
Bu hengame içinde nasıl konuşacağız derken, Kadriye Uçar, hemen duruma el koyuyor.
İşini ciddiye alışından mıdır bilinmez, gülümsemelerini saklıyor Kadriye Uçar.
Bahçede bu kez çaylar yudumlanırken konuşmaya başlıyoruz.
Öğretmenimiz, İstanbul doğumlu. İlk orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamlamış. Ardından stilistlik kurslarına devam etmiş ve tasarımcı olarak tekstil dünyasına adım atmış. Sektörde birçok ünlü markada 10 yıl çalıştıktan sonra yurtdışına çıkma kararı alıyor. Hayatında yeni bir sayfa açarak çok ama çok uzaklara taa Malta”ya gidiyor. Aslında dilde kolay uygulamada zordur yeni sayfalar yeni başlangıçlar ve büyük adımlar atmak. Ama çoğu zaman kader diye adlandırılsa da seçimler kişilerin hayatlarını belirliyor kanısındayım. Malta’da hem dil eğitimi hem de çok sevdiği köpek eğitimini öğreniyor, Ardından Türkiye’ye dönüş yapıyor.
Arka arkaya sorular geçiyor zihninden. Ama öncelikle dinlemeyi seçiyorum.
“Türkiye’ye döndüğümde kararı mı çoktan vermiştim. Artık bu işi yapacaktım. Ama elbette çok da kolay olmadı. Öncelikle uzun bir süreç bu işi karşılıksız yaptım. Yurtdışında öğrendiklerimi daha da geliştirmek adına Türkiye’de bu işin en büyük ustalarından biri olan Göktan Eker’le birlikte Narkotik’te hem eğitim aldım hem de çalıştım.”
Vay diye bu kez ünlem büyütüyorum. Bilinmezler çok olunca hemen akla ilk geleni soruyorum. Kadınlar bu işi neden bu kadar az yapıyorlar meraktayım.
“Çok doğru, fiziksel güç noktasından bakılıyor sanırım ve o nedenle çoğunlukla bu eğitimi erkekler veriyorlar. Ama önemli olan psikiloji. Gerisi sevginin getirisinde bilginin doğru harmanlanmasında ve uygulamaların başarıya taşınması.”
Psikoloji demişken, peki onların dilini nasıl çözüyorsunuz?
Hocamız gülümsüyor.
“Evet, onların dilini öğreniyoruz. Beden dillerini öğreniyoruz. Onlar öylesi özeller ki, onlarda bizlerin yani sahiplerinin dillerini iyi çözerler. Onlar bizlere nasıl lafını geçireceklerini biliyorlar, bizler burada onların dilini sahiplerine öğretiyoruz. İşin en zor kısmı sabır. Köpekler liderin kim olduğunu bilmek zorunda.”
İşte tam burada, sorum. Sahipler, herkes köpek sahibi olabiliyor ama sonrası sokaklar terk edilen canlarla dolu. Bu beni çok acıtıyor. Bu konuda bir şey yapılamıyor mu?
“Malesef, herkes geçici heveslerle, köpek sahibi oluyor, ardından aaa çok zormuş bakımı diye zavallı hayvanları sokağa bırakıyorlar. Yurtdışında bunun için sertifika veriliyor, burada verilmesini çok isterdim. Çünkü sahip olmak mesele değil mesele onlara doğru bakabilmek. İşte tam da bu noktada, köpek sahibi olmak isteyenlere de elimden geldiğince bilgi aktarımında bulunuyorum. Çünkü köpekler hiç büyümeyen çocuklar gibidirler ve sorumlulukları çok fazladır. Bu sorumluğu üstlenmek kıymetlidir.”
Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz ve nasıl bu sahada başarılı olabildiniz?
“Uzun bir süreç oldu sanırım. 2010 yılından beri çalışıyorum. İşimde isim olmak için çabalamadım, kulaktan kulağa isim duyulmaya sonra tercih edilmeye başladım. Yaklaşık 2 yıldır da serbest olarak çalışıyordum. Nihayetinde daha kurumsal olmayı seçtim ve Paws Academy”i kurduk. Burada benimle birlikte çalışan arkadaşlarımız var. Burada temel bir itaat eğitimi, temel ileri itaat eğitimi, pansiyon, kreş, davranış problemleri, petk taksi, pet cast servislerini sağlayabiliyoruz. Ayrıca yakında sadece köpek sahiplerinin girebilecekleri kafemizi de açacağız. Ayrıca daha önce eğitimini aldığım tekstil noktasında farklılar yapıp köpeklere özel tasarımlarının da hem üretimi hem satışı gerçekleştiriyoruz. Bir sürprizimiz daha olacak daha önce Türkiye de hiç olmamış bir uygulamayı da hayata geçirmeyi planlıyoruz.”
Oooo siz adam akıllı kurumsallaşmışsınız. Doğrusu bu işin bu nedenle farklı boyuta taşınacağımdan bihabermişim, üstelikte Maço’ya rağmen. Eee bana pes doğrusu diyeyim… Hatta dedim bile.
Gülüşmeler şimdi çoğalıyor. Herkes biraz daha rahat. Konuyu öğrenince doğrusu akan her bilgide biraz daha ego aşağı çekiliyor ve daha keyifli bir hal alıyor durum. Neyse fazla yoruma ne gerek var diyelim ve soralım yenilik ne olacak?
Bu kez Kadriye Hocamız daha da sesli gülmeye başlıyor.
“Yok yok onu buradan söylemeyelim, sonra sürpriz olma durumu kaçar. Ama başka bir yeniliğimizden bahsedebiliriz, AVM’lere köpekle girmek maalesef mümkün olmuyor, ama yakında bu anlamda çalışmalar yapacağız.”
Güzel diyorum.
Peki bu işin sırrı ne desem?
“Koşulsuz sevgi, sabır ve emek.”
Yanıt çok kısa ama çok derin değil mi?
Eğitimin bir süreci var mı?
“Köpek 2 aylıkken eğitim verilmeye başlanır. Ayrıca her yaşta eğitim verebiliyoruz. Haftada iki gün çalışma yapıyoruz. Öncelikle sahipleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz ve yanlış algıları düzeltmeye çalışıyoruz. Bu çok önemli bir nokta. Köpek sahibi lider olmayı başarmak zorunda, aksi takdirde köpek sahibinin zayıf noktalarını çabuk çözer ve her istediğini yaptırır. Bu nedenle öncelikle sahibin lider olması gerektiğini öğretiyoruz. Mesele Maço, en akıllı köpeklerden biri. Ona liderin kim olduğunu öğretmeseydin seni o yönetirdi.”
Bu kez kahkahayı ben basıyorum… Tartışılır diyorum, çünkü sevgim öylesi ağır basıyor ki, belki de bilerek onun beni yönetmesine izin veriyorumdur kim bilebilir ki.
Sevginin akışında, “kıyamıyorum ki’ ama demek ki, bazen kıymak lazımmış. Hayatın öğretileri ve dersleri hiç bitmiyor.
Evet bazen “HAYIR” demeyi öğrenmeliyiz tüm sevgiye rağmen.
Maço hiç ama hiç oradan ayrılmak istemese de artık kalkma vakti.
Hayatın en kıymetli dostlarını sevgiyle eğiten Kadriye Uçar, işinde çok yol almış ve daha da yol alacağı konusunda hiç şüphem yok.
Hayvansever olmak anlayacağınız hiç de kolay değil. Dostluğun gerektiği boyutta olması gibi durmak için emek harcamak gerektiğinin altını çizen Kadriye Uçar’a sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Hem Maço, hem ben.
Yeter ki sabır olsun, yeter ki inanç olsun, yeter ki niyet olsun.
İşte o zaman her dil anlaşılır, her şey çözüme kavuşturulur. Yeter ki hayatı güzel ve kolay kılan doğru rehberlerimiz olsun.
Gerisi nasıl olsa olur..
Işık olan tüm yüreklere sonsuz minnet ile…
Hep dost kalın emi…