Beşiktaş’ın genç yıldızı Orkan Çınar, mücadelelerde gösterdiği üstün performans ile tüm dikkatleri üzerine çekti. İşte genç futbolcunun Almanya’da başlayıp Türkiye’ye uzanan hayat hikayesi…
Sene 1990… İnegöllü 29 yaşındaki Meriç Çınar, geçim sıkıntısı ve daha iyi bir gelecek derdi ile toplar bavulunu, vedalaşır eşiyle, çıkar gurbete.
Almanya’da denemek ister şansını; Dortmund’da. Önce bir dönercinin yanında başlar çalışmaya, ardından da sıra gelir kendi mekanını açmaya… Biraz da para yapınca aldırır eşini de yanına.
Çınar ailesi Dortmund’da işleri biraz yoluna koyunca bir mutluluk daha eklenir hayatlarına. 29 Ocak 1996 tarihinde bir bebekleri olur; bir oğulları. Babası fısıldarken adını kulağına; “Orkan” der, “Orkan Çınar!”
Peki neden “Orkun” değil de Orkan?
Orkan, Almanca’dır. Kasırga demektir, şiddetli rüzgar yani.
Hem Almanlara yabancı olmasın, hem de Türkçe anlamı bulunsun diye gelmiştir bu isim aklına, doğrusu pek de yakışmıştır evladına.
Gel zaman, git zaman.
Orkan’ın ilk adımlarını attığı yıllarda Dortmund’dan Berlin’e taşınmışlar. Berlin hem daha büyük, hem de daha hareketli. Meriç Bey “Berlin’de işlerim daha da iyi olur” demiş, başlamış yine kesmeye döneri. Okul saatleri dışında artık oğlu da yanında. Babası kesiyor, oğlu servis yapıyor. Döner-salata satıyor. Bu arada futbol oynamaya da başlıyor. Füsche Berlin takımında başlıyor topun peşinden koşmaya, Hertha Berlin’in alt yapısına geçiyor sonra. İşte orada parlıyor yıldızı. Yaşı ilerleyip de gençliğe adım atacağı sırada Bundesliga takımları giriyor sıraya. En önemlisi de Alman devi Bayern Münih. Bir de Hoffenheim var. Volfsburg da istekli.
Berlin – Münih 600 kilometre. Bunu duyan annesi; “Olmaz” diyor, kestirip atıyor. Nedeni mesafe. “Ben oğlumu o kadar uzağa yollamam” diyor, teklif geri çevriliyor. En yakın yer olarak 200 kilometre ile Volfsburg öne çıkıyor, buna izin veriyor. Ve Volfsburg’un alt yapısı Orkan’ın asıl yetişme yeri oluyor. Zaten kendisi de daha sonraki bir röportajında, “Orada geçirdiğim yılları unutmam” diyor.
Artık Orkan ismi yayılıyor Almanya’da, profesyonellik geliyor peşi sıra. Çeşitli takımlarda oynuyor, son olarak da Greuther Fürth takımındayken “Her sabah 07.00’de herkes antrenman sahasında olacak” komutuna bir türlü uyamayınca kadro dışı bırakılıyor.
Diyorlar ki sonunda 19 yaşındaki delikanlıya, “Seni Türkiye’ye gönderelim. Kiralık oyna, dönersin sonra.”
“Türkiye” deyince bir heyecan ki sormayın! Derhal kabul ediyor, 19 yaşında Gaziantepspor’a kiralık olarak geliyor. Yarım sezonluk kiralık döneminin ardından kulüp bonservisini de alıyor, Orkan para da kazanıyor. Kazanır kazanmaz da hemen babasını arıyor; “Artık Almanya defteri kapandı baba!”
Memleketleri İnegöl’de bir ev alıyor ailesine… Almanya’dan kesin dönüş yapıyorlar onlar da. Ne de olsa oğulları Orkan, futbolda bir kasırga!
Fenerbahçe ile oynadıkları bir maçta Caner Erkin ayağına basında kramponu yırtılıyor. Gözleri dolu dolu, “Ben ne yapacağım şimdi” diye düşünürken maçtan sonra kara kara Elyasa abisi diyor ki ona; “Oğlum ne var kahrolacak! Söyle Caner abine, göndersin yenisini!”
Öyle yapıyor. Televizyon mikrofonuna söylüyor, ayakkabasını kameraya gösteriyor. Caner de yeni krampon yolluyor ona. İkisi de bir süre sonra Beşiktaş’ta buluşacaklarını tahmin edebilirler miydi acaba?
Orkan, tam uyum sağlıyor ki Gaziantepspor’a ayağı kırılıyor. Bir süre oynamıyor. İyileşip de forma giymeye başlayacağı sırada Beşiktaş’la oynadıkları hazırlık maçında yine sakatlanmaz mı? Bu kez 3 ay kalıyor futboldan uzakta.
Ama Beşiktaş’ın radarına girmiş bu arada, 24 Temmuz 2017’de de imzayı atıyor Kara Kartal’a…
Takımda yıldızlar var.
Kasırga’ya sıra ne zaman gelecek acaba?
Bekliyor sabırla. Bekliyor, çalışıyor. Çalışırken de “Daha yaşım genç. Ne şanslı bana ki böyle bir takımda böyle yetenekli oyuncularla birlikteyim. Quaresma’dan, Babel’den hepsinden bir şeyler öğreniyorum” diye düşünüyor.
Ve şansı buluyor Orkan.
Önce Manisaspor’la Ziraat Türkiye Kupası’nda gösteriyor kendini…
Sonra da Almanya’daki Leipzig maçı.
Öyle oynuyor ki… Almanlar bile hayran kalıyor, “Yahu bu çocuk bizden mi gitmiş” diye inanamıyorlar gözlerine. Gollük bir pas veriyor Lens’e, kaleci kurtarıyor. Bir gollük pas da Talisca’ya atıyor, o golü yapıyor. Zaten yaptığı en iyi iş bu; asist üstüne asist; rekor kırıyor!
İşte “Kasırga” Orkan’ın 21 yaşına kadarki hikayesi bu. Fotomaç