Türkiye’nin satış ve pazarlamasından sorumlu Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği-TÜRSAB başkanı Başaran Ulusoy 18 yıllık hükümranlığına kendi elleriyle son verdi. 23. Dönem TÜRSAB Genel Kurulu öncesi Ulusoy Yönetim Kurulu kararıyla “güvenlik” nedeniyle 23’cü genel kurulun ertelendiğini bildirdi. Arkasından sürpriz bir açıklama daha yaparak yeniden aday olduğu TÜRSAB başkan adaylığından çekildiğini bildirdi.
Ancak kongreye katılım için tarih yazılmış, rekor kırılmıştı. 4903 adaylık hazirun cetveli hazırdı. TÜRSAB tarihinde böyle bir katılım yoktu.
Ulusoy’un arka arkaya açıkladığı bu kararlar üzerine ortalık karıştı. Aslında iki dünya bir araya gelse Başaran Ulusoy böyle bir karar vermezdi. Birilerinin “Artık yeter” diyerek onun yolunu kestiği ortadaydı.
Bu karar üzerine aylardan beri kongreye muhalefet olarak hazırlanan üç aday “olamaz yasal yollardan hakkımızı arayacağız” diye çalışmalara başladılar. Özellikle adaylardan Hasan Erdem, hakkını aramakta kararlıydı.
Hasan Erdem Beşiktaş Seçim Kurulu Hakimi’ne verdiği dilekçe kabul edilince ve hakim “90 görevli 30 sandık ve 30 mühürle oradayım” sözeri üzerine kongrenin yapılacağını duyurdu.
Ayrıca tüm acentelere duyuru yaparak 2-3 Aralık’ta kongrenin yapılacağı Lütfi Kırdar’a gelmeleri için çağrı başlattı. Hatta sandıkta görev alacakları ve divanda görev alacakları bile belirledi.
Yasaya göre 30 kişilik yönetimin iki katı sayı ile gelinirse kongre yapılabiliyor. Hasan Erdem’in çağrısı üzerine Bursa’dan, Adana’dan ve komşu illerden acenteler otobüslerle kongreye gelmek için hazır bekliyorlar. Bu durumda en az 500-600 kişinin Lütfi Kırdar’a gelmesi bekleniyor.
Bütün bunlar olurken TÜRSAB yönetimi hala direnerek “kongre yapılmıyor” diye başka bir duyuru daha yaptı.
Bu benim aklıma belediye başkanlarının istifa etmeyip direnmelerini getirdi. Bu arada bazıları hala şüphe içindeydiler. Ulusoy’un büyük katılım karşında az katılım sağlayarak muhalefetin gücünü kırmak istediği ile ileri sürülüyordu.
Aslında Başaran Ulusoy’un İstanbul Lütfi Kırdar’da geçen hafta yaptığı gövde gösterisinde bir yerlerden uyarı aldığı belliydi ve veda mesajını vermişti. Yaklaşık 1200 acentenin katıldığı toplantıda “Biz kenarda durmasını biliriz. Gelecek arkadaşlara yardımcı olacağız” demişti. turkiyeturizm.com’da yazdığımız bu ince detayı salondakiler bu ince detayı algılayamamışlardı. Çünkü Ulusoy bir çok kez “Köyüme döneceğim” dedikten sonra “camia beni istedi adayım” diyerek herkesi şaşırtmıştı. Ama bu kez öyle olmadı. Asık suratla yaptığı konuşmada fıkralar anlattı. Günah çıkarmaya çalıştı ve “Aday değilim” dedi.
Artık TÜRSAB tarihinde yaşanmayanlar yaşanıyor. İddialar havada uçuşup duruyor. Bu arada işin arkasında neler olduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başladı. Acentelerin tepkisini ve şikayetleri yakından izleyen hükümet Başaran Ulusoy’a “Artık yeter, koltuğu boşalt” diye uyarı yapmıştı. Hükümet acentelerin feryatlarına sesiz kalmayarak seçimle gitmeyen Ulusoy’a nihayet emirle “git” demişti.
Ak Parti’nin turizmi kurtarma projesinde metal yorgunu TÜRSAB’ta değişim gerektiği görülmüştü. Ulusoy hakkındaki şikayetleri değerendiren hükümet sonunda doğru bir iş yapmış ve acentelerin feryadını dinlemişti. İşte o gün Başaran Ulusoy, Lütfi Kırdar’da kürsüye çıktığında asık suratla “gidiyorum” demişti.
Şimdi herkes Bakanlar Kurulu’nun TÜRSAB’ın genel kurulunu erteleme kararını ve bakanın açıklamasını bekliyor. Kongreye kadar geçiş döneminde kimin TÜRSAB’ı yöneteceğini düşünüyor.
Senaryolar bitmiyor ama ortada bir gerçek var. Başaran Ulusoy, direnerek TÜRSAB’a en büyük zararı verdi. Dolayısıyla Başaran Ulusoy, Türk turizminin çökmesinde büyük pay sahibi oldu. Bu durumda hükümetin müdahalesi yerinde oldu. TÜRSAB’ta kan değişiminin olacağını görüyoruz.