Çoğu insan trikromattır. Yani, renkleri görmek için üç tip koni hücresine sahiptir. Ancak, kuzey İngiltere’de yaşayan bir kadın, çalışan 4 tip koni hücresine sahip. Yani, bizim görebildiğimizden çok daha fazla rengi görebilme yeteneğine sahip.
25 yıldan daha uzun süren bir araştırmanın ardından, İngiltere’deki sinir bilimciler fazladan bir koni hücresine (renkleri görmemizi sağlayan reseptör) sahip bir kadın ile karşılaştıklarını duyurdu.
Tahminlere göre, kadının sahip olduğu bu fazla reseptör, onun bizden 99 milyon daha fazla renk görmesini mümkün kılıyor. Bilim insanlarına göre, o süper vizyona sahip, diğer deyişle tetrakromat olan birçok insandan yalnızca birisi.
Her bir koni hücresi, yaklaşık 100 tonu ayırabilmektedir. Yani, tüm muhtemel kombinasyonları göz önünde bulundurursak, 3 koni hücresine sahip olan bizler, yaklaşık 1 milyon farklı rengi ayırt edebiliriz.
Renk körü olan insanların çoğu, çalışır halde 2 koni hücresi bulundurur. Bu yüzden yalnızca 10.000 farklı tonu seçebilirler. Diğer memelilere baktığımızda da, köpekler ve yeni dünya maymunları da dahil olmak üzere bir çok canlı, renk körü insanlar gibi dikromattır.
Ancak, kuzey İngiltere’de bulunan bir kadın, sahip olduğu 4 koni hücresi sayesinde, bizim birçoğumuzun hayal bile edemeyeceği bir çok rengi görme potansiyeline sahip.
Peki, nasıl 4 çeşit koni hücresine sahip olabiliriz?
Tetrakromat fikrinin kökenleri Hollandalı bilim insanı HL de Vries’in renk körü insanlar hakkında yaptığı ilginç buluşa, yani 1940’lara dayanmakta.
Renk körü birey yalnızca iki normal koni hücresine sahipken, mutasyona sahip koni hücresi ya yeşil ya da kırmızı ışığa daha az hassastır. HL de Vries, yaptığı çalışmalarla gösterdi ki, renk körü bireyin annesi ve kızı, bir mutant koni hücresine ve üç tane de normal koni hücresine sahiptir.
Bu da demek oluyor ki, onlar aslında 4 tane koni hücresine sahipler. Yalnızca 3 tanesi düzgün çalışsa da, bu daha önce duyulmamış bir şeydi.
Bu buluşun önemine rağmen, 80’lerin sonlarına kadar hiç kimse tetrakromatlara ilgi göstermedi. 80’lerin sonunda, Cambridge Üniversitesi’nden John Mollon, dört normal koni hücresine sahip bir kadın aramaya başladı.
Renk körü erkeklerin bu 4. koni hücresini kızlarına geçirdiğini kabul edersek, Mollon’ın yaptığı hesaplara göre, kadın popülasyonunun yüzde 12’si tetrakromat olmalıdır.
Ancak Mollon’ın yaptığı tüm testler, bu kadınların bizim gördüğümüzle aynı renkleri algılayacağını gösteriyordu. Yani bu da yalnızca üç koni hücrelerinin çalıştığı anlamına geliyordu. Onlar gerçek tetrakromatlar değillerdi!
Daha sonra 2007 yılında, Mollon’ın yanında çalışmış olan, Newcastle Üniversitesinden sinirbilimci Gabriele Jordan biraz daha farklı bir test geliştirerek süper vizyona sahip insanları aramaya koyuldu.
dördüncü koni hücresini bulunduran 25 kadın aldı ve onları karanlık bir odaya koydu. Bu kadınların gözleri önünde üç renkli ışık yanıp sönüyordu.
Bir trikromat için, hepsi aynı gözükmekteydi. Fakat Jordan, gerçek bir tetrakromatın, sahip olduğu dördüncü koni hücresi sayesinde farkı söyleyebileceğini düşündü.
İnanılmaz şekilde, test edilen kadınlardan biri olan cDa29, her testte 3 farklı renkteki ışığı ayırt edebiliyordu.
Peki, madem renk körü bir erkeğin kızları dördüncü bir koni hücresine sahip olabiliyor, neden biz gerçek bir tetrakromat aramak için bu kadar uğraşıyoruz?
Öncelikle, ekip yalnızca İngiltere içinde çalışıyordu. Ancak bu kadar zor bulmamızın gerçek sebebi, bir çok gerçek tetrakromat, asla dördüncü koni hücresini kullanmaya ihtiyaç duymuyor. Bu yüzden asla özel bir görüşleri olduğunun farkına varamıyorlar.
“Tetrakromatların var olduğunu artık biliyoruz. Ancak bir çok dört koni hücreli kadın fonksiyonel bir dördüncü koni hücresine sahip değilken, bazı kadınların gerçek bir tetrakromat olmasını neyin sağladığını hala bilmiyoruz” diyor Gabriele Jordan.
Washington Üniversitesi’nde vizyon araştırmacısı Jay Neitz, tetrakromatların gücünü gerçekten açığa çıkarmanın özel olarak tasarlanmış tonlar yardımıyla mümkün olabileceğini düşünüyor.
“Gördüğümüz şeylerin büyük kısmı, trikromatlar için seçilen renklerden oluşmakta.” diyor Jay Neits ve ekliyor: “Hatta, tüm dünyamız trikromlara uyarlanmış olması olabilir.”
Başka bir deyişle, kullantığımız renkler öylesine kısıtlı ki, dördüncü koni hücresini gerektirmiyorlar.
cDa29 üzerinde yapılan çalışmalar henüz hakem tarafından incelenmedi ve yayınlanmadı. Jordan ise çalışmalarına devam etmekte ve başka tetrakromatlar aramakta.
Yapılması gereken daha çok iş var ve Jordan’ın sonuçları çoğaltılmalı ve doğrulanmalı. Ancak tetrakromatların var olduğunu ispatlayabilirsek, bize yalnızca insan algılarının sınırlarını göstermeyecek. Aynı zamanda, daha iyi sanal algı cihazları üretmemize de yardım edecek ve tabii ki görme olayının nasıl gerçekleştiği ile ilgili daha çok şey öğrenmiş olacağız.
Ne yazık ki belki de hiç anlayamayacağımız şey ise; cDa29’un gözlerinden Dünya’nın nasıl göründüğü.
“Bu özel algı, herkesin merak ettiği konu” diyor Jordan ve ekliyor: “Bunu görmeyi çok isterdim”
rasyonalist.org