TEKNOLOJİ: Andromeda’ya doğru

Evrenin genişlemekte olduğunu Hubble’ın 1929 yılında yaptığı gözlemden beri biliyoruz. O yıldan bu yana bu gözlemler sadece kuvvetlenmekle kalmadı, aynı zaman bu genişlemenin zamanla değişip değişmediği hakkında da fikir sahibi olabildik. Bugün evrenin ivmelenerek genişlediğini bu gözlemlerden biliyor ve bunu karanlık enerjiye atfediyoruz. Burada dikkatinizi çekmek istiyorum, genişlemenin tek sorumlusu karanlık enerji değil, ivmelenerek genişlemenin sorumlusu karanlık enerji. Peki hal böyleyken, her şey şeyin bizden uzaklaşması gerekmiyor mu? Nasıl oluyor da Andromeda galaksisi bize yaklaşabiliyor?

Aslında bu sorunun cevabı, evren genişlerken bizim neden genişlemediğimizde saklı (bkz. Evren Genişlerken Biz de Genişliyor Muyuz?). Bizi oluşturan molekülleri bir arada tutan güçlü ve elektromanyetik etkileşimlerin yanında, evrenin genişlemesi o kadar zayıf kalıyor ki, bunlar üzerinde bir etkiye sahip olamıyor. Bunu bir duvarı itmeye çalışmaya benzetebilirsiniz. Elbette ona bir etki uygularsınız, fakat duvar o kadar dayanıklıdır ki sizin uyguladığınız etkiyi tolere eder. Bunu biliyorum, fakat evren genişlerken galaksiler birbirinden uzaklaşır diyoruz, o zaman neden Andromeda bize yaklaşıyor ben bunu merak ediyorum diyor olabilirsiniz. Aslında biz evren genişlerken galaksiler birbirinden uzaklaşıyor demeyi tercih etmiyoruz.

Evet evren genişlerken galaksiler birbirinden uzaklaşıyor fakat bu uzaklaşan galaksiler, çekimsel olarak bizden etkilenmeyecek kadar uzaktaki galaksiler. Evrende yer alan galaksilerin çoğu galaksi kümelerinde bir arada, öbeklenmiş bir biçimde bulunur. Hatta bu galaksi kümeleri de bir arada bulunarak, süper kümeleri oluşturur. Hal böyle olunca, genişlemenin etkisini iyi bir biçimde görebilmek için, bizden yeterince uzakta bulunan galaksilere bakmak gerekiyor. Andromeda ise bizim yerel galaksi grubumuzda yer alıyor ve bize oldukça yakın, zaten bu sebeple bize doğru yaklaşıyor, birbirimize çekimsel bir etkileşim uyguluyoruz. Bu yüzden evren genişledikçe galaksiler birbirinden uzaklaşır demek yerine, evren genişledikçe çekimsel etkileşimde bulunmayacak kadar birbirine uzak cisimler birbirinden uzaklaşır deriz. Fakat bunu basitçe ifade etmenin bir yolu galaksiler üzerinden bunu söylemektir, çünkü yakınlaşabilecek durumda olan birkaç tane varken, geri kalan milyarlarcası uzaklaşmaktadır.

Özetle bu yanılgıya sebep olan şey, bilimsel bir ifadeyi, anlaşılabilirlik açısından sıradan bir şekilde basite indirgemeye çalışmaktır. Fakat bu denli alışılmış bir konuda dahi yapılan bu basite indirgemenin ne tür yanlış anlaşılmalara sebep verdiğini rahatlıkla görebilmekteyiz. Bu sebeple, sicim kuramı gibi dili neredeyse matematikten ibaret olan konuları basite indirgemeye çalışmak, biraz abesle iştigal olmaktadır. Her ne kadar bir şeyler anlaşılsa da, işin inceliği, kelimeler arasında yok olup gitmekte ve gerçekler tam olarak anlaşılmamaktadır. Bundan ve bilimin test edilebilirliğini göstermek adına, elimizden geldiğince işin fiziğine de yer vermeye çalışıyor ve detayları sıklıkla paylaşıyoruz. İddia ediyorum ki, işin bu matematiksel-fiziksel yanını bir kere sevdiğinizde, bir daha bırakamayacaksınız.

rasyonalist.org