SAĞLIK: ‘Kanser artık eskisi gibi değil’

Günümüzde sağlık sorunları arasında zihinleri en çok meşgul eden sorun: Kanser. Peki kanser bu kadar korkulacak bir hastalık mı gerçekten? Bu korku bizi erken teşhis noktasında engelliyor mu? Kanserin tetikleyicileri arasında en çok atladığımız ‘olağan şüpheli’ ne?

Geçtiğimiz haftalarda Akasya’da düzenlenen bir etkinlikte önemli bilgiler veren İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yavuz Dizdar, en yaygın kanser çeşitlerini, kanserden korunmak için nasıl yaşamamız gerektiğini ve kanser yakınlarının hayatlarını nasıl düzenlemesi gerektiğine dair bilgilerini aktardı. sozcu.com.tr okurları için de merak edilen soruları cevaplayan Dr. Dizdar, sağlığınız için rehber olabilecek bilgiler verdi.

Dr. Yavuz Dizdar: Biz sağlığı, besin kaynaklarının eskisi gibi kaldığını varsayarak değerlendiriyoruz.

Kanserin sebepleri ve tedavisi ile ilgili söylenen birçok iddia var. Bu bilgileri dikkate alırken vatandaşlar nelere dikkat etmeli?

Bize kanserin sebebi olarak hep ‘olağan şüpheliler’ olarak sayılan sigara, alkol, obezite ve genetik anlatıldı. Ancak bunların ülkemizdeki durumunda bir değişiklik olmadığı gibi, alınan önlemlerle örneğin duman kirliliği azaltıldı. Buna karşılık hastalık artmaya devam ediyor. Bu durumda ibre ister istemez gıdalara dönüyor. Tarım ilaçlarından tutun, antibiyotik kalıntılarına kadar çok fazla kirlilik söz konusu. Buna bir de ucuza gelsin diye raf ömrü uzun ürünleri eklediğinizde, durum kontrol edilebilir olmaktan çıkıyor. Siz vücudunuzu bu şekilde sağlıklı tutamazsınız, çünkü kaynak yok.

YEDİKLERİMİZ SAĞLIKLI MI Kİ…

Dr. Dizdar: Biz sağlığı, besin kaynaklarının eskisi gibi kaldığını varsayarak değerlendiriyoruz.

Bunun bir de diğer yanı var ki, bu felaket. Biz sağlığı, besin kaynaklarının eskisi gibi kaldığını varsayarak değerlendiriyoruz. Oysa her şeyin değiştiği bir ortamda vücut da ister istemez değişir. Bu durumda ortaya çıkan şeyin ne olacağını bilemezsiniz, yani tıp tanımsız hale düşer. Bugün yaşadığımız durum da bu, dolayısıyla doktorlar da bir şey söyleyemiyor.

Bazı forumlarda gıda paketlerindeki PVC kaplamasının gıda ile temasının kanser açısından bir risk taşıdığı konusunda iddialar tartışılıyor. Örneğin bizim yemek kültürümüzde yer alan konserve yemeklerde de bu sorundan bahsedebilir miyiz? Konserve cam olsa da kapaklarında PVC kaplama olduğunu görüyoruz. Bu konuda bir araştırma var mı? Sizin görüşleriniz neler?

PVC kaplamalar özellikle içeriği yağlı ürünlerde risk oluşturur. Bunun karşılığı ise salgı sistemini bozan maddelerin gıda içeriğine ve dolayısıyla bize geçmeleridir. O nedenle örneğin yağlı peynir gibi bir ürün plastik ambalajdaysa onu evde cam ambalaja geçirmek en iyi seçenektir. Ancak aynı şeyi cam kavanozların kapağındaki PVC için iddia etmek aşırı hassasiyettir. Buradan gıdaya sızma olacağını varsayamıyorum, zaten yüzey çok küçük.

PVC kapaklar sağlıksız mı?

Kanserin görülme oranı ve bu orandaki artış ile ilgili Türkiye için bir veri var mı? Bölgesel olarak bir ayrım yaparsak, kanserin çeşitlerine göre bir dağılım var mı ülkemizde? Bu bilgiler bizim yanlış yaşam ve beslenme biçimlerimizle ilgili neler söyleyebilir?

Evet, zaman zaman yayınlanan istatistikler var ama ne kadar gerçeği yansıttığını bilmiyoruz. Tarama sistemlerindeki artış nedeniyle aslında hastalık oluşturmayacak meme ve prostat tümörlerini daha fazla görür olduk. Bunların ne kadar kanser olduğu tartışmalıdır. Ama pankreas kanseri dalgalanma göstererek artıyor. Tıbbın önemli eksiği kanserlerin yıl içindeki dağılımını hiç araştırmamış olmasıdır. Oysa bu en azından tarım ilaçları konusunda dolaylı bilgi verebilir. Akciğer kanseri içinse nedense hep İzmir’in adı geçer, İzmit de mesela kanser sıklığının yüksekliği açısından dile getirilir. Ancak bunun böyle olması yetmez, nedeninin anlamak lazım ki hastalık engellenebilsin.

Kanser bu kadar korkulacak bir hastalık mı gerçekten? İnsanlardaki bu korku erken teşhis noktasında bir engel yaratıyor mu sizce? Korku nedeniyle kontrollerini yaptırmama ya da bazı belirtileri dikkate almama davranışlarından bahsedebilir miyiz? Vatandaşlara bu konuda bir öneriniz var mı?

Kanserden korkmalı mıyız?

Kanserlerin hepsi aynı değil, taranarak bulunanlar genellikle hastalık özelliği göstermiyor ama kendiliğinden belirti verip, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı gibi tablolarla ortaya çıkanlarda tedavi gerekli. Burada bir diğer sorun da tedavilerin kötüye kullanımı, zaten vatandaşları en çok rahatsız eden de bu. Doktor arkadaşlarımız iş yoğunluğundan hastaya gerekli zamanı ayırıp yeterli bilgiyi veremiyor. Bu da tedavinin sonuçsuz uzamasına ve hastaların tedavi nedeniyle sıkıntı çeker hale gelmelerine yol açıyor. Korku elbette başlı başına bir faktör. Fakat pompalanan bir korku da var ki, bundan uzak dursunlar. Hastalık eskisi gibi değil, ılımlı hale geldi. Eskiden çok yaşamaz denen mide kanserleri bile gerekli tedaviyi alırlarsa çok uzun süre sorunsuz seyredip, tedavi edilebiliyor.

SÖZCÜ