Davutoğlu, ‘Kerkük polemiği’nde Bahçeli’ye demediğini bırakmadı. Eski başbakan Ahmet Davutoğlu, Kerkük’e dair sözlerini eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye 17-25 Aralık operasyonuna gönderme yaparak yanıt verdi.
Davutoğlu, Türkiye’nin de karşı çıktığı Kürdistan bağımsızlık referandumuna ilişkin 10 maddelik öneri sunmuş, “Kerkük’ün statüsü de dâhil olmak üzere 25 Eylül referandumunun ortaya çıkardığı bütün sonuçlar müzakerelere fırsat tanımak üzere dondurulmalıdır” demişti.
Bahçeli de dünkü grup toplantısında Davutoğlu’na çatmıştı: “Cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu, TSK, güçlü bir iradeyle ağız birliği içindeyken eski başbakanın aykırı beyanat vermesi gafillik ve garabettir. Durdun durdun da şimdi niye ortaya çıktın? Sen hangi yüzle konuşuyorsun!”
Yanıt geldi
Davutoğlu, Bahçeli’ye yine 10 maddelik açıklamasıyla yanıt verdi.
Kerkük’e ilişkin sözlerini ayrıntılandıran eski başbakan, Bahçeli’ye partisinin baraj tehdidiyle karşı karşı kaldığını anımsattı.
Davutoğlu, Bahçeli’nin üstü kapatılan 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu hatırlatmak amacıyla odasına saat koyduğunu aktararak, MHP liderinin geçmişte ‘FETÖ’yle aynı dili kullandığını savundu.
Eski başbakanın yazılı açıklaması satırbaşlarıyla şöyle:
“* Her daim vurguladığımız gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti nevzuhur bir devlet değildir ve hayata geçirdiği politikalar MGK, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, ilgili bakanlıklar ve devlet kurumlarının ortak katkıları ve sorumlulukları ile belirlenir ve uygulanır. Bu bağlamda AK Parti iktidarları döneminde uygulanan dış politikaları stratejik derinlik kavramına saldırarak tahfif etmeye çalışanlar ve seçici bir şekilde sorumlu arayanlar aslında devlet geleneğimizi hafife almaktadırlar.
‘Kerkük’e uğramamış’
* Geçmişte bu devlet stratejisi gereği Bayırbucak Türkmenlerine giden yardımlar konusunda hain FETÖ terör örgütü ile aynı dili kullanarak AK Parti hükümetlerine ve yetkililerine saldıranların bugün hamasi bir dille devlet stratejisinden ve Türkmen haklarından bahsetmeleri de, Kırım’ın Türk kimliği konusunda susanların Kerkük’ün Türk kimliğinden dem vurmaları da yüzeysel ve ikiyüzlü hamasetten başka bir şey değildir. Taşkentli bir yörük Türkmen’e Türklük dersi vermeye çalışmak, hayatları boyunca bir kez Kerkük’e uğramamış olanların haddine değildir.
* Makam odalarına 17.25 saati yaptırıp önünde basın mensuplarına poz verecek bir aymazlıkla 17-25 Aralık operasyonlarının siyasi sözcülüğünü üstlenenlerin, 7 Haziran seçimleri sonrasında siyasi bir açgözlülük ve ferasetsizlikle ülkeyi istikrarsızlaştırma pahasına AK Parti’ye her türlü hakareti yapanların, TBMM’nde çoğunluğu olmamasına rağmen her türlü riski alarak 23 Temmuz 2015’te devletin bekasına ve milletin birliğine kast etmiş bütün terör örgütlerine karşı aynı anda kararlı bir mücadele başlatmış olan AK Parti hükümetini Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla oluşan anayasal hükümette yalnız bırakanların ve 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin oy kaybetmesi için her türlü yalan ve hakarete başvuranların, bugün o zor günlerde aziz ülkemizin ve partimizin kan kaybetmemesi için bütün varlığını ortaya koyduğuna milletimizin şahit olduğu AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı hedef alan hakaretlerini milletimizin derin vicdanına ve bütün o süreçte partimizin başarısı için ter ve gözyaşı döküp secdelerde dua eden yiğit AK Parti gönüllülerinin dava aşklarına havale ediyorum.
Barajı hatırlattı
* Partisini baraj tehdidi ile yüz yüze bırakmış bir genel başkanın, en son 1 Kasım 2015 seçimlerinde %49.5 oy alarak milletimizin büyük teveccühüyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu kesintisiz bir şekilde sürdüren partimizin politikalarını belirleme ve yönlendirme arzu ve teşebbüsü, AK Parti’ye gönül veren milletimizi de rahatsız eden açık bir hadsizliktir. Partisinin birliğini koruyamamış olanların, bugün şark kurnazlığıyla güya partimiz içinde ihtilaf çıkarma çabaları başarısız olmaya mahkumdur. Partimizin birliği ve beraberliği, ülkemizin huzur ve refahı için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayacağımız da tecrübelerle sabittir.
* Bu tutarsız, içi boş ve hesaplı saldırılar karşısında partimizin yetkili organlarının kendi partimizin hükümetlerince uygulanmış stratejilerini, onaltı yıllık kurumsal kimliğini ve tarihini savunmasını beklemek AK Parti’ye gönül, emek ve oy vermiş her vatandaşımızın en doğal hakkıdır.
‘Hadsiz’
* Bu bölgede yeni bir kardeş kanı dökülmemesi için yaptığımız çağrı sonrasında bize susma telkininde bulunma hadsizliğini gösterenlerin şunu bilmelerini isteriz ki, bir devlet ve ilim adamı olmanın da ötesinde bu aziz ülkenin onurlu bir vatandaşı olarak doğru bildiğimiz hakikatleri söyleme konusunda hiçbir sınır tanımayız. Kendilerinin hükümet ortağı olduğu 28 Şubat döneminde susturulamayan zihnimizin, sesimizin ve kalemimizin kendi hükümetimiz döneminde susturulabileceğini düşünmek kimsenin hakkı da haddi de değildir. Bildiğimiz hakikatleri söylemek sadece en doğal demokratik bir hakkımız değil aynı zamanda Allah’a, millete ve tarihe olan ahlaki bir borcumuz ve hayatımıza anlam katan yegane misyonumuzdur.”
DİKEN