Türkiye’de 2017-2018 eğitim ve öğretim yılı için ilk zil çaldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) tartışmalı müfredat değişikliğinin nihai yansımaları ise, okul sıralarına bırakılan kitaplarda saklı.
Bazı eğitimciler ve veliler, MEB’in eğitim programına ‘cihat’ kavramını getirirken, ‘evrim’ ifadesinin çıkarmasının ‘laiklik ve bilimsellik’ ilkesiyle çeliştiğini söylüyor.
MEB yetkilileri ise, eleştirenleri mifredattan ‘cımbızlanarak’ alınan ifadelerle, toplumsal kutuplaşma yaratmaya çalışmakla suçluyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hâlin (OHAL) eğitime etkisi ve öğretmenler arasındaki ‘sözleşmeli’ ve ‘ücretli’ gibi ayrımlar da diğer başlıklar arasında.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın okulların açılmasından bir gün önce ortaöğretime geçiş sınav sistemi TEOG’u kaldıracaklarını açıklamasının ardından, sınav sistemi belirsizliği de yaşanıyor.
Eğitim ve öğretimde öne çıkan beş tartışmayı derledik.
1) Hükümet müfredat değişikliği eleştirilerine ne diyor?
MEB’in Eğitim Bilişim Ağı (EBA) internet sitesinde paylaştığı program, bir “değerler eğitimi” etrafında şekilleniyor.
1, 5. ve 9’uncu sınıflarda 51 ayrı müfredat yenileniyor. Ancak bazı eğitimciler bu değerleri ‘gerici’, ‘bilim dışı’ ve ‘cinsiyetçi’ bularak tepki gösteriyor.
BBC Türkçe’ye konuşan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ise, yetersiz bilgilerle “kara propaganda” yapıldığı görüşünde.
Dünyadaki revizyon sıklığına istinaden yenilenen müfredatta, eğitimin tamamen sınav odaklı olduğu eleştirisini gidermek için bu değişikliğe gerek duyduklarını söyleyen Tekin, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bakın, yabancı dil sınavlarını geçiyor ama kendilerini ifade edemiyorlar. Teorik bilgilerin yükü daraltılarak, öğrencilerin okulda aldığı kazanımları güncel hayatta da kullanmasını istedik. ”
‘Hz. Muhammed’in hayatı’ kitabında ‘cihat’ın kavram olarak açıklanması, eleştirilerin başında geliyor.
Tekin’in açıklamasına göre, ‘Cihat’ ifadesi bu eğitim yılında sadece İmam Hatip liselerinde açıklanacak, diğer kitaplarda ise eskisi gibi ismen geçecek. 2018-2019 eğitim yılında bu ders ortaokullarda seçmeli ders olarak sunulacak.
EBA’daki bilgilere göre, ‘İbadet Hayatında En Güzel Örnek’ başlığı altındaki kazanım, “Cihadın Peygamberimizin hayatında ve İslam davetindeki önemini kavrar” ifadesiyle açıklanmış.
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısında “cihad kavramının terör örgütleri ve İslamofobikler tarafından istismar edilmesi” nedeniyle “savaşla sınırlandırılmadan tüm boyutlarıyla” öğretmek istediklerini açıklamıştı.
Cihat, barış dini olan bir dinin bir terminolojisi, kelimesi. Bu savaşa, kırmaya, dökmeye getirilebilir mi? Çalınmış, yanlış yorumlanmış bir şeyi düzeltiyoruz. ”
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz
‘İdeolojik ve bilinçli bir yaklaşım’
Eğitim Sen ve Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) endişeleri ise sürüyor. Türk Dil Kurumu’na göre cihadın ilk anlamının ‘din uğruna yapılan savaş’ olması, bu kaygıları tetikliyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Eğitim Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, ‘Cihat’ kavramının getirilmesinin, “gayet bilinçli ve ideolojik bir yaklaşım” olduğu görüşünde.
Aytekin, “Olumsuz bir algısı ve karşılığı olan böyle bir kavramın ikinci üçüncü anlamlarını anlatmanın nasıl bir açıklaması olabilir?” diye sorarken, Eğitim Reformu Girişimi’nden Aysel Madra, “İlla müfredata girecekse, cihat kavramı eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmalı” diyor.
Sekülarizm ve pozitivizme ‘bazı inanç problemleri’ başlığı altında yer verilmiş; cihad kavramı ‘vatana ve millete karşı görev ve sorumluluklar’ arasında tanımlanmıştır.”
Eğitim Reformu Girişimi’nin raporu
‘Evrimden bahseden ülke var, bahsetmeyen ülke var’
Biyoloji müfredatından ‘evrim’ kavramının çıkarılması da, eğitimcilerin gündeminde. MEB, ‘evrimin’ ortaöğretim ve lise düzeyi için erken olduğunu, bazı eğitim uzmanları ise çok daha karışık konuların bile bu seviyeler için anlaşılabilir olduğunu belirtiyor.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, evrimsel biyolojinin “kavram setindeki antibiyotik canlıların çeşitliliği ve sınıflandırılması, genetik varyasyon” gibi başlıklarla kitaba alındığını belirterek, evrimin kalktığını söyleyenleri “zırcahillikle” suçlamıştı.
ERG’den Aysel Madra ise, evrim teorisine ilişkin bazı kavramlar dururken, isminin geçmemesi durumunda ‘çocukların kafasının karışacağını’ dile getiriyor.
MEB Müsteşarı’nın yanıtı, “Bu görüş çok yanlış. Dünyada bir teori olarak evrimden bahseden ülke var, bahsetmeyen ülke var” oldu.
Evrime ilişkin bilgiler veriliyor ancak bilimsel bir teori olup olmadığı yönündeki tartışmaları daha üst eğitim kurumlarına getirdik.”
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin
Eğitim-Bir-Sen: Tepkiler ‘din karşıtlığı’ üzerinden
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Başkanvekili Latif Selvi’ye göre, müfredat “din karşıtlığı” üzerinden eleştiriliyor.
“Din Kültürü dersinde kamuoyunda yoğun olarak tartışılan konular kültür olarak verilir. Şiddet örgütleri cihadı suistimal ettiği için, konuyu pedagojisini bilen uzmanlar hazırlayacak” diyen Selvi, ‘evrim teorisiyle ilgili değişikliği’ şöyle değerlendirdi:
“Evrimci hocaların katkılarıyla bu, müfredata geçti. Evrimci hocalar ‘bu müfredat eskisinden daha iyi’ diyor.”
Yine ‘Hz Muhammed’in Hayatı’ kitabında, ‘ataerkil aile yapısını övdüğü’ iddia edilen ifadeler ise şunlar:
“Erkekler güç ve kuvvet yönünden daha ileri olduğundan, ailenin sorumluluğunu birinci derecede onlara yüklemiştir… İslam, erkeğin üstlendiği mesuliyetlere karşılık kadının da kocasına itaat etmesini istemiş ve bu itaati ibadet saymıştır.”
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Durmuş ise, Kuran’daki ayetlere dayanan bu ifadelerin, İslam’ın anlatıldığı kitapta yer almasının anlaşılır olduğunu söylemişti:
“Eşler birbirlerine karşı itaat ve sadakat borcundadır. Onun dışında pek çok şey söyleniyor. ‘Kız çocuklarınızı zorla evlendirmeyiniz’ de deniliyor. Ama sadece ‘itaat’ kelimesi cımbızlanıyor.”
2) ‘Türkiye’nin bir öğretmen sorunu var’
Eğitimci-yazar Şahin Aybek’e göre, Türkiye’de müfredat konusunun da ötesinde, bir ‘öğretmen sorunu’ var.
Sözleşmeli ya da ücretli gibi statülere ayrılması sonucu öğretmenlerin motivasyonlarının düştüğüne dikkat çeken Aybek, ‘özlük haklarının’ kadrolu olarak tüm öğretmenlere sağlanması için çağrıda bulunuyor.
Ücretli öğretmen saat başına yaklaşık 11 lira alıyor ve asgari ücrete ancak erişebiliyor.
Aybek’e göre bu durum bir yandan gelecek kaygısı yaratıyor, bir yandan da ücretli öğretmenlerin öğrenci gözündeki saygınlıklarını etkiliyor. Aybek, sözleşmeli çoğu öğretmenin de, başka şehirlerde, aileleri, eşlerinden ayrı yaşadığını savunuyor.
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ise, bu eğitimciler arasındaki ayrımın “öğretmen hareketliliğini” azaltmak için yapıldığını şu ifadelerle açıklıyor:
“Biz bugüne kadar kadrolu istihdam ettik ama atadığımız öğretmen, daha 11 ay sonra tayin istiyor, o bölgeden ayrılıyor.”
Bir problemi çözdük, veli ve öğrenciyi düşündük. ‘4 yıl tayin istemeden kalacaksın, sonra kadrolu olacaksın’ diyoruz. Sözleşmeli öğretmenlerin özlük hakları kadrolularla aynı.”
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, daha önce yaptığı açıklama öğretmenlerin mali açıdan zayıf bırakıldığı görüşüne, “Dünyada hiçbir ülke Türkiye kadar öğretmenlik ücretini son 15 yılda dolar bazında yaklaşık 3 kat artırmadı” ifadeleriyle karşı çıkmıştı.
Diğer yandan, Türkiye’de öğretmen alımları bir süredir Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) puanlamaları değil, mülakatlara dayanıyor. Bazı eğitimciler, bunun haksız rekabetin ve kadrolaşmanın önünü açtığını iddia ediyor.
3) OHAL eğitimi nasıl etkiledi?
MEB Müsteşarı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 34 bin öğretmenin ihraç edildiğini söyledi.
OHAL sonucu çok sayıda öğrencinin okulun ilk günü öğretmensiz kalacağı iddiasını ise reddeden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sistemimizde olup ders okutmayan 60 bin öğretmenimiz var ve bunları tayin ettik. 20 bin öğretmen daha tayin edildi. Yaklaşık 34 bin ihraç var, 80 bin de takviye. Öğretmen açığının olması imkansızdır.”
Eğitim Sen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 1000’e yakın öğretmen de başka illere atanarak “sürgün” edildiğini belirtiyor. Sendikalı, sendikasız birçok öğretmenin “ihbar mekanizmaları nedeniyle her an ihraç edileceğinden korktuğu” görüşü de dile getiriliyor.
Eğitim Sen Başkanı Aytekin, bu öğretmenlerin sağlık haklarının elinden alındığını, başka kurumlarda çalışamadığını ve sokağa çıkamadığını söyledi ve ekledi:
“Soruşturma yok, suç belli değil, biz KHK’yla alındığımızı görevden alındığımızı öğreniyoruz. Mahkemeler işletilsin. Hukuk süreçleri sonucunda karar alınsın.”
Eğitim-Bir-Sen Başkanvekili Selvi de, darbe girişiminin sorumluları cezasını çekerken, bir yandan da “kurunun yanında yaşın da yanmaması için titiz davranılması” gerektiği görüşünü paylaştı:
“Suçun paydaşı yapılmasın, mağdur duruma düşmesinler. İç eylemlere ortak olmamış, gerçek niyetlerini bilmeden temas kurmuş olanların da cezalandırılmasını istemiyoruz. Görev değişikliklerinin objektif bir soruşturmayla yapılmasını istiyoruz.”
Selvi’nin öngörüsüne göre, atama bekleyen 400 bin öğretmen arasından “50 bine yakın ücretli öğretmen alınarak” ve ek ücretlerle haftada 21 saat olan ders yükü 30’a çıkarılarak, OHAL nedeniyle oluşan açığın kapatılması bekleniyor.
4) Eğitim ‘aile bütçesine bir külfet’
Aralık ayında hükümet yetkilileri 2017 bütçesinin yüzde 20’sini eğitime ayırdıklarını açıkladı. Ancak velilerin eğitim maliyetleri altında “ezildiğini” söyleyenler de var.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi Ağustos 2017 verilerine göre, aylık en yüksek artış yüzde 2,79 ile eğitim grubunda görüldü.
TÜİK verilerine dayanan Eğitim-Bir-Sen raporuna göre, bu eğitim yılı için ilköğretim başlangıç aylık eğitim maliyeti, geçen yıla göre yüzde 10’a yakın artış göstererek ortalama 193 liraya ulaştı. Üniforma giyme zorunluluğu olan bir ilkokula velilerin başlangıç masrafı 835 TL iken, serbest kıyafete ise 605 TL ayrılıyor.
Eğitim Sen Başkanı Aydoğan, öğretmen atamalarına ayrılması gereken bütçenin, özel okullara teşviklere gittiğini, nüfus ve öğrenci sayısının artması nedeniyle öğrenci başına düşen bütçenin çok daha az olduğunu söylüyor. Aydoğan’a göre, MEB yasak olduğunu yinelese de, bağış ve kayıt ücretlerinin önüne geçilemiyor.
“Ayrılan bütçe şu an sadece eğitim emekçilerinin maaşlarını karşılıyor. Temizlik görevlileri, taşeron üzerinden alınıyor. Sınıflarda panolar, teknolojik ekipman, kırtasiye gibi ihtiyaçlar velilerin verdiği kayıt parasıyla karşılanıyor.”
Eğitim harcamalarının ‘halkın üstüne yıkıldığı’ belirtilen sendikanın raporunda, eğitim yatırımlarına ayrılması düşünülen payın “sadece binde 3’lük bir artışla yüzde 8,5” olduğu, yoğun ticarileşme sürecinin devam edeceği uyarısı yapılıyor.
5) TEOG kaldırılırsa ne olacak?
ABD ziyareti öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, okulların açılmasına bir gün kala ortaöğretime geçiş sınavı TEOG’un kaldırılacağını söyledi.
Birleşmiş Milletler 72. Genel Kuruluna katılmak üzere ABD’ye gitmeye hazırlanan Erdoğan dün, “Başbakanımızla görüştük. TEOG’un kaldırılması için harekete geçtik. Bu yıl kaldırılmasında mani yok. Liseler Milli eğitim Bakanlığı’nın kontrolünde kendi sınavlarını yapar” diye konuştu.
Ancak sınavın yerine nasıl bir sistemin getirileceği belli değil.
Muhalefet ise, Erdoğan’ın Genel Başkanlığı’nı yaptığı AKP döneminde sınav sisteminin defalarca değiştirildiğini hatırlatarak tepki gösterdi.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Orta okul öğrencilerinin sınava sokulması zaten yanlıştı. Erdoğan, eğitimdeki başarısızlığın üstünü örtmek için TEOG’u kaldırtıyor, yerine başka bir sınav koydurtuyor” dedi.
BBC TÜRKÇE