Yağmur, dolu, fırtına derken İstanbul yazı takvim yapraklarına notlar düşüyor.
“Yok yok daha öncesi böyle görünmedi, dolular taş misali’ doğanın dengesi şaştı’’ yorumlarıyla geçip giden bir temmuz.
Nişantaşı yaz tatilinde caddenin kalabalığı çekilmiş.
En işlek köşesinde ARTsis’deyiz bu hafta.
Pembe logosunu tanımlar misali küçük bir sanat galerisi adeta.
Mobilyalar eskiden kalma duvarları süsleyen tablolar değil kıyafetler.
Ama öyle kıyafetler ki öyle her yerde her zaman görmeye alışkın olduğumuz cinsten değil.
Her kıyafet bir tablo misali.
Ve her giysiden bir tane üretilmiş.
Her ürün bir tasarım.
Bir sanat eseri gibi.
Dükkan demeye ne dilim ne kalemim el vermiyor.
Koca koca ünlemler biriktirdim ilk adım atışta.
Gözünü alamıyorsunuz şapkadan, çantadan, takılardan, elbiselerden, ceketlerden, pantolardan, eteklerden, tişörtlerden.
Randevuma erken gitmenin çekinceliğinde seyirdeyim sanat atölyesini.
Köşe başında duran eski bir dikiş makinasının anısı yüklü çekmecesinden küçük notlar düşülmüş kağıtlarında not alınmamış buluşmasına çeyrek kala kapıdan içeri bu güzellikleri yaratan isim giriyor, güzel enerjisiyle.
Dilek Genç Baybörü
“Önce sizi tanımak isterim” diyor, doğal olarak.
Kısa bir kaç cümle kuruyorum, sanatla haşır neşir olan ve öğreten bir isim karşımda.
Sanatı ticarete dönüştüren Dilek Genç Baybörü, işlerin yoğunluğu sebebiyle tanıtımı es geçmek zorunda kalmış.
Durum böyle olunca biz de Dilek Genç Baybörü tanımak istiyoruz.
Yapılan işler muhteşem. Mağazanın ismi Artsis.
Sanat ve kızkardeşlerin bütününden logoya dönüşmüş,
Sizi tanıyalım mı? diye soru yöneltiyorum.
“Rize doğumluyum. Küçük yaştan itibaren kıyafete ve resme düşkünlüğüm vardı. Annemin gelinliğinden bebeğime elbiseler dikerdim. İlk orta ve lise öğrenimini Rize’de tamamladım. Ardından İstanbul’a geldim. Özel sınavlara katıldım öğretmenlerim çok yetenekli olduğumu söylediler. Nihayetinde Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim İş Eğitimi Bölümü, Grafik Ana Sanat Dalı bölümünü bitirdim. Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde misafir öğrenci olarak yer aldım. Ardından moda tasarımı ile ilgili bir kursa dahil oldum. Yüksek Lisansımı Bahçeşehir Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi‘nde tamamladım. İş hayatına adımı ise eğitmen olarak attım. Bahçeşehir Koleji’nde Güzel Sanatlar öğretmeni olarak çalıştım. Yine Irmak Okulları’nda görsel sanatlar öğretmenliği yaptım. Neslihan Yargıcı Moda Tasarım Okulunda grafik klup ve moda tasarım eğitmenliği, İstasyon Sanat Merkezi’nde desen ve yağlı boya dersleri verdim. Show TV Genç Tasarımcılar Moda Yarışması’nda Koordinatörlük yaptım. Ayrıca Genç Resim Atölyesi’nde de çocuklara resim, desen ve yağlıboya dersleri verdim. Öte yandan alanımla ilgili birçok kursa katıldım ve çalışmalarımı daha farklı boyutlara taşıdım. Anlaşılacağı üzeri yaşamın büyük çoğunluğu eğitim ve eğitmekle geçti. Bunda elbet ablamın da büyük payı var, o da resim bölümü mezunu ve öğretim görevlisi. Onun desteği çok büyük.”
Bu süreç sonrası böylesi bir mağaza kurma fikri nasıl oluştu. Sanatla ticareti bir araya getirmek bir yana tuvaliniz giysiler olmuş. Bu çok da sık gördüğümüz bir çalışma değil.
“Çok doğru söylediniz, sanatla ticaret oldukça zor. Bir tasarımcı olarak teknik noktada dolu oluyorsunuz ama uygulama başka bir boyut. Hayalinizdekini hayata geçirmek ise başlı başına büyük bir zorluk. Daha önce de belirttiğim gibi giyimi dikişi tasarımı ve resmi çok seviyorum. Resimler neden giysilerde olmasın düşüncesiyle hareket ettik ve ortaya çok güzel çalışmalar çıkmaya başladı. Emeği çok yoğun ve çok çalışma gerektiren işler bunlar. Sizin de vurguladığınız gibi tuvalimiz kıyafetler oldu. Bunları hayata geçirme sürecinde tam bir butik olgusundan hareket ettik. Ve Nişantaşı’nda bu mağazamızı 1 yıl önce hayata geçirdik. İsmini de Artsis koyduk. Büyük ilgi görüyor, sonuçtan mennunuz. Özellikle yurtdışından çok ilgi var.”
Bu konuşmalar sürerken, bir yandan kıyafetleri tek tek rafdan alıp gösteriyor Dilek Genç Baybörü. Her kıyafet bir tablo gibi. Üzerinde resimler büyük bir itina ile uygulanmış. Her giysiden sadece 1 tane var. Öyle ki beden bile yok. Özel siparişlerle da giysiler hazırlanıyor. Ve her 15 günde bir koleksiyon yenileniyor.
Bu emek yoğun işleri yapmak kolay olmasa gerek diyorum, tabloları yok yok giysileri özenle sunan Dilek Genç Baybörü’ye.
“Neredeyse geceli gündüzlü çalışıyoruz diyebilirim. Resimler kolajlar nakışlar hepsi ince iş ve çok yoğun bir çalışma gerektiriyor. Elbette işin içinde bir tek ben yokum. Trabzon’da oluşturduğumuz bir kadın grubumuz var. İşler onların yoğun emeğiyle hayat buluyor. Ekonomik anlamda bir katkı sağlamanın da ayrı bir gururunu taşıyoruz. Her ne kadar burada tasarlanan işlerin Trabzon’a ardından buraya gelmesi zor olsa da bu anlamda yol almaktan keyifliyiz. Tasarımlar yapılıyor, ardından bir resmin ortaya çıkması adına titizlik bir sanatçının eseri misali titizlikle hayat buluyor.”
Bir kot pantolunun paçası gibi görünse de üzerindeki resim bir başka boyut yüklemiş. Çok şık ve çok özel giysiler. Peki fiyatları da tablo gibi yüksek mi diye içimden geçiriyorken, içeri bir müşteri giriyor.
“Çok beğeniyorum. Hepsi bir birinden güzel ve özel. Bunları giymek ve taşımak büyük keyif” diyor. Ve denediği bir etekte gözüm takılı kalıyor. Öylesi güzel ki.
Finalinde alışverişini yapıp mağazadan ayrılıyor.
Hazır bu noktadayken fiyat aralığını öğrenmek istiyorum.
“Bu kadar yoğun emekle ortaya çıkan parçalar çok daha yüksek rakamlarla satılmıyor. Sanat ön planda inanın. Mağazamızda fiyatlar 50 ile 1500 TL arasında değişiyor. Ürün çeşidimiz fazla. Şapkadan takıya, ayakkabıdan çantaya, elbiseden eteğe kadar birçok moda ürünleri mevcut. Her şeyin en iyi şekilde sunumundan yanayız. Şimdi ayakkabılarımızı bodrumdaki bir deri ayakkabılar yapan bir ustadan geliyor burada tasarımla tamamlanacak ve satışa sunulacak.”
Resimde birçok projeyi hayata geçirmiş hatta ödüllerle taçlandırmış bir isim olarak şunu sormak isterim. Modada yarattığınız bu farkındalığı yarınlarda nerelere taşımak istersiniz?
“Artsis ile her ikisini bir araya getirdik. Mağazamıza her giren “burası sanat atölyesi, sanat galerisi” gibi yorumlar getiriyor. Her giysi bir sanatsal çalışma. Bir koleksiyonumuzda ünlü ressamlar ünlü tablolarından kolajları uyguladık. Evet her ikisini yapmak gerçekten çok zor. Ançak bir o kadar da keyifli. Yaptığınız bir giysiniz özel olması beğeni alması bizleri çok mutlu ediyor. Bu sayede ticareti de öğrenmeye çalışıyoruz. Nişantaşı’nda bir butik olmak başlı başına büyük bir özveri ve sermaye gerektiriyor. Atölyemizde çalışan ekibimiz, ürünlerin satışa sunumu tasarımı kumaşı derken maliyeti yüksek ürünler ortaya çıkıyor. Sanatçı olmak ne kadar zor ise sanatı yaşanır ve giyilir kırmak da o kadar zor. Ama amacımız butik olarak kalmak ve aynı kalitede aynı güzellikle kalabilmek en büyük hedefimiz.”
Doğrusu farklı bir butikte olmak, farklı tasarımları görmek ve her şeyden öte Artsis’in yaratımını sağlayan Dilek Genç Baybörü ile tanışmak çok keyifliydi.
Bir giyside bir tabloyu üzerinizde taşıyor olabilmek ise ayrı bir mutluluk olsa gerek.
Duvardaki tabloların giyside hayat bulması oldukça ilginç ve kolay rastlanır bir olgu değil.
Farkındalık sunmak ve kişiyi özel kılmak başlı başına büyük bir özveri gerektiriyor.
Hem modanın içinde olmak, hem çizgide hem renkte hem resimde usta işi eserler ortaya koymak ise büyük bir birikimin sonucu.
Dilek Genç Baybörü’nün Artsis’ini görünce kelimelerin aktaramadıklarını ve sanatın duvardan giysilere nasıl taşındığını çok daha iyi algılayacaksınızdır.
Dünün mobilyaları içinde özenle dizilmiş tişörtler, ceketler, yelekler, etekler.
Her biri bambaşka bir sanat eseri gibi.
Resmedenin ustalığı, emeğin ve yaratıcılığın tasarıma dönüştüğü bu sanat atolyesi, yok yok mağazayı bir görün derim.
Teşekkürler farkındalığa imza atan Dilek Genç Baybörü.
Hoş sohbet ve misafirperverliğiniz için.
Hep sevgiyle kalın. Hep sanatla…
Hep öğreten hep sanatçı olarak.