Siyah ve Beyaz yaradılışın rengidir

Aslında herkes Beşiktaşlıdır ya da bir gün herkes Beşiktaşlı olacaktır.
“İçimizdeki” gizli Beşiktaşlılar  Beşiktaşlı olduklarını farkında değillerdir, ama aslında Beşiktaşlı’dır..
Yaradılış böyledir çünkü..
Açıklıyorum:
(Bu yazı, bir felsefe ve mantık yazısıdır…
Sonuna kadar okumazsanız hiçbir şey anlamazsınız)
 Ölenler Siyahı, doğanlar beyazı görür..!! Peki neden!?
Bakın bakalım, yaşamdan öncesini bilen var mı!? Yok!
Neymiş o? Koskoca bir karanlık… Yani Siyah!
Peki, ölüm? O da siyah.
Uyudun uyanmadın olacak yani.. Derin bir karanlık kısacası
Peki doğum ne..!? Kocaman bir ışık.. Aydınlık.. Bembeyaz bir şey yani..
Demek ki Siyah ve Beyaz, hayatın asıl renkleri.
Doğum ve ölümün timsali..
Kısacası, başlangıcın (Doğumun) öncesi (Siyah- Karanlık, bilinmeyen..), Doğum (Beyaz, aydınlık), Ölüm (siyah, karanlık bilinmeyen), Ölümden sonra yeni başlangıç yani (Beyaz..);
Şimdi tekrar edelim..
“Siyah-Beyaz-Siyah-Beyaz..!!” olarak diziliyor gerçek yaşam..
Anlamadım demeyin.. Bu “Evrenin dizilişidir..”
Hayatın sırrıdır..
Ancak; “Siyah-Beyaz-Siyah-Beyaz..!!” dizilişin bir de ortası vardır..
Özetlersek, “Siyah-Beyaz –( ORTA yani İNSAN YAŞAMI doğumla ölüm arası)- Siyah ve tekrar Beyaz..
Anlaşılacağı üzere, her iki Siyah-Beyaz’ın arasında dünyevi insan yaşamı vardır.
Kastım şu; 2 siyah-beyaz var oluşun ortasında başka renkler bulunur.
Sarı vardır, mavi vardır, kırmızı vardır..!!
 “Ana” renkler derler bunlara. (Aslında değillerdir, kendilerini kandırırlar)
Bir de bunların “Çocukları” vardır..
“Birleşmelerinden” yani, karışımlarından doğan..
“Ara” renk diye isimlendirirler onları..
Turuncu, Yeşil, Mor üçlüsüdür bunlar..!!
Kırmızı ve sarıdan Turuncu..
Mavi ve sarıdan Yeşil..
Mavi ve kırmızıdan Mor dünyaya gelir..
Siyah ve kırmızı bileşiminden ise koyu Kahverengi çıkar.. Yardımcı renktir ismi.!!
Bunlara biraz Sarı katarsan açık kahverengiyi elde edersin..
Sarıyı çoğaltırsan iyice açarsın onu..
Bu karışıma yeşili dahil edersen, bu kez ortaya, koyu, yeşilimsi bir kahve tonu çıkar.
Ancak, siyah girmiştir bir kez devreye.. İçine girdiği her renk koyulaşır, kararır..!!
Siyah’ın DNA’ları çoğaldıkça söz konusu renk de koyulaşır siyaha doğru yelken açar adeta.
Beyaz da adamı serseme çevirir.. Girdiği yeri açar..
Aslında bütün renkler Beyaz ışıktan, -temelde beyazdan- doğar..
Çünkü; o beyaz ışık olmasa, o renkleri göremezsin..!!
Renk denilen olgunun içine Beyaz girdi mi renklenir ortalık..
Mesela PEMBE..
Kırmızı ile Beyaz’ın birlikteliğinden ‘Pembe’ dünyaya gelir..
Kimin “DNA”sı baskınsa onun özelliğini taşır bu renk..
Aynen insanlarda olduğu gibi..
Anneden veya babadan alınan baskın özellik gibi..
Kırmızı ağırlıklıysa hafif AÇIK KIRMIZI olur o “bebek..”
Yok, Beyaz ağırlıklıysa Pembe olur o.. BEYAZ, her renge böyle etki yapar..
Siyaha bulaşırsa griyi, laciverde bulaşırsa maviyi, maviye bulaşırsa açık maviye vs çevirir..
BEYAZIN,  “Ara” veya “ANA” renklere etkisi böyle belirleyici ve büyüleyicidir!!
Siyah da aynen böyle çalışır.. Bulaştığı rengi karartır..
Onu koyuluğa götürür siyah.. Hiç acımaz..!!
Mesela yaz günlerinde gökyüzü MAVİDİR..
Akşam üstü  siyah, maviye fırça atmaya başlar,,
Mavi güneş batınca, ışık (Beyaz) çekilince önce koyulaşır, sonra da laciverde döner.
Aslında her renk gibi o da aslına döner, Siyah olur..
İşte gece de böyle bir şeydir..
Hele bir de gökyüzünde AY varsa..
Siyah ve Beyazın düğünü başlar o zaman..
Misal, romantikler aşık olur o gece..
Küskün aşıklar bile, o romantik ortamın hatırı için barışır.
Sonra, sabah yeli eser ılgıt ılgıt..
Hava hafif serinler.. Küçük ısırıklar atmaya başlar esen yel teninize!
Bu defa “Beyaz”, “Siyah”a el atmıştır..
Siyah, yavaş yavaş açılmaya başlar.
O kadar hızla ayrışma yaşanır ki siyah rengin üstünde..
Doğum başlamıştır artık! Yeni bir yaşam.. Işık, aydınlık hani..
Sizin içiniz de kıpır kıpır olmaz mı baharda..
Fışkıran çiçekleri, tomurcukları ve canlanan “renkleri” gördükçe..
Siyah ve Beyaz’ın içinden çıkan dünyevi şölendir bu..
Yaşam arzusu doğar insanın içinde.
Yeniden aşık olmak gibi..
Belki de bu yüzden, her baharda aşık olmaz mı birçok insan..
Siyah’a Beyaz’ın “DNA”ları katıldıkça ve çoğunluğu ele geçirdikçe, açılır da açılır gökyüzü.. Beyaz ağırlığını koymuştur bu kez!
Bu; siyah ve beyazın, ayrılmaz kardeşliğinin müthiş türküsüdür..
Şimdi bana, eski kafa ressamlar kızacaklardır.
“Siyah ve Beyaz renk değildir” diye.
Ben de onlara “Hadi canım oradan” diyeceğim.
Her şey ortada anam babam..!!
Yaradılışın renkleridir bu, sen kabul etmesen de..
Sadece, “Siyah ve Beyaz gerçekliği” insanoğluna bir şans olarak sunar, YAŞAM’ın içinde türetilen ve o sürede tüketilen “renkçikleri”…
İnsanoğlu oyalansın diye yaratılmış “Şeyler”! “Renk olsun” diye hani..
UNUTMAYIN,
kainatın bilinmez yaradılışı gereği, bütün renkler (Her yaşam gibi) önce Siyah’a sonra da BEYAZ’a dönerler..
Yeniden dirilişe yani..
Buna, ister toprağın içinde başka bir canlıya (Yaşama) dönüş deyin, ister Tanrısal olarak Cennet ve Cehennem dirilişi diyin..!! Hiç fark etmez.
Her ikisi de BEYAZA çıkar.
Demek ki doğum, yani yaşamın başlangıcı ‘Beyaz’; ölüm yani yaşamın sonu ‘Siyah’dır. Aradaki diğer renkler ise ölümlüler oyalansın diye yaratılmıştır…
Gerçek olan Siyah ve Beyaz’dır..
 Sıcak renkler, soğuk renklere girip noktayı koyalım bu konuya:
Misal, Mavi SOĞUKTUR.. Üşütür insanı. Hele buz mavisi…
Fakat, soğuk denen bu renk, yazın “SERİNLETİR” adamı!
Başka bir misal, sarı SICAK renktir.. Yazın bunaltır, ama kışın ISITIR insanı.
Demek ki TÜM RENKLERİN HİKAYESİ GÖRECELİDİR!
İsterseniz dünyaca ünlü Ressamımız Yücel Dönmez’e sorun…
Hiç kimse “kıpraşmasın”..
Beşiktaş, işte bu yüzden başka “renklilerin” 2. takımıdır..!!
Bu, iç güdüsel sezgidir aslında.. (Farkında olmadan severler Beşiktaş’ı)
Benim şiirimde, belki de bu yüzden tutuşur dizeler, “Ve ben geceleri (Siyah) severim, ve bilirim, her gecenin bir sabahı (Beyaz) olduğunu..”
Yunus Emre’nin dediği gibi “Mal da yalan mülk de yalan, biraz da sen oyalayan.” misali “renkler” vardır hayatta elbette(!)
Neyse OC kaçar…
En Kalbi Muhabbetlerimle…
Ben Can; Orhan CAN..!!
NOT: Benim tezim böyle.. Varsa başkasının bir tezi,  çıkar karşıma söyler…
Ben hayatı yudum yudum içmişim anam babam..